çatalkara Sanat Evi çalışmaları Haziran'da tamamlanacak!
Bedri Rahmi çatalkara Sanat Evi 'nin İskilip 'te sanat evi olarak kullanılması amacıyla restorasyon çalışmalarına başlandığını ifade etti. Hughette Eyüboğlu, 'Haziran 'ın 15 'inde restorasyonu tamamlanması ile bir gala düzenleneceğini belirtti
Bedri Rahmi çatalkara Sanat Evi 'nin İskilip 'te sanat evi olarak kullanılması amacıyla restorasyon çalışmalarına başlandığını ifade etti. Hughette Eyüboğlu, 'Haziran 'ın 15 'inde restorasyonu tamamlanması ile 'Bedri Rahmi Eyüboğlu Yarışması 'nı kazanan açıklanacak ve bir gala düzenleneceğini belirtti
İSKİLİP 'TE 'çATAL KARA SANAT EVİ' AçILACAK
Bedri Rahmi 'nin 1942 'de yurt gezileri çerçevesinde gittiği çorum 'da
İskilip 'in ne kadar özel bir yer olduğunu keşfettiğini anlatan Eyüboğlu, 'Eşi
Eren ve abisi Sabahattin Eyüboğlu 'na yazdığı mektuplarda veya yazılarında müthiş
bir heyecanla İskilip 'ten bahseder ve İskilip 'in bir sanatçı bölgesi olmasını
arzu ederdi' söyledi.
Bedri Rahmi için geçen sene İskilip 'te açılan sürekli sergi salonunun çok
ilgi gördüğünü belirten Eyüboğlu, sergi salonunun başarılı olmasının ardından
İskilip 'te bir evin sanat evi olarak kullanılması amacıyla restorasyon
çalışmalarına başlandığını ifade etti. Hughette Eyüboğlu, 'Haziran 'ın 15 'inde
restorasyonu tamamlanan ev çatalkara Sanat Evi olarak açılacak. Orada aynı
zamanda 'Bedri Rahmi Eyüboğlu Yarışması 'nı kazanan açıklanacak ve bir gala
düzenlenecek. Orta Anadolu 'da ilginç bir dönem başlayacak. Eyüboğlu ailesi olarak
çocuklara ve topluma duyarlılığı aşılamaya çalışacağız' diye belirtti.
çatalkara Sanat Evi 'nin açılış çalışmalarını yürütürken İskilip
Kaymakamı, Belediye Başkanı ve bölgedeki halkın çok yardımını gördüklerini dile
getiren Hughette Eyüboğlu, bölgede aynı zamanda iki okulda küçük yazma atölyeleri
kurduklarına değindi.
Hughette Eyüboğlu, meyvelere çok meraklı olan Bedri Rahmi 'nin meyve
türleri açısından çok zengin olan İskilip 'teki bütün türleri kayıt altına
aldığına değinerek, 'şimdi Bedri Bey 'in yazıları araştırılarak yok olan bir çok
tür yeniden ortaya çıktı. Bedri Bey 'in 1942 'lerde meşhur bir heykeltıraş
sevgilisi varmış. İskilip 'e özgü üzümlerden olan 'çatal kara ' adını sevgilisinin
takma adı olarak kullanmış. Büyük ihtimalle 'Karadut ' şiiri de oradan geliyor'
ifadelerini konuşmasında kullandı.
BEDRİ RAHMİ 'NİN Hİç BASILMAMIş ESERLERİ OKUYUCUYLA BULUşACAK
Bedri Rahmi Eyüboğlu 'nun
Kanadalı gelini Hughette Eyüboğlu, sanatçının hiç basılmamış eserlerinin gelecek
yıl kitaplaştırılacağını belirterek, 'Tahmin ediyorum ki gelecek sene bunlardan
birkaç kitap çıkacak' söyledi.
Bedri Rahmi 'nin yazı, resim, şiir, mozaik, vitray ve heykel gibi
alanlarda eserler veren çok yönlü bir sanatçı olduğunu vurgulayan Hughette
Eyüboğlu, Bedri Rahmi 'nin müthiş araştırıcı ve meraklı kişiliğiyle çeşitli sanat
dallarında yollar açtığını söyledi. 'Bedri Bey yediveren bir gül' dediklerini
belirten Eyüboğlu, Bedri Rahmi 'nin geride çok sayıda eser bıraktığını belirtti.
Gelin Eyüboğlu, şöyle ifade etti:
'Öldükten sonra birçok mecmua ve gazetede tarama yaptık. Bin 250 'ye
yakın yazı bulduk. Ayrıca oluşturduğumuz arşivin içinde çok fazla sayıda şiir
var. Önce bunların daha önce neşredilip edilmediğine bakacağız. 1929 'dan 1975 'e
kadar tuttuğu güncelerini de gözden geçirmek istiyoruz. Bedri Bey 'in hiç
yayımlanmamış eserleri de çok.
