27 / 12 / 2024

Deprem kaderini yenen Şili'den Türkiye'ye tavsiyeler!

Deprem kaderini yenen Şili'den Türkiye'ye tavsiyeler!

Şili, aldığı önlemlerle deprem felaketinin kader olmadığını kanıtlayan bir ülke. Ulusal Sismoloji Merkezi Direktörü Sergio Barrientos, Şili'nin neyi doğru yaptığını anlatırken Türkiye'ye de tavsiyelerde bulundu.



Geçmişte yaşadığı acı deneyimlerden ders alan Şili, deprem felaketinin kader olmadığını dünyaya kanıtlamış bir ülke.

Şili, tarih boyunca, 1960'da yaşanan ve 9,5'lik büyüklüğüyle dünyanın ölçülen en büyük depremi olan felaket dâhil çok sayıda şiddetli sarsıntı yaşadı. Fakat, Şili'de artık büyüklüğü 8'in üzerindeki depremlerde bile büyük can kayıpları yaşanmıyor. Deutsche Welle'den Cengiz Özbek'in haberine göre; peki, şu an deprem hazırlığı konusunda dünyaya örnek olarak gösterilen bir ülke konumunda bulunan Şili bu noktaya gelemk için neler yaptı? Şili, bir başka deprem ülkesi olan Türkiye'ye hangi açıdan örnek olabilir?

Şili'nin deprem stratejisinin belirlenmesinde en önemli kuruluş olan Ulusal Sismoloji Merkezi'nin (CSN) başındaki Sergio Barrientos, DW Türkçe'nin bu konudaki sorularını cevaplarken Türkiye'ye önemli mesajlar da aktardı. 

Gitgide sıkılaştırılan deprem yönetmeliği

CSN Direktörü Barrientos, özellikle bina deprem yönetmeliklerinin sıkılığıyla ön planda olan Şili'nin bu seviyeye bir günde gelmediğini belirtti. Barrientos, Şili'nin 20'nci yüzyılda 15-20 senede bir yıkıcı bir deprem yaşadığını ve bu felaketlerden çıkarılan derslerin ise deprem yönetmeliklerinin sıkılaştırılmasını ve uygulanmasını sağladığını vurguladı.

Şilili sismolog, "Yönetmelik, her büyük depremin ardından güncellendi. Çünkü her seferinde yeni şeyler öğrendik. Daha iyisini yapabileceğimiz boyutlar öğrendik. Bu deprem yönetmeliğini 1920'li yılların başından itibaren oluşturduktan sonra 4-5 defa değiştirdik. Çünkü 4-5 farklı büyük ve yıkıcı deprem geçirdik. Bu bölgeyi büyük depremler etkiledi. Dolayısıyla depremlerin bu bölgedeki oluş sıklığı ve neden olduğu hasar, deprem yönetmeliğinin uygulanmasını da kolaylaştırdı" açıklamasında bulundu.

"Bir mühendis arkadaşım bana şöyle demişti: Şili'deki binalar yaklaşan depremlere dayanıklı olmalı çünkü bu depremler muhtemelen o binaları yapan mühendisler yaşarken gerçekleşecek" diyen Barrientos, "Bu yüzden mühendisler de bu binaları geliştirirken ellerinden gelen en iyi işi çıkarıyorlar" şeklinde konuştu. 

Şili'de çok sayıda can kaybı yaşanan son deprem, 2010' da yaşanan 8,8 büyüklüğündeki depremdi. Bu depremde 500'den fazla kişi yaşamını yitirdi.  Barrientos, bu depremden alınan dersi, "2010'daki depremde bazı binalar ciddi hasar gördü. Bazıları yıkıldı. Akabinde toprak tepkisi üzerine yeni bir çalışma yapıldı ve güncellenen deprem yönetmeliğine toprakların nasıl sınıflandırılması gerektiği konusu da eklendi. Yeni yönetmelikteki en büyük fark buydu" sözleriyle anlattı. 

Barrientos, Şili'de ayrıca artık gözleme dayalı "çok iyi bir sistemleri" olduğuna dikkat çekerken, "Bu sistemde ülkenin dört bir yanına dağıttığımız ölçüm aletlerinden edindiğimiz bilgileri de deprem yönetmeliklerine dahil ediyoruz" diye konuştu. 

