Deprem: Japonya'da bina projelerini kim hazırlıyor, yönetmelikler nasıl yenileniyor?
Japonya'da çalışan Türk inşaat mühendisi Seda Şendir Torisu, İzmir depreminde yıkılan binaların olası yıkılma nedenlerini ve Japonya'da depreme karşı geliştirilen uygulamaları açıkladı.
Japonya'da çalışan Türk inşaat mühendisi Seda Şendir Torisu, İzmir depreminde yıkılan binaların olası yıkılma nedenlerini ve Japonya'da depreme karşı geliştirilen uygulamaları açıkladı.
Dünyada 6,0 ve üzeri şiddetindeki her beş büyük depremden birinin yaşandığı Japonya'da bir inşaat şirketinde zemin etüdü konusunda uzman olarak görev yapan Torisu, Türkiye'de de aslında Japonya'daki gibi şartnamelerin ve afet yönetmeliklerinin olduğunu belirtiyor.
Fakat sorun, Japonya'nın aksine Türkiye'de yapı üretimi müteahhit-taşeron sisteminin inisiyatifine bırakıldığında ve denetim mekanizmalarında tavizler verildiğinde meydana geliyor. BBC'de yer alan habere göre; Japonya kanunlarına göre içinde insanların yaşayacağı bir binanın projelendirilmesi ve deprem performansının belirlenmesi için gereken hesaplamaları sadece kençikuşi adı verilen mimarlar yapıyor. İnşaat mühendisleri ise yollar, tüneller, barajlar gibi büyük altyapı projelerinde hesaplamalar yapsa da kençikuşilerin orada da sözü geçiyor, ilk başta onların şartnamesi gerekiyor.
Bina sahibinin belirlediği inşaatı yapacak olanlar da bu hesaplamalara ve İnşaat Standartları Kanunu'na harfiyen uymakla yükümlü. İnşaatın başlamasıyla birlikte ise yapı denetimden sorumlu kişilerin, hiçbir şekilde müsamaha göstermeden aralıklarla yapının şartname ve standartlara uygun yapıldığını denetleme görevleri bulunuyor.
Nitekim geçen yıl Leopalace21 adlı Japon inşaat şirketi iki oda arasındaki duvarın ses ve yangın geçirmez özelliklerinin standartlara uygun olmadığının tespit edilmesi üzerine özür dileyip, tüm ülkede inşa ettiği 40 bine yakın apartman dairesinin tümünü tektik kararı vermişti.
Binaların sağlamlığı nasıl hesap edilir?
Yerkürede deprem oluştuğunda yerin altından yeryüzüne ne kadarlık bir ivme olarak yansıyacağına bakılarak deprem yükü hesaplanıyor. Yapının yapılacağı bölgeye göre tasarım ivmesi yapının ağırlığı ile çarpılıp onun kadar kuvvet yapı üzerine uygulanıyor.
Bu tür hesaplamalar Japonya'da da Türkiye'de de aynı şekilde gerçekleştiriliyor.
Torisu, mühendislik çözümü yapılan ve bu çözümü doğru uygulanan binaların yıkılmaması gerektiğini dile getiriyor. İzmir depremi de beklenenin aslında altında bir ivmeyle geldiği için çözümü olan bir depremdi ama uygulamada eksiklikler olması sebebiyle yıkıcı bir etki yarattı.
Torisu'ya göre şartnameler ve yönetmelikler, geçirilen ve beklenenin üzerinde bir ivmeyle karşılaşılan her yeni depremle birlikte yenileniyor.
Örneğin Japonya'da 2011'de yaşanan ve Fukuşima nükleer santrali kazasına sebep olan 9.0 şiddetindeki deprem ve bunun neden olduğu 13 metrelik tsunaminin ardından bina inşaa yönetmelikleri bu defa bu şiddetteki bir depreme dayanacak şekilde yenilendi.
Zeminin taşıyıcılığı çok önemli
İnşaat mühendisi Seda Şendir Torisu, İstanbul Teknik Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra deprem araştırmaları konusunda dünyaca ünlü Tokyo Üniversitesi'nde doktora yapmış. Sonrasında dolgu barajların depremselliğine ilişkin çalışmalar yapmış. 1999'daki Büyük Marmara Depremi'ne İstanbul Avcılar'da yakalanmış.
Bu defaki İzmir depreminde yıkılan Bayraklı'daki ve Doğanlar ve Rıza Bey apartmanlarının üzerine kurulduğu zeminin önceden bostan ve tarla olduğu iddiaları anımsatıldığında, zeminin sıvılaşma riskine karşı yapılacak etüdün çok önemli olduğunu belirtiyor.
Hasarlı bina sorunu
Kurallara göre bir deprem sonrasında yapılan durum tespiti sonucunda ağır hasarlı binalar için yıkmaktan başka bir şey yapılamıyor. Orta hasarlı binalar ise güçlendiriliyor.
Ne var ki Bayraklı'daki yıkılan binaların 2005'teki depremden sonra depreme karşı güçlendirilmesinin yapılmış olduğu belirtilse de, mühendislik açısından yıkılması gereken bir bina, bina sahibinin baskısı veya başka bir sebeple orta hasarlı diye raporlanmışsa, güçlendirme yapılsa dahi o bina bir sonraki depremde yıkılmaktan kaçamıyor.
Binaların Bayraklı'dakiler gibi pancake şeklinde yıkılmasının çok farklı nedenleri olabileceğine dikkat çeken Torisu, bunlar arasında betonarme yapının taşıyıcı sistemindeki sorunlar ve deniz kumu kullanıldıysa düzgün elenmemesinden dolayı içinde kalan tuzun zamanla donatıyıkorozyona uğratması, ya da deniz kabukluları yüzünden betonda boşluklar oluşabilmesi yer aldığını dile getiriyor.
Bayraklı Belediyesi Deprem Etüt Merkezi'nin 25 Nisan 2012'de hazırladığı rapora göre Rıza Bey Apartmanı'nın her katında yapılan ölçümler betonarme projesi ile karşılaştırıldığında sıklaştırma olmadığı belirlenmiş. Torisu, özellikle kolon kiriş bağlantı bölgelerinde deprem kuvvetlerinin büyük olduğunu, sıkılaştırma yapılmadığı takdirde bu yüklerin etkisi altında olan yapıda büyük bir hasar meydana gelmesinin kaçınılmaz olduğuna vurgu yapıyor.
Torisu, İzmir depremini duyan Japon patronunun yıkılan binaların görüntülerini görünce şaşırdığını belirtiyor ve şunları söylüyor:
"Bana Türkiye'de afet yönetmeliği var mı, binalara donatı konuluyor mu gibi sorular sorma ihtiyacı hissetti. Şu sorulara maruz kalmak bile çok acı."