Bülent Arınç'tan azınlıklara gayrimenkul iadesine yorum!
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 'Hiçbirinizin üzülmesini, haklarınızdan mahrum olmasını arzu etmeyiz. Geçmişte bütün yapılan hatalar, yaşanan tüm acı olaylar artık bir yerde kaldı. Artık Türkiye, yeni bir Türkiye 'dir'dedi
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bu
ülkede gayrimüslim azınlıklarla güçlü olunduğuna inandığını belirterek,
'Hiçbirinizin üzülmesini, haklarınızdan mahrum olmasını arzu etmeyiz. Geçmişte
bütün yapılan hatalar, yaşanan tüm acı olaylar artık bir yerde kaldı. Artık
Türkiye yeni bir Türkiye 'dir. Yeni bir Türkiye 'de hepimize yetecek kadar yer var
diye düşünüyorum' dedi.
Cemaat vakıfları tarafından İstanbul Arkeoloji Müzeleri 'nde düzenlenen
iftara katılan Arınç, tüm cemaat temsilcilerine teşekkür etti.
Arınç, Manisa 'da yaşanmış, gerçek bir öyküyü konuklarla paylaşmak
istediğini belirterek, şunları kaydetti:
'Manisa 'da, İzmir 'de ve Manisa 'nın büyük ilçesi Akhisar 'da özellikle
Osmanlı döneminde Yahudiler yaşadılar. şu anda bizim bilebildiğimiz kadar bir
tane bile yok. O zaman 1853 tarihleri. Monşer Aşkenazi isimli bir çocuğun öyküsü.
Fakir bir Yahudi ailesinin 4 çocuğundan birisi. 10 yaşındayken boğmaca
hastalığına yakalanır. Manisa 'da sadece bir hastane vardır. O da 400 küsur
seneden beri devam eden Mesir Macunu 'nun saçıldığı Sultan Camii Darülşifası 'dır.
Babası, Monşer Aşkenazi 'yi bu hastaneye getirir. 1 aya yakın kendisini tedavi
ederler. Ölmek üzere olan çocuk iyi bir tedavi sonrasında sağlığına kavuşur.
Babası, Doktor şinasi Bey 'den çocuğunu teslim alacağı zaman mahcup bir şekilde
'ben fakir ve yoksul bir insanım. Tütün ziraatından gündelikle çalışıyorum.
çocuğumu iyileştirdiniz. Allah bağışladı siz de vesile oldunuz. Ama benim size
verecek beş kuruşum yok. Beni mahcup etmeyin ' der.'
Doktor şinasi 'nin Aşkenazi 'nin babasına, hastanenin bir vakıf hastanesi
olduğunu ve vakıf hastanelerinde yoksullardan para alınmadığını söylediğini ifade
eden Arınç, babanın bu duruma çok memnun olduğunu, 10 yaşındaki Monşer
Aşkenazi 'nin de hatıratında ileride zengin olursa böyle bir hastane yapmak
istediğini yazdığını kaydetti.
Aşkenazi 'nin yıllar sonra Amerika Birleşik Devletleri 'ne gittiğini ve
burada otomatik sigara sarma makinesini bularak büyük bir servet kazandığını
ifade eden Arınç, ABD 'ye gittikten sonra ismi Moris şinasi olan Aşkenazi 'nin 1928
yılında vefat etmesi üzerine vasiyetinin eşi tarafından açıldığını belirtti.
Bülent Arınç, vasiyetinde Aşkenazi 'nin Manisa 'da bir hastane yapılmasını
istediğini, Aşkenazi 'nin eşinin de bu vasiyetnameye sadık kaldığını ve 1933
yılında Moris şinasi Milletler Arası çocuk Hastanesinin açıldığını bildirdi.
'Sayın Başbakanım 1933... Sene 2011... 78 yıldır bu hastane, Türk
çocuklarına, Müslüman anne babaların evlatlarına Manisa 'da hizmet veriyor. Ve
aynen vakfiyesinde olduğu gibi fakirlerden, yoksullardan da hiçbir ücret
alınmıyor' diyen Arınç, bu Manisa 'da yaşanmış öykünün, Manisa 'da bir kitabesinin
yapıldığını, bir çeşmeyle hastanenin bahçesine bugünlerde bunu yerleştirmek üzere
hazırlık yapıldığını söyledi.
'HEPİMİZ BİR OLAN ALLAH 'IN KULLARIYIZ'
Arınç, müteşebbislerin İstanbul 'da İshak Alaton ile de görüştüklerini
ifade ederek, şunları kaydetti:
'Biz kadirşinas insanlarız. Memleketimize bu güzel iyiliği yapan kişiye
bundan sonra da ebedi minnet duygularımızı takdim etmek istiyoruz. Bununla şunu
söyleyeceğim, Manisa 'da bu yapılmışsa emin olun ki İstanbul 'daki Bezmialem Vakıf
Gureba Hastanesi de bundan farklı değildir. Surp Pırgiç Hastanesi de bundan
farklı değil, Balıklı Rum Hastanesi de farklı değil. Ben bunları gördükten sonra
Mardin 'i, Antakya 'yı gördükten sonra, İzmir 'in havralarını, İstanbul 'un
sinagoglarını gördükten sonra, 'hepimiz bir olan Allah 'a inanıyoruz ve hepimiz
bir olan Allah 'ın kullarıyız ' diye düşündüm. Bu vakfiyelerle insanlara yararlı
olmak üzere kurulan bu hastaneler, bu okullar, bu yetimhaneler ve insanlığın
hizmetine tahsis edilmiş tüm bu müesseseler bizim zenginliğimizdir. Dolayısıyla
bunların birisinin eksik olması bizi de eksik bırakır. Ben değerli temsilcilerin
bu akşam bizimle birlikte olmasının Türkiye 'nin büyük bir gücü olduğuna
inanıyorum.'
