22 / 12 / 2024

Binali Yıldırım: 3. Köprü'nün ayaklarının uzunluğu 60 metreyi buldu!

Binali Yıldırım: 3. Köprü'nün ayaklarının uzunluğu 60 metreyi buldu!

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım yıl sonuna kadar 3. Köprü' nün ayaklarının tamamlanacağını belirterek, 3. Köprü' nün ayaklarının uzunluğunun 60 metreyi bulduğunu açıkladı...



Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, "3. Köprü'nün ayaklarının uzunluğunun 60 metreyi bulduğunu. yıl sonuna kadar ayakların tamamlanmış olacağını" belirterek, "2015'te tamamlamayı planlıyoruz. Bu bir dünya rekoru olacak" dedi.


Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, İstanbul'a yapılacak 3. havalimanının inşaatına birkaç ay içinde başlanabileceğini bildirdi.


Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, İstanbul'da 3. köprünün inşaatının tüm hızıyla devam ettiğini belirterek, "Yıl sonuna kadar bu ayaklar şekillenmiş olacak. Amacımız 2015 içerisinde üçüncü köprüyü ve yolları tamamlamak. Eğer bitirebilirsek bu bir dünya rekoru olacak" dedi.


Yıldırım, AA Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Öztürk moderatörlüğündeki AA Editör Masası'na konuk oldu ve soruları yanıtladı.


Üçüncü köprünün isminin değişip değişmeyeceğine yönelik soru üzerine Yıldırım, bu konuda herhangi bir değişikliğin söz konusu olmadığını, kararın verildiğini ve kamuoyu ile paylaşıldığını söyledi.


Köprü inşaatının tüm hızıyla devam ettiğini, köprü ayaklarının yüksekliğinin 50-60 metreyi bulduğunu ifade eden Yıldırım, "Yıl sonuna kadar bu ayaklar şekillenmiş olacak. Programladığımız şekilde devam ediyor. Herhangi bir aksama yok. Programın gerisinde de değiliz. Amacımız 2015 içerisinde üçüncü köprüyü ve yolları tamamlamak. Eğer bitirebilirsek bu bir dünya rekoru olacak" diye konuştu.


Üçüncü köprü ile ilgili çevre tartışmalarını da değerlendiren Yıldırım, çevrecilerin büyük oranda ikna edildiğini, bu konuda bazı yanlış anlaşılmaların olduğunu anlattı. Böyle büyük projelerin çok tartışılmasının, çevre hassasiyetinin ön plana çıkmasının anlaşılabilir bir durum olduğunu ifade eden Yıldırım, şöyle konuştu:


"Ancak bizim bu projede bir şeyi daha iyi anlatmamız gerekirdi. Biz bu güzergahı seçerken İstanbul'un kuzeyinin çevre bakımından, su havzaları bakımından en az olumsuz etkilenecek güzergah hangisi olur kaygısıyla seçtik. Bu güzergah hep kömür ocaklarının olduğu yerdir, delik deşik örselenmiş arazilerden ibaret bir bölgedir. Bu köprü ve gerekse üçüncü havalimanı aslında burada bozulan arazilerin tekrar rehabilite edilip İstanbul'a kazandırılmasına da büyük katkı sağlıyor. Çok büyük ağaç kesildiği yönündeki haberler tamamen gerçek dışı.


Her şeyi çevreye odaklarsak bu sefer ülkenin ihtiyacı, ülkenin kalkınması bir başka bahara kalır. İstanbul'un en önemli sorunu dersek her İstanbullunun aklına ulaşım geliyor, trafik geliyor. Çevre hemen telaffuz edilmiyor. İşin merkezinden uzaklaşmamamız gerekiyor. Kaldı ki çevre konusu da projelerle birlikte yürütülebilir. Çevresel etki değerlendirmeleri olmadan kimse zaten finansmana yanaşmıyor. En ufak bir projeye bile ÇED raporu alınırken böylesine büyük bir projede bunu almadan iş yapmak mümkün değil çünkü finansörler bu konuda çok titizler."


