Bu il 7.2 büyüklüğünde sallanmıştı, uzmanlar uyardı: Olası bir depremde yapı stokunun yarısından fazlası yıkılır!
2011'de iki büyük depremin meydana geldiği Van, depremin izlerini silmeye çalışıyor. Aktif fay hattı üzerinde olması sebebiyle deprem riskinde olan şehirde alınan önlemler ve çalışmalar tartışma konusu oldu.
Van'da 23 Ekim 2011 tarihinde meydana gelen 7.2 büyüklüğündeki depremde 604 kişi hayatını kaybetti, binlerce vatandaş da yaralandı. Depremde yaklaşık 2 bin ev ve işyeri çökerken, enkaz kaldırma çalışmaları sırasında 9 Kasım günü yaşanan Erciş merkezli 5,6 büyüklüğündeki depremde ise 40 kişi öldü. Aradan geçen senelerde şehirde bazı çalışmalar yapılsa da depremin yarattığı izler hâlâ duruyor.
Depremden sonraki birkaç yılda ekonomisi yerle bir olan Van’ın kayba uğrayan nüfusu, son senelerde çevre şehirler ve kırsal kesimlerden aldığı göçle yeniden yükseliş göstermeye başladı. Nüfus artışı, kentte trafik ve insan yoğunluğuyla beraber bir sıkışma yaratırken, merkezde yoğunlaşan çarpık kentleşme süreci de hızlandı.
Bianetorg'dan Şenol Balı'nın haberine göre; Kuzey ve Doğu Anadolu Fay Hatlarının kesiştiği şehir, olası deprem konusunda riskli bölgeler arasında belirtiliyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, zaman zaman yaptığı açıklamalarla şehrin deprem riski taşıyan önemli bir kesişim bölgesi olduğuna dikkat çekiyor.
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Van Şube Başkanı Mihail Atik, bu uyarılara karşın şehirde son senelerde fay hattının geçtiği bölgelerde imar planlarının uygulandığının altını çizdi.
"Deprem gerçekliği olmasına karşın bazı alanlarda imar planı uygulandı. Bu planlar, menfaate dayalı gerçekleştirildi. Tarım mera arazileri için de bu yapıldı. İskele Mahallesi’nden bir fay hattı geçiyor ancak bu güzergâhta da imar planı düzenlemesi yapıldı" ifadelerini kullanan Mihail Atik, kaygılandırıcı adımların atıldığını, şehir merkezinde rant sağlayacak dönüşümlerin yapıldığını, çeper mahallelere dokunulmadığını oradaki kaçak, hasarlı veya metruk yapıların hala durduğunu, alüvyal zemine sahip Terzioğlu gibi semtlerde de yeni yapılara izin verildiğini ve bunlara itiraz ettiklerini söyledi.
Atik’in dikkat çektiği bir başka konu ise şehirdeki hasarlı yapı sorunu. Yeterli adımların atılmadığına vurgu yapan Atik, "Depremden sonra tespit edilen 12 bin hasarlı yapı mevcuttu. Bunlar ağır ve orta hasarlı yapılardı. İkisini aynı kategoride değerlendirmek lazım. Orta hasarlı yapılara bir yıl içinde müdahale etmediğinde ağır hasar durumuna geliyor" diye konuştu.
Bu yapıların ivedi bir şekilde yıkılması veya dönüştürülmesinin gerekli olduğunu aktaran Atik, "Ancak maalesef tespit edilen yapıların büyük bir bölümü yıkılmadığı gibi ciddi bir etüt çalışması da gerçekleştirilmedi. Yeni fay hattı göz ardı ediliyor. Bu durum, olası bir deprem için ölüme davetiye çıkarmak anlamına gelir" ifadelerini kullandı.
Bir önce depremde fay hattının şehir merkezinden uzak olması sebebiyle fazla yıkım yaşanmadığının altını çizen Atik, "Ancak yeni fay hattı merkeze çok yakın bir yerde. Burada bir deprem olsa mevcut yapı stoğunun yarısından fazlasını yıkacak" şeklinde konuştu.
Hak savunucusu ve Dirençli Kentler Topluluğu Derneği üyesi Zozan Özgökçe de hala hasarlı binaların çok fazla olduğuna dikkat çekti ve "Ağır hasarlı olan ve hâlâ kullanımda olan okullar bile bulunuyor. 5 yıl boyunca mücbir dönem yaşadı. Bu dönemden sonra herhangi bir yatırım gerçekleştirilmedi ya da şehri terk edenler için etkili bir çalışma yapılmadı. Kentin dışındaki birkaç yerde TOKİ konutlar yaptı ancak bu durum gettolaşma oluşturdu" ifadelerini kullandı.