22 / 11 / 2024
fuzul

Boğaziçi yalıları ona emanet

Boğaziçi yalıları ona emanet

Rum ustanın yanında çıraklık yaparak ince işçiliği öğrenen Mustafa Dede, daha sonra kurduğu işinde şimdi Boğaz içi yalılarını restore eden birkaç ustadan biri oldu.




Dede'nin restore ettiği yalılar arasında Sadullah Paşa, Hadi Bey ve Okur yalıları da var. Mustafa Dede, Artvinli sanatkar bir aileden geliyor. Babası ağaç işiyle uğraşırken inşaat ustası olduğu için oğlunun da elinde bir sanat olmasını ister ve ilkokuldan sonra 12 yaşında onu bir Rum marangozun yanına çırak olarak verir. Rum ustanın yanında başlatmasının nedeni ise 60-70'li yıllarda İstanbul'da mobilya ve ince işçilik piyasasına Rum ustaların hakim olmasıdır. Mesleğin ince hatlarını Rum ustasından kısa sürede kapar. Sonunda yıllardır kafasında hayalini kurduğu işyerini Akel mobilya olarak açar.

Nişantaşı'ndan Boğaz içi Yalılarına...

O yıllarda İstanbul'da mobilyanın merkezi Nişantaşı'dır. Ve geldiği 1975'li yıllarda o piyasaya ciddi işler yapar. Ama en çok zoruna giden de kendi yaptığı mobilyanın Nişantaşı'nda `İtalyan' diye satılması olur. Mustafa Bey bu konuda o yılları hatırlarken, "Mobilyayı biz yapıyorduk, Nişantaşı esnafı İtalyan diye müşteriye satıyordu. Mobilyayı kurmaya gittiğimde kendi malımı İtalyan diye pazarlandığını açıkça görüyordum ama bir şey de diyemiyordum" diyerek içerleniyor. Mobilyada ince işinde kısa sürede piyasada nam salar. Ve Nişantaşı'yla başlayan macerası bir anda Boğaziçi Yalılarına kadar uzanır. Boğazdaki trilyonluk yalıların sahipleri tek tek Mustafa beyin müşterisi olabilmek için sıraya girerler.

Boğazda oturan patronları sırada bekletiyor

Boğazda yer alan Okur Yalısı, Sadullah Paşa Yalısı ve Hadi Bey Yalısı; Mustafa Bey'in tabandan tavana komple restore ettiği ünlü yalılardan sadece birkaçı. Sezen Aksu, Özdemir Erdoğan ve Dedeman ailesinin yalılarını bizzat kendisi restore etmiş. 18 kişilik kadrosuyla geçen yıl tam 1 milyon dolarlık ciro yapmış. Yalı restorasyonunun inceliklerini Mustafa Bey bakın nasıl anlatıyor; "Hangi mekana hangi ağacın gideceğini bilmek lazım. Döşeme tahtalarını çam yapıyoruz. Dış cephe kaplaması da çok önemli. Ya bizim Dursunbey çamı dediğimiz ağaç ya da Sedir ağacından olması lazım. Dış cepheye sert ağaç olursa döner, çatlar. Doğramalar ya meşe ya macun veya çam olacak. Çatı kaplaması ise kesinlikle çam olması lazım. Odaların içinin bölmeleri, tavan içi işlemeler hep köknar olacak. Sütün direkleri, merdivenler meşeden olmak zorunda."

Ormandan hangi ağacın kesileceğini bilmek lazım!

Yalı ustası Mustafa Dede, ağaç işindeki uzmanlığını aileden gelen alaylı olarak yetişmesine bağlıyor. Ve şöyle diyor; "Ormandan hangi zamanda hangi ağacın kesileceğini bilmek lazım. Ağacın kesme tarihi vardır. Yılın başı, ayın başı günü başı. Bunlar çok önemli. İstediğin zaman ormandan ağacı kesemezsin. Mustafa Dede, Boğaziçi'ndeki yalıların dış cephelerine çimento yerine bağdadi sıva metoduyla tamamen doğal yollardan hazırladığı harçlarla sıva yaptığını anlatıyor.

İSA SEZEN/ZAMAN 

 


Geri Dön