- ÇED raporu tartışmaları


Bakan Yıldırım, üçüncü havalimanı ihalesinde ÇED raporu alınmadığı şeklindeki iddiaların da gerçek dışı olduğunu belirtti. Üçüncü havalimanı ile ilgili ihaleye çıkmadan ÇED raporunu aldıklarını ifade eden Yıldırım, "ÇED'den muaf diye bir şey yok. ÇED'den muafiyet İstanbul  İzmir  otoyolu. Onlar da 90 yılından bu yana yatırımda olduğu için o zaman ÇED kanunu yoktu. O muaftır ama ona rağmen onlar da kısmen ÇED aldılar" dedi.


Üçüncü havalimanı konusunda projelerin tamamlandığını bu konuda kendilerine sunum yapılacağını ifade eden Yıldırım, şöyle devam etti:


"Bizden bunun olurunu aldıktan sonra işe başlayacaklar. Şu ara sözleşmenin yapılması ile ilgili her türlü işlem tamamlandı. Tek bir işlem kaldı o da şirket kurmak. Daha önce teklifler verildi, konsorsiyum oluşturuldu. Onlarla sözleşme görüşmeleri yapıldı ve mutabakat sağlandı ama bir aylık süreleri var. Nihai ve yeni bir şirketi önümüze getirecekler. O şirketi bekliyoruz ondan sonra da yer teslimi ve çalışmalar başlayacak. Orada kamulaştırma ve mevcut ocaklar var. O ocaklar (biz faaliyetimizi burada sonlandırdığımız için haklarımız) var deyip itirazları var. O itirazlar bir hukuki sürece dönüştürülmez ise birkaç ay içinde çalışmalara başlayabiliriz."


Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, bazı Avrupa ülkelerinin İstanbul'a yapılacak 3. Havalimanı Projesi'ni engellemeye çalıştıkları iddiları ile ilgili, "Bu proje ile ilgili böyle gelişmeler yaşarsak bu bizim için sürpriz olmaz ama bunların hepsinin tedbirini alıyoruz" dedi. 


Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk olan Yıldırım, gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı. 


AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kemal Öztürk'ün, bazı Avrupa ülkelerinin 3. Havalimanı projesini el altından engelleme çalışmaları olduğuna ilişkin iddiaları sorması üzerine Yıldırım, 2008-2009 krizinden dünyada sonra her şeyin değiştiğini söyledi.


1970'li yılların başında havacılığın merkezinin ABD olduğunu, 1980'lerde de Avrupa'nın kuzeyine kaydığını dile getiren Yıldırım, "Şu anda Türkiye'nin bulunduğu bölgeye geldi. Yani batıdan doğuya doğru bir kayış var. Bunda şaşıracak bir şey yok. Çünkü küresel krizden sonra artık servet değişimi yaşanıyor. Zenginlik merkezleri batıdan doğuya, Uzakdoğu'ya doğru hareket ediyor. Bu hareket esnasında da en önemli durak Türkiye oldu" diye konuştu.


Bu durumun bir göstergesi olarak 2013'ün ilk 6 ayında ABD'de havacılık sektörünün yüzde 1 gerilediğini, Avrupa'da yüzde 0,5 artış ile neredeyse durma noktasına geldiğini belirten Yıldırım, etrafındaki bütün kargaşaya rağmen Türkiye'deki artışın yüzde 15,5 civarında gerçekleştiğini dile getirdi. Yıldırım, "Bu da gösteriyor ki Türkiye doğu ile batı arasında tam bir transfer merkezine dönüşüyor" ifadesini kullandı. 


- "Engelleme çabaları sürpriz olmaz, tedbirini alıyoruz"


Bu zamana kadar Almanya'nın aktarma merkezi olduğunu anlatan Yıldırım, bu yüzden 3. Havalimanı ihalesini almak için çok gayret gösterdiklerini ancak sonunda Türkiye'den bir konsorsiyumun ihaleyi kazandığını kaydetti. 