Bedri Bey 'in eğitim döneminde eski Türkçe öğrenildiği için bütün yazıları
eski Türkçe. Bütün bunları eşimle tercüme ettirdik. Ayrıca Nurullah Berk, Hakkı
Tonguç, Fikret Mualla, Abidin Dino, Hasan Ali Yücel 'le yüzlerce mektuplaşmaları
da var. Bedri Rahmi 'den kalan eserlerin çoğunun arşivini oluşturduk. Bu eserlerin
ancak yüzde ellisi basıldı. şu anda İş Bankası 'yla bir işbirliği yapıyoruz.
Tahmin ediyorum ki sanatçının bu bıraktığı eserlerinden gelecek sene birkaç kitap
çıkacak.' dedi.
BİR MEKTUPLA EYÜBOÄLU AİLESİNE GİRDİM'-
Henüz 15 yaşlarındayken bir Fransız mecmuası vasıtasıyla hayat arkadaşı
Mehmet Eyüboğlu ile tanıştığını belirten Hughette Eyüboğlu, 'Kanada 'da Temmuz
ayı yağmurlu geçerse, bu, yaz tatilini evde geçireceğiniz anlamına gelir. Ben de
sıkıntıdan ne yapsam diye düşünürken bir mecmua vasıtasıyla mektup arkadaşı
aradım. Türkiye 'den bir mektup geldi. O mektupla ben Eyüboğlu ailesine girdim'
diye konuştu..
Geçen beş sene boyunca karşılıklı yazıştıklarını fakat üniversitede
okuduğu tıp bölümünün zorluğu nedeniyle mektuplaşmaya ara verdiğini ifade eden
Hughette Eyüboğlu, evliliğe giden süreci şöyle devam etti:
'Mehmet anneme (Neden Hughette mektuplarıma cevap vermiyor) diye mektup
yazmış. Bunun üzerine annem beni arayıp (Mehmet 'le ne güzel mektuplaşıyordunuz.
Neden devam etmiyorsun) diye sordu. Ben de böylece mektupları annemin de
okuduğunu öğrenmiş oldum. Sonra bir gün Mehmet 'ten gelen bir mektupta yüzük de
geldi. Babam bunu öğrenince 'Bir Türkle nasıl olabilir' diye küplere bindi.
Ailede kıyamet koptu ama ilişkimiz diye sürdürdü.
Mehmet 'in babası Bedri Bey 1960 'ta Avrupa 'daydı ve ABD 'den hem birkaç
burs kazanmış hem de Berkeley Üniversitesinden hocalık teklifi almıştı. Mehmet de
o zaman liseyi bitirmişti ve ailesiyle beraber Avrupa 'daydı. Mehmet beni görmek
için Kanada 'ya gelmek istediğini ailesine söylediğinde karşı çıkmalarına rağmen
1960 'da bir Noel günü geldi. İlk defa birbirimizi hava alanında gördük ve 6 ay
sonra evlenerek Amerika 'ya gittik ve Mehmet orada pazarlama okudu. Oğlumuz Rahmi
de Amerika 'da doğdu.' dedi.
Türkiye 'ye 1966 'da temelli olarak geldiklerini dile getiren Eyüboğlu,
eşiyle 5 yıl süren mektuplaşmaları boyunca birçok konuyu tartıştıklarından,
fikirlerini paylaştıklarından ve zaman içerisinde mektupların romantik bir havaya
büründüğünden bahsetti. Edebi nitelik de taşıyan mektupların hala durduğuna
işaret eden Hughette Eyüboğlu, 'Mehmet bir dönem babası ile annesinin Fransızca
olan mektuplarını tercüme etmişti ve bana da (bizim mektupları da tercüme edeyim
mi) diye sormuştu. Ben beklemesini istemiştim. şimdi de mektuplarımızı yayımlamak
için teklif geliyor ama yayımlamak konusunda emin değilim' diye belirtti.
Ailenin tek çocuğu olan eşi Mehmet Eyüboğlu 'nun iki yıl önce hayatını
kaybettiğini hatırlatan Hughette Eyüboğlu, 'Eşim, sorumluluğunun farkına vararak
mümkün olduğu kadar babasının önemli eserlerini evde saklamayı seçti. Bu eserler
evimizde duruyor. Evimiz günün birinde müze olacaksa eserleri orada sergilenir.
Ben Kanadalıyım ve doktor olarak yetiştirildim. Böyle bir edebi mirasla kalmak
benim için son derece ilginç ve güç. Son zamanlarda bütün bu malzemeyle ne
yapacağımı kara kara düşünmeye başladım' şeklinde ifade etti.
Türkiye 'ye geldiğinde tek kelime Türkçe bilmediğini dile getiren Hughette
Eyüboğlu, sanatçı bir aileyle beraber yaşayacağının ve entelektüel bir çevresinin
olacağının farkında olarak esaslı bir çalışma gösterip Türkçeyi öğrendiğini
belirtti.
