Büyük Valide Han Kervansarayı yeniden inşa edildi!
Mike Nelson İstanbul'daki Büyük Valide Han Kervansarayı'nı üç ay boyunca, bir gün bile ara vermeden çalışarak yeniden inşa etti. İngiltere Pavyonu'nun önünde kuyruklar oluştu, saatlerce sıra beklemek istemedikleri için enstalasyonu görmeyenler pişman oldu
54. Venedik Bienali'nde İngiliz sanatçı Mike Nelson'ın Büyük Valide Han Kervansarayı'nı yeniden inşa ettiği çalışmasının önünde kuyruklar oluşuyor. Enstalasyon, gözleri İstanbul'a çevirmiş durumda...
Venedik Bienali çağdaş sanat dünyasının Olimpiyat'ı olarak tanınıyor. Tıpkı Olimpiyatlar ve Eurovizyon şarkı yarışması gibi Venedik Bienali de aslında ulusların yarıştığı bir sanat platformu. Bu yılki bienalde en çok ilgi gören iş, İngiliz sanatçı Mike Nelson'ın 'dev bir heykel' diye tanımladığı I, Impostor adlı işi. Nelson, İstanbul'daki Büyük Valide Han Kervansarayı'nı üç ay boyunca, bir gün bile ara vermeden çalışarak yeniden inşa etti. İngiltere Pavyonu'nun önünde kuyruklar oluştu, saatlerce sıra beklemek istemedikleri için enstalasyonu görmeyenler pişman oldu. Twitter'da iş hakkında yazılıp durdu; pavyonu gezmeyi başaranlar 'Her şeye değdiği,' ve 'Hayal gibi,' yorumlarını yaptı. Mike Nelson, rock star gibi yaşayan tipik İngiliz çağdaş sanatçılardan değil. Provokatif, popüler kültüre göndermeler yapan ya da ışıltılı işler yapan biri de değil. Tam tersine, Kuzey Londra'da, karısı ve iki kızı ile mütevazı bir hayat sürüyor. İngiltere'nin en önemli çağdaş sanat ödülü olan Turner Prize'a iki kez aday gösterilip alamayan Nelson'ın bu yıl Venedik Bienali'nde İngiltere'yi temsil ediyor olması; eleştirmenlerin, onun sonunda hak ettiği takdiri gördüğü yorumunu yapmasına sebep oldu. Nelson, içinde eski püskü eşyaların bulunduğu, birbirinin içine geçmiş odalardan oluşan labirentler inşa etmesiyle tanınıyor. Hemen hemen tüm işlerinde, yarattığı mekanlar, kullandığı objeler ve genel atmosfer rahatsız edici ve esrarengiz. Titizlikle yarattığı mekanların hepsinde tarihi ve edebi referansları olan öyküler anlatıyor. 16. yüzyılda Kösem Sultan tarafından yaptırılan, İstanbul'un en büyük hanlarından Büyük Valide Han Kervansarayı'nı yeniden inşa etmiş Nelson I, Impostor işinde. Sanatçı hanın tarihini yakından biliyor. 2003'te katıldığı İstanbul Bienali'nde, hanın bir odasını fotoğraf basmak için kullanılan bir karanlık odaya dönüştürmüş ve içine de hanın avlularını, kubbelerini ve çevresini fotoğrafladığı 500 kadar siyah-beyaz kare yerleştirmişti. Bu işten yola çıkarak kurgulamış Venedik Bienali'ndeki enstalasyonunu. Hanı yeniden inşa ederken, 2003'te kullandığı siyah-beyaz kareleri hanın içinde oluşturduğu iki karanlık odaya yerleştirmiş. Nelson, Büyük Valide Han'ı Venedik'e taşıyarak, biri Doğu'da, biri Batı'da yer alan dünyanın en eski ve en güçlü iki ticaret merkezinin arasındaki bağa işaret etmiş oluyor. Göndermesi bununla kısıtlı değil; işi kurgularken, iki şehirle kendi arasında kurduğu ilişkiden de yola çıkmış. Venedik'in kültürel ve tarihsel zenginliğinin yarattığı ambiyans ona İstanbul'u hatırlatmış. Nelson'ın iki şehirle de geçmişi var: 2001'deki 49. Venedik Bienali'nen The Deliverance and the Patience işiyle katılmış. İstanbul ile olan geçmişi daha derin: İlk kez 1987'de, sonra 1992'de, ardından 2003 ve 2009'da ziyaret etmiş şehri. 'Sözde bir Batı şehri olan ama katmanlara indiğinizde çoğu yönüyle bir Doğu şehri olan Venedik'e bir Doğu Bienali taşımak istedim,' diyor sanatçı. İki kent arasındaki tarihsel ilişkiyi inceleme fikriyle yola çıktığını belirten Nelson, aklında henüz Valide Han'ı yeniden inşa etmek yokken, tesadüfen Orhan Pamuk'un Beyaz Kale romanını okumuş. 17. yüzyılda Venedikli bir köleyle İstanbullu efendisinin zaman içinde bilime ve sanata aynı derecede meraklı olduklarını keşfetmelerine odaklanan kitabı okuyunca, kendi kullandığı aynalama temasının karşısına çıkmasından çok etkilenmiş.
BAZI MALZEMELER İSTANBUL'DAN
Nelson, tüm referansları birleştirerek hanın kubbelerini, avlularını, merdivenlerini, tüm antik detayları ve günümüzde kullanıldığı haliyle, yıkık dökük dükkanları aynı şekilde inşa etmiş. Kapılar ve pencereler gibi bazı malzemeleri İstanbul'dan almış. Bu enstalasyon da Nelson'ın diğer işleriyle ortak özellikler barındırıyor. Ziyaretçiler, kapıyı açıp içeri girdiklerinde bambaşka bir dünyaya adım atıyor; tozlu, loş, klostrofobik mekanlara... Enstalasyon, hanın günümüzdeki üzücü halini; güneş ışığının vurduğu avluları ve görkemli girişi ile yüzyıllar önceki ihtişamını ve zarafetini yansıtıyor. British Council'ın, 'Mike Nelson, Venedik Bienali'nde tarih yazacak' sloganıyla, akıllıca bir şekilde pazarladığı enstalasyon, çağdaş sanatın ne kadar küreselleştiğinin en iyi kanıtı. Nelson, Venedik'in ortasında yarattığı alternatif gerçeklikle hem ziyaretçileri kısa süreliğine de olsa hayal ve gerçek arasında bir yolculuğa çıkarıyor hem de tarihi ve edebi referansları ile tüm gözleri İstanbul'a çeviriyor!
Sabah/şEBNEM KIRMACI