"Almanya'nın böyle bir düşüncesi olabilir ama bu düşüncesi 3. havalimanını engellemeye yetmez" diyen Yıldırım, şöyle devam etti: 


"Finansörlere, çeşitli yollarla 'Bunların finansmanını geciktirin, vermeyin' gibi telkinler olabilir. Alman hükümetinin doğrudan bu işe müdahale edip, çıkış yapacağını düşünmüyorum. Zaten diplomasiye de uymaz, ülkeler arasındaki ilişkilere de zarar verir. Biz bunu (geçmişte) yaşadık. Dış finansman çevreleri çevre sorunları, tarihi değerleri bahane ederek uzun süre finansman vermediler. Sonra bunu yerli finansmanla yapmak zorunda kaldık. Hasankeyf hadisesini hatırlarsınız... O yüzden de bu proje ile ilgili böyle gelişmeler yaşarsak bu bizim için sürpriz olmaz ama bunların hepsinin tedbirini alıyoruz." 


Bu projede Almanya'nın bir kaybı olmadığına işaret eden Yıldırım, Türk Hava Yolları (THY) ve Lufthansa'nın birbirleri ile rekabet etmektense devlet desteğiyle ayakta duran Katar Hava Yolları gibi kuruluşlara karşı işbirliklerini daha da geliştirebileceklerini ifade etti.


Türkiye son 10 yılda ortaya koyduğu başarı öyküsüyle "bu işte ben de varım" dediğini vurgulayan Yıldırım, ideal bir noktada bulunan Türkiye'nin yolcu transferi için avantajlı bir bölgede olduğunu dile getirdi. 


Dünya 3 bölgeye ayrıldığında Türkiye'nin zaman dilimi olarak tam orta noktada bulunduğunun altını çizen Yıldırım, coğrafi şartlar, zaman gibi kavramların Türkiye'ye üstünlük kurma avantajı sağladığını belirtti.


-"Havayolu şirketleri bilet fiyatlarına kendileri sınır koyacaklar"


Havayolu şirketlerinin iç hat uçuşlarında gündeme gelen tavan fiyat uygulamasına geçişle ilgili yapılan çalışmaların hatırlatılması üzerine Yıldırım, bu yıl için bütün biletlerin dökümünün yapıldığını ifade ederek, "Görüldü ki kamuoyundaki algı ile gerçek çok örtüşmüyor" dedi. 


65 milyon yolcu içinde pahalı yolculuk edenlerin sayısının yüzde 3 olduğunu, diğer yolcuların ise makul fiyatlarla uçtuğunu anlatan Yıldırım, yüzde 40'dan fazlasının 50-100 lira arasında uçtuğunu söyledi.


Bütün bunlara rağmen işin bir fırsatçılığa dönüşmesine rıza gösteremeyeceklerini vurgulayan Yıldırım, "Vatandaşın hakkının, hukukunun korunması bizim görevimiz olmasına rağmen sektörü serbestleştirdik. Dolayısıyla yatırım yapanlardan da 'Bakanım siz sınır koyuyorsunuz ama biz bu şirkete yatırım yaptık' şeklinde itirazlar geldi. Biz, bunu öngörmemiştik. Onun için varılan ortak nokta şu. Havayolu şirketleri sivil havacılık genel müdürlüğü ile anlaşma yaparak, bayram sonunda, belirli bir süre kala bir gün olabilir, iki gün olabilir, gönüllü olarak bilet fiyatlarına kendileri bir sınır koyacaklar. Biz onlara mecburiyet getirmek yerine karşılıklı uzlaşma içinde sistemlerini kurgulayacaklar" diye konuştu. Yıldırım, böylece tavan fiyat uygulamasının şirketlerin kendi rızasıyla yapılır hale geldiğini sözlerine ekledi. 

AA


Geri Dön