ANILAR
Bedri Rahmi ile ilgili anılarını dile getiren, hayatı ve kişiliği
konusunda önemli bilgiler veren Hughette Eyüboğlu, Bedri Rahmi 'nin ressam olarak
değişik bir stilde çalıştığını dile getirdi. Gelin Eyüboğlu, 'Resim yapmaya
çömelerek başlardı. Bütün malzemeyi yere koyardı. Diğer ressamlar gibi şövale ve
fırçalarla çalışmazdı. Yerde saatlerce çömelmiş vaziyette dururdu. Düşmeden, başı
dönmeden nasıl ayağa kalkıyordu bilmiyorum. Bazı zamanlar içinden resim yapmak
gelmezdi. O zaman da yazı yazardı' söyledi.
Sanatçının çok paylaşımcı olduğunu, talebeleri ve dostlarıyla bir araya
gelmekten çok hoşlandığını ifade eden Eyüboğlu, öğrencilerinin O 'nun heyecanını
görerek çalışma azmi duyduklarının altını çizdi. Günümüzün önemli ressamları
İbrahim Örs, Turan Erol, Orhan Peker, Fikret Otyam, Nedim Günsur gibi isimlerin
hep O 'nun öğrencileri olduğuna dikkati çeken Eyüboğlu, bu isimlerin hepsinin
kendi tarzını yarattığına değindi.
O dönemlerde sanatçıların birbirlerine daha yakın olduğunu belirten
Hughette Eyüboğlu, şunları belirtti:
'Mesela Pazartesi günleri abisi Sabahattin Eyüboğlu, bir edebiyat salonu
düzenlerdi. Sabahattin Eyüboğlu 'nun evinde toplanılır, çeşitli edebiyat konuları,
şiir ve yazılar tartışılırdı. Sabahattin Bey, belgesel sevdiği ve belgesel
bölümünü kurduğu için daima bir slight projeksiyon yapıyordu. Bedri Bey de Cuma
günleri bir salon düzenlerdi. Tünel 'de atölyesi vardı. Hem yazar hem de ressamlar
oraya gelirdi.' dedi.
HASTALIÄI ONA SÖYLENMEDİ
Bedri Rahmi ile hep iyi anlaştıklarını belirten Hughette Eyüboğlu, bazı
diyaloglarını şöyle devam etti:
'Bedri Bey, aileye ilk girdiğim zamanlarda yokladı beni, bu gelin nasıl
birisi, diye. Bana bir gün Türkiye 'yi nasıl bulduğumu sordu. Kolay mı Bedri
Rahmi 'yle konuşmak, o zaman çok çekiniyordum tabi. Ona, 'Benim için paradoks,
kontrast ülkesi Türkiye. Mesela İstanbul son derece modern. Ondan sonra Doğu
Beyazıt 'a gidiyorsunuz bambaşka bir dünya ' dedim.
Mehmet 'le çocuğumuz Amerika 'da doğmuştu. Bedri Rahmi bana 'Sen Türkçe
öğrenecek misin, yoksa torunum acayip bir Türkçe mi konuşacak ' diye sordu.
Anladım ki çabuk bir şekilde Türkçe öğrenmeliyim. Bedri Bey, bana çok güzel
şeyler öğretti. Bir ara devamlı 'Alevi ' lafını duyuyordum. Bir gün ona 'Alevi
nedir ' diye sordum. Bana 'Rotary Kulüp gibi bir şey ' dedi. Allah 'tan birazcık
meraklıydım da kendim oturdum okudum. Bazen sıkıntı yaratacak şeyler yapıyordum.
Mesela Nazım Hikmet 'i konuşmak 1960 'larda Türkiye 'de yasaktı. Bense hastanede
dolaşarak insanlara Nazım Hikmet hakkında ne düşündüklerini soruyordum. Bir gün
eve gittiğimde Bedri Bey bana 'şapşal, ne yapıyorsun diye ' gülmüştü. Aramızda
güzel bir dostluk vardı.
Hastalandığında pankreas kanseri olduğu için onkoloji bölümünde yattı.
Ben de onun tedavisiyle ilgilendim. Hastalığı O 'na söylenmedi, karısı ve oğlu
bilmesini istemedi. Ben söylenmesi taraftarıydım çünkü çok akıllı bir adamdı ve
anlamasından korkuyordum. O, içki içtiği için karaciğerden bir hastalık olduğunu
sanıyordu. çabucak gitti zaten. Zengin dünyası olan bir insandı. Oğlum
üniversitede turizm okudu ama mezun olduğundan beri babasıyla sergiler ve arşiv
üzerine çalışıyordu. 20 seneden beri dedesi ve babaannesinin eserleriyle
uğraşıyor.'
AA