Arınç, Vakıflar Genel Müdürlüğü kendi çalışma alanına verildikten sonra,
Başbakan Erdoğan 'ın, 'Azınlıklar ve farklı inanç gurupları bizim bir
parçamızdır. Onlardan ayrı olamayız. Biz birlikte Türkiye 'yiz. Onların tabii olan
hakları, kanunlardan, Anayasa 'dan doğan hakları ve elbette Allah 'ın bütün
insanlara verdiği bütün bu temel haklar en küçük noktasına kadar ihmal edilmeden
bu arkadaşlarımıza, kardeşlerimize verilmelidir. Bu bir haktır. Bu bir lütuf
değildir' dediğini anımsattı.
AZINLIK VAKIFLARI
Geçilen dönemde şu an Gümrük ve Ticaret Bakanı olan Hayati Yazıcı 'nın
gayretleriyle çıkarılan Vakıflar Kanunu 'nu uygulamaya koyduklarını, bu kanuna
Meclis 'te çok büyük muhalefet olduğunu ifade eden Arınç, şunları kaydetti:
'Büyük zorluklarla çıkardıktan sonra anamuhalefet partisi, bunun iptali
için Anayasa Mahkemesine gitti. Anayasa Mahkemesi şükür ki bir maddesinin dışında
kanunu iptal etmedi ve kanun yürürlüğe girmiş oldu. Biz, dini cemaat liderleriyle
cemaat vakıflarının temsilcileriyle pek çok defa konuştuk, onların taleplerini
dinledik. Kendilerine her zaman bu haklar verilecektir. Hiçbir endişeniz olmasın.
Hükümetimiz, bu ülkede sizlerle birlikte güçlü olduğumuza inanıyoruz.
Hiçbirinizin üzülmesini, haklarınızdan mahrum olmasını arzu etmeyiz.
Geçmişte bütün yapılan hatalar, yaşanan tüm acı olaylar artık bir yerde
kaldı. Artık Türkiye yeni bir Türkiye 'dir. Yeni bir Türkiye 'de hepimize yetecek
kadar yer var diye düşünüyorum. Kanun Hükmünde Kararname ile özellikle cemaat
vakıflarımızın büyük bir ihtiyaçları, çok haklı taleplerini karşılamış oluyoruz.
Sayın Başbakanım, bu başarı, bu şeref size aittir. çünkü size anlattığımız zaman,
ortaya koyduğumuz zaman eski-yeni vakıflar genel müdürlerimizle cemaat
vakıflarımızı temsil eden arkadaşlarımızla 'bu hak mıdır ' diye sordunuz,
'haktır ' denildiğinde hiç tereddütsüz, iç politikada bunu kim nasıl kullanır diye
hiç tereddüt etmeden, 'hak haklının en mukaddes malıdır, vereceğiz ' dediniz. Biz
de bunu bir Kanun Hükmünde Kararname ile çıkarmış bulunuyoruz. Yeterli
olmayabilir ama şunu ispatladık, biz hukuktan yanayız.
Biz memleketimizin bu güzel insanlarıyla, Anadolu 'nun en güzel eserlerini
meydana getiren insanlarıyla bir bütünüz. Bu ülkenin en büyük mimarları, en
değerli müzisyenleri, en güçlü siyaset adamları bu dostlarımızın içinde çıktı.
Onlar var Türkiye var. Dolayısıyla değerli dostlarımıza, Sayın Başbakanımızın bu
talimatları doğrultusuyla çalışırken daha güzel işler yapacağımızı müjdelemek
istiyorum.'
Azınlıklarla ilgili rapor ve araştırma yayınlayan tüm düşünce
kuruluşlarına da teşekkür eden Arınç, 'Bizleri eleştirdiler ama bize doğruyu
gösterdiler. Bunlara ne kadar çok ihtiyacımız var bilesiniz diye söylüyorum.
Eski-yeni vakıflar genel müdürlerimize ve her an birlikte çalıştığımız çok
değerli bakan arkadaşım Avrupa Birliği Bakanımız ve Başmüzakereci Egemen Bağış 'a
huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum' dedi.
Arınç, dini cemaat temsilcilerin azınlıklar konusunda hükümetin attığı
doğru, ilkeli, kararlı, dürüst adımları tebrik ettiklerini ve kendilerinin de
bundan paylarına düşeni aldıklarını söyledi.
Bülent Arınç, 'Bayrama çok yakın bir zamanda, bu güzel akşamda bizleri
bir araya getiren değerli cemaat vakıflarımıza başarılar diliyorum. Hizmetlerinde
kolaylıklar diliyorum' dedi.
Kendilerinin her yerde Vakıf Duasını okumak ve Vakıf Bedduasından
kaçınmak gibi bir sorumlulukları olduğunu işaret eden Arınç, 'Allah Vakıf
Duasında kendisine dua edilenlerden bizleri kılsın' diye konuştu.
AA