Cayman Adaları’na giden Türkler yatırım yapmadan döndü!
Panama’da sızan bilgilerden sonra vergi kaybının çok büyük olduğunu gören büyük devletler vergi cennetlerine baskıyı artırmaya başladı.Bu baskı sonunda da vergi cenneti ülkeler artık kolayca şirket kurulup gelirlerin aktarılabileceği yerler olmaktan çıktı
Panama’da sızan bilgilerden sonra vergi kaybının çok büyük olduğunu gören büyük devletler vergi cennetlerine baskıyı artırmaya başladı. Bu baskı sonunda da vergi cenneti sayılan ülkeler artık eskisi gibi kolayca şirket kurulup gelirlerin kolayca aktarılabileceği yerler olmaktan çıkıyor. Son olarak Cayman Adaları’na giden Türk yatırımcılar bu ülkede şirket kuramadan geri geldiler.
Bilgiyi veren uluslararası danışmanlık şirketi KPMG Türkiye Vergi Bölümü Şirket Ortağı Ayhan Üstün. Üstün, vergi cennetlerindeki işlemler dolayısıyla meydana gelen zararlı vergi rekabetinin devletlerin bütçelerinde büyük kayba neden olduğunu belirterek özellikle Panama’dan sızan belgelerin ardından büyük devletlerin vergi kaybını önlemek için baskıyı artırdığını söylüyor. Bu baskı beraberinde devletlerin kendilerine gelen yatırımcıları sorgulamalarını sağlamış. Eskiden sorgusuz sualsiz şirket kurulan ülkeler artık bunu yaptırmıyor. Vergi cenneti denildiğinde akla ilk gelen Cayman Adaları, yatırım yapanların gerçek kimliğini, kayıtlı olduğu ve gelirinin vergilendiği ülkeyi kanıtlamasını istiyor.
Bunları yapamıyorsa tabii ki şirket de kuramıyor. Hem kara para ile mücadelede hem terörizmin finansmanında etkili olacak bu gelişme artık vergi cennetleri açısından sonun yavaş yavaş yaklaştığı anlamına geliyor. Tabii ki ülkesinde gerçek kimliği ile var olan ve bu ülkeleri sadece vergi yükünü azaltmak için kullanan şirket ve kişiler için değil bu önlemler.
İKİ NOKTADA KIRILMA OLDU
Ayhan Üstün, KPMG’de uluslararası şirketler, birleşmeler ve satın almaların danışmanlıklarını yürütüyor. Bu nedenle uluslararası sermayeyi yakından takip ediyor. Üstün’ün tespit ettiği önemli bir nokta Batılı şirketlerin iki olaydan sonra yatırım yapmayı kestiği şeklinde. Bunlardan ilki Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun değişmesi ile oluşan yargıya müdahale olduğu algısı.
İkincisi ise hem Irak ve Suriye’de yaşanan savaş hem Güneydoğu’daki çatışmalar. Batılı şirketlerin normalde Türkiye’deki krizleri fırsat bildiğini anlatan Üstün, “Krizde şirketleri ucuza alıyor. Mallarını daha pahalı satıyorlar.
Oysa bu iki olay kırılma noktası oldu. Şu anda sadece ‘Acaba ne oluyor?’ diye bakmaya Türkiye’yi izlemeye geliyorlar” diyor. Batı’nın yerini ise Çin, Japonya ve Güney Kore almış. Uzakdoğulu ülkeler ise bu gelişmeleri umursamıyor.
Üstün’e göre bu ülkelerdeki şirketlerin yapısı nedeniyle Türkiye’de yargıya müdahale ve savaş gibi algılanan iki gelişme onları korkutmuyor. Çünkü daha fazla devlet şirketleri Türkiye ile ilgileniyor. Yatırım kararı da genellikle tepeden veriliyor.
YURTDIŞI YATIRIMLAR DÜŞÜNDÜRÜCÜ
Son zamanlarda Türk şirketleri de yurtdışına yatırım yapıyor. Bu gelişme çoğunlukla alkışlanıyor. Türk şirketleri global pazarları ele geçirecek diye seviniliyor. Ancak Üstün’ün dikkat çektiği bir nokta var. Öncelikle global markaların satın alınarak pazara hâkim olma stratejisini savunuyor Üstün. Ancak peki ya diğerleri? Üstün bir tek soru soruyor, “Yurtdışına giden şirketler kâr paylarını Türkiye’ye getirecek mi?” Maalesef cevabın olumsuz olduğunu, yurtdışında şirkmet kuran, satın alanların genellikle Türkiye’den para çıkarmaya istekli kişiler olduğunu belirtiyor Üstün. Böylece Türkiye’ye yatırım yapan şirketlerin kendi ülkelerine götürdüğü yıllık 6 milyar dolarlık kâr payı geliri olmayacak Türkiye’nin. Para zaten gitmek istediği İsviçre gibi ülkelerde kalacak. Peki bunun Türkiye’ye faydası var mı?
Habertürk