Koordinasyon, tatbikatlar ve okullardaki eğitimin önemi

Şili'de 2010'daki depremde can kayıplarının önemli bir bölümü 8,8'lik sarsıntı sonrasındaki tsunami sebebiyle yaşandı. Yetkililerin geç yayınlandığı tsunami uyarısı ve zamanında uygulanamayan tahliye çalışmaları eleştirilere neden olmuştu. Şili hükümeti, bu tepkiler sonrasında ülkedeki sismik sensör ağı ve telekomünikasyon sistemlerine ilişkin büyük harcamalarda bulundu. 

Barrientos, Şili'de son yıllarda bu yönde atılan olumlu adımların altını çizerken deprem öncesi ve sonrasındaki çalışmalar açısından devlet kurumları arasındaki iş birliği ve koordinasyonun önemini de vurguladı. 

Şilili yetkili, "Hepimiz ortak bir gayretle topluma daha fazla güvenlik sağlamaya çalışıyoruz. Bu da farklı bölge halklarıyla gerçekleştirilen simülasyonlar ve tatbikatlarla yapılıyor. İzleme sistemlerinin güçlendirilmesinin dışında eğitim de önemli bir rol oynuyor. İnsanlar, gerçekleştirdiğimiz simülasyonlar sayesinde bir sonraki depremde nasıl davranmaları gerektiğini öğreniyorlar. Bu bir boyutu. Başka bir boyutu da tabii ki okullarda oluyor. Öğretmenlere ve çocuklardan sorumlu kişilere, deprem anında nasıl tepki vermeleri gerektiğini öğretebilmek için tüm bilginin aktarılması" şeklinde konuştu. 

Türkiye'ye yönelik tavsiyeler

Şili Ulusal Sismoloji Merkezi Direktörü Barrientos, ülkesinin edindiği tecrübelere dayanarak Türkiye'ye şu tavsiyelerde bulundu:

"Farklı toplumların, farklı halkların problem çözme konusundaki yaklaşımlarının çok farklı olduğunu biliyorum. Bu nedenle başka halklara tavsiyede bulunmak zordur. Ancak Şili'nin tecrübelerinden bahsedecek olursak, Şili halkı oldukça uzun bir süredir, 100-200 yılı aşkın bir süredir depremlere maruz kalıyor. Çok sayıda felaket yaşadı. 1920'de deprem yönetmelikleri geliştirilmeye başlanmadan önce çok fazla hasara yol açan birçok büyük deprem geçirdi. Dolayısıyla ülke bu olayların etkilerinin azaltılmasını sağlayacak yollar olduğunu fark etti. Bunu özellikle 2010'daki depremde gördük. 2010'daki depremde yerel halkı yaklaşan tsunamiye karşı uyarma konusunda başarısız olmamıza neden olan koşullar vardı. Yani bu hâlâ yüzleşmemiz gereken bir sorun. Ancak 2010'dan beri Şili'de organizasyon ve koordinasyon bakımından çok şey değişti. Şili'deki yetkililer, bu sorunu doğru bir perspektife yerleştirdi. Vatandaşlara daha fazla bilgi verilmesi için doğru ve uygun araçlar kullanmaya başladılar. Halka eğitim ve tatbikatlarla artık daha güvenli koşullar sağlıyorlar."

"Türkiye'deki yapılar depremin kaynağına daha yakın"

Barrientos, Şili ve Türkiye'deki depremlerin derinlik bakımından farklı olduğuna da dikkat çekti. Şili'deki büyük depremlerin, Türkiye'deki depremlere göre daha derinde olduğuna vurgu yapan Şilili yetkili, Türkiye'de binaların depremin kaynağına daha yakın olduğunu ve bu sebeple daha büyük risk altında olduğunu belirtti. Barrientos, Türkiye'deki meslektaşlarına olan güvenini ise şöyle dile getirdi: 

"Depreme hazırlık ve izleme sistemleriyle ilgili bilimsel toplantılar ve uluslararası örgütlerde çok sayıda Türk bilim insanıyla tanıştım. Çok hazırlıklı ve dünyaca tanınan isimlerdi. Ve şu an da ellerinden gelenin en iyisini yaptıklarına eminim. Ancak depremler hakkında yeterli bilgi toplayabilmek ve muhtemel senaryolara hazırlıklı olmak, uygun kaynaklara sahip olma meselesi."

Deprem: Japonya'da bina projelerini kim hazırlıyor, yönetmelikler nasıl yenileniyor?


Geri Dön