Cami tapulu Ayasofya, turizme cami olarak da hizmet verebilir!
Trabzon'da bulunan tarihi ve müze olarak kullanılan Ayasofya, tapuda 'Çeşmesi Olan Bahçeli Kargir Cami' olarak görülüyor
1245 yılında kilise olarak inşa edilen, Fatih Sultan Mehmet'in 1461'de Trabzon'u fethiyle camiye çevrilen Ayasofya, yapılan restorasyon çalışmalarında bir oldu bittiye getirilerek müzeye çevrilmiş. Restorasyon çalışmasında cami içerisindeki freskler ortaya çıkartılmış, yakın bir yerde yapılan camii de gerekçe gösterilerek 'eski caminin yeniden ibadete açılmasında bir zaruret bulunmadığı' ve 'memleket turizminde çok önemli olacağı tahmin edildiği' gerekçeleriyle müze yapılmış.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın geçtiğimiz günlerde İstanbul Beyoğlu'nda Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restorasyonu yapılan Arap Camisi'nin açılışında, 'Trabzon'daki Ayasofya Camisi'ni ibadete açacağız' sözleri, bu eserlerin durumunu bir kez daha tartışmaya açtı. Arınç'ın sözlerine Trabzon'daki çok sayıda sivil toplum kuruluşu, siyasi parti ve vatandaşlar destek verdi. Biz de bu gelişmelerin ardından Trabzon'daki Ayasofya'nın müzeye çevrilme sürecini araştırdık.
CAMİ OLARAK DA TURİZME HİZMET EDER
Trabzon Vakıflar Bölge Müdürlüğü yetkilileri, Ayasofya'nın vakıf malı ve tapuda hala cami olarak görüldüğüne dikkat çekiyor. Eserin cami olarak kullanılıp kullanılmayacağı kararının ülke yöneticilerinin vereceği bir karar olduğunu kaydeden yetkililer, Ayasofya'nın cami olarak da turizme hizmet edebileceğini kaydediyor. Görevliler, böyle bir karar alındığında kiliseden kalma fresklerin kurulacak bir perde sistemi ile kapatılabileceğini, namaz vakitleri dışında da perdelerin açılarak turistlerin görmesinin sağlanabileceğini dile getirdi.
FATİH'İN MİRASINA SAHİP ÇIKILMALI
Ayasofya Camii'nin son imamı merhum Muhammet Şefik hocaefendinin oğlu araştırmacı-yazar Mustafa Yazıcı, caminin bir oldu bittiye getirilerek müze yapıldığını söylüyor. Babasının orada 1953-63 yılları arasında 10 yıl kadrolu imalık yaptığını belirten Yazıcı, o dönemi ve camiyi çok iyi hatırladığını ifade ediyor. Fethin ardından kilise içerisinde resimlerin onlara zarar vermeyecek bir sıva ile kapatıldığını anlatan Yazıcı, "1958-1962 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Edinburg Üniversitesi'nin işbirliği ile yapılan restorasyondan sırasında bir oyun yapıldı. Restorasyon adı altında kiliseden kalma resimlerin üzeri açıldı ve kilise özelliği ortaya çıkartıldı. Vatandaş da resimli mekanda namaz kılınmayacağını bildiği için oraya gitmedi. Sonra da 'buranın cami özelliği yok' denilerek müzeye çevrildi." diyor.
'Bölgede bir çok cami var, orada camiye ihtiyaç yok' iddialarını da eleştiren Yazıcı, "Fatih orayı camiye çevirdiğinde o bölgede hiç cami yoktu. Fetih nişanı olarak da orayı camiye çevirdi. Orası Trabzon'un fethinden beri camidir. Fatih'in mirasına sahip çıkılmalı ve aslına döndürülmelidir." ifadelerini kullandı. Avukat Osman Çıtlak, Ayasofya'nın tapu kayıtlarında hala cami olduğuna dikkat çekerek, müze olarak kullanılmasının kanuna aykırı olduğunu belirtti. 6570 sayılı kanunun 1. maddesinin 2. fıkrasında, 'mabetler kiraya verilemez, amaçları dışında kullanılamaz' dendiğine dikkat çeken Çıtlak, "Eser tapuda hala cami olarak görülmektedir. Müze yapılma kararı ise 1986 yılında alınmıştır. Bu karar hukuka aykırıdır." dedi.
Fatih Sultan Mehmet'in fetih nişanı olarak Ayasofya'yı camiye çevirdiğine dikkat çeken Çıtlak, konunun bir binanın camiye çevrilip çevrilmeme meselesi olmadığına şu sözleriyle dikkat çekiyor; "Bu tartışma bu topraklarda kim hakim olacak tartışmasıdır. Atina'da Yunanlılar bizim camilerimizi müzeye, tiyatroya, nikah salonuna çeviriyor. Atina'dakiler bunu Yunanlı olduğu için yapıyor, pekala biz camilerimizi ne olduğumuz için müze yapıyoruz?"
Turizmle ilgili endişeleri de yersiz bulan Avukat Çıtlak, "Bu konuda endişesi olanlar Sultanahmet'i, Beyazıt'ı, Süleymaniye'yi görsünler. Turistler o camileri çok rahat ziyaret etmektedir. Biz Trabzon'un sahibi isek burası cami olmalıdır, aksini iddia edenler bu toprakların sahipleri kim açıklasınlar" diye konuştu.
Zaman