Kent Haberleri

Depremde Kanal İstanbul'un Marmara ağzı 9-10 şiddetinde etkilenecek!

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kanal İstanbul'a ilişkin, "İstanbul’da beklenen depremin gerçekleşmesi halinde bundan daha büyük bir felaket olamaz. Kanal’ın Marmara’daki ağzı 9-10 şiddetinde etkilenebilecek" dedi...

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhuriyet'ten İpek Özbey'in sorularını cevapladı.

Gündemle ilgili konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Ekrem İmamoğlu, Kanal İstanbul'la ilgili de konuştu. İpek Özbey'in, Ekrem İmamoğlu'na sorduğu sorular ve İmamoğlu'nun verdiği cevaplar şöyle: 

- Pek çok uzmanla birlikte Kanal İstanbul’u anlatan bir kitap yayımladınız. Kanal İstanbul’da şu anda hangi aşamadayız?

Açıkçası kural tanımaz bir biçimde Kanal İstanbul ile ilgili bakanlık hızla yol alıyor. ÇED planları askıya alındı. Dava açtık, 100 binlik planlar devreye alındı, itirazlarımızı yaptık. Şu anda aynı anda 5 binlik ve binlik planlar hızla askıya asıldı. İnanın İpek Hanım, İstanbul’da 25 yıldır belediyeyi yönetmiş olan bu akıl, çok masum bir planlama için bile bir bölgeyi 15-20 sene mahrum etmiş. İstanbul’da bunun onlarca örneğini verebilirim. Öyle bir aceleleri var ki, neyin peşindeler? Hukuki süreci umursamadan düşünsenize 7-8 ayda bütün süreçleri tamamladılar.

- Neyin peşindeler?

Tümüyle İstanbul’da büyük bir rant mücadelesi içindeler. Buradan kamusal kazanımların ötesinde bireysel kazanımın öne çıkacağı bir süreci ne yazık ki desteklemekle meşguller. Kimdir bunlar, şu anda tek tek tanımlamak, bunları ortaya koymak mümkün olamayabilir ama inşallah buna gerek de kalmayacak. Biz bunu yaptırmayacağız. Orada 30 milyon metrekarenin üzerinde bir arazi değişimi yaşandığını tespit ettik.

- Yani aynı müteahhitlerin ismini mi duyacağız?

Bilemiyorum. Bu müteahhit olur, yabancı yatırımcılar olur, üstünden zaman içinde başka yatırımcılar ortaya çıkabilir. Bu benim kafamdaki tanımlı kısım. Bir de ikinci tanımsız kısım olduğuna inanıyorum.

- Nedir o?

Bu uluslararası ya da başka bir boyutta tanımsız bir bölümü var. Somut konuşamıyorum, buradan kim çıkar elde edecek, bunu hep beraber sorgulayacağız. Bir avuç insan, sadece para ve maddi çıkar üzerine Türkiye’nin geleceğini bu kadar perişan etme duygusuna nasıl sahip olabilir? Düşünüyorum ama altından kalkamıyorum. İşte bu kitapta (Kanal İstanbul) Türkiye’nin en kıymetli bilim insanları var. Bir kişi “Bu olur kardeşim” demiyor.

- Tanımsız bölüm derken kafanızda bir şey olmalı...

Uluslararası düzende kimin işine yarayacak, bakıyoruz. Protokoller, antlaşmalar, Montrö Sözleşmesi... Dünyada bu kadar hassas bir ülkeyi koruyan bir mekanizmayı başarabilmiş bir sözleşme örneği çok fazla yok. Mustafa Kemal Atatürk’ün o döneminde bize bıraktığı en muhteşem güvencelerden biri. Bunu lağvetmeye çalışmak akıl