Sektörel

Çürüyen binalara önlem alınmıyor!

Konutlarımızda su yalıtımının yetersiz olduğunu ortaya çıkarken, TÜİK verilerine göre, konutlarm yüzde 41.6’sında ‘sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi’ gibi sorunlar dikkat çekiyor



TÜRKİYE İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yaptığı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması, acı bir gerçeği ortaya koyuyor. Konutlarımızda su yalıtımının yetersiz olduğunu ortaya çıkarken, TÜİK verilerine göre, konutlarm yüzde 41.6’sında ‘sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi’ gibi sorunlar dikkat çekiyor. Bitümlü Su Yalıtımı Üreticileri Derneği (BİTÜDER) Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Karahan’a göre araştırma gösteriyor ki binalarımızda su yalıtımı yetersiz.


Binalarının çürümesinden şikâyetçi olan halk ise çözümün su yalıtımında olduğunu bilmiyor. Asıl büyük tehlike ise deprem. Çünkü su yalıtımı, binanın taşıyıcı sistemini korozyondan yani paslanmadan koruyor. Su yalıtımı olmayan binalar ise deprem riskiyle karşı karşıya bulunuyor. Küçük önlemler Yaşadığımız binalar, aslında hayat standartlarımızı belirliyor. Binalarımızda alacağımız küçük önlemlerle daha sağlıklı, konforlu ve güvenli binalar oluşturabiliriz.


Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yaptığı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması, aslında binalarımızın ne kadar sağlıksız olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Burhan Karahan, TÜİK’in araştırmasının son derece çarpıcı olduğunu belirterek şunları söyledi: “Araştırmaya göre Türk halkının yüzde 41,6’sı binasında sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi gibi sorunlar olduğunun farkında. Bu oran aslında çok daha yüksek çünkü Türkiye’deki binaların büyük bir çoğunluğunda su yalıtımı yetersiz. Binalarının çürüdüğünün farkında olan halk, çözümün su yalıtımı yaptırmak olduğunu ise bilmiyor. Bu nedenle ve küf ve rutubet kokusunun olduğu sağlıksız binalarda yaşamaya devam ediyor. Aynca en önemli nokta, bu binaların deprem riskiyle karşı karşıya olduğu gerçeği. Her ne kadar bilinmese de depremde 1 a binaların yıkılmasının en önemli nedeni binalarda su yalıtımının olmaması. Su yalıtımı olmayan binalarda korozyon nedeniyle 10 yıl sonra binanın başlangıçtaki taşıma kapasitesinin belli koşullarda yaklaşık yüzde 66’sı kaybediyor. Yani deprem karşısında binalar savunmasız kalıyor.”


Maliyetin yüzde 3’ü

Karahan, binaların yağmur, ar gibi yağışlar, toprağın nemi ve toprak tarafından emilen yağış, banyo, tuvalet gibi ıslak bölgelerde su sızıntıları ve zemindeki basınçlı veya basınçsız yeraltı suları nedeniyle suya maruz kaldığını belirterek, şunları söyledi: “Yapıya herhangi bir yoldan sızan su, taşıyıcı kısımlarındaki donatıları korozyona uğratıyor yani yük taşıma kapasitesinin ciddi miktarlarda düşmesine neden oluyor. Binaların suya ve neme karşı korunması için tek çözüm ise su yalıtımı. Su yalıtımının maliyeti de aslında çok yüksek değil. İnşaat aşamasında bir binaya su yalıtımı yapılmasının maliyeti, binanın toplam maliyetinin sadece yüzde 3’ü kadar.”


İNŞAAT malzemeleri sektöründeki payını giderek artıran yalıtım sektörü, yakaladığı gelişim performansı ve ivmesiyle uzunca bir süre daha inşaat sektörünün büyümesinde etkin rol oynuyor. Özellikle son dönemde hayata geçirilen yasal düzenlemelerle hareketli bir süreç yaşayan Türkiye yalıtım sektörü, 2011 yılını beklentileri çerçevesinde bir anlamda ‘mutlu’ kapattı. 2011 yılında sektördeki büyümenin yüzde 15’Ieri aştığı tahmin ediliyor. Sektör, hem su, hem ısı hem de çatı yalıtımı alanlarında yakaladığı büyüme grafiğini 2012 yılında da sürdürürken, bu yıl ki büyümenin de yüzde 20’nin altına inmeyeceği tahmin ediliyor.

Hürriyet Seri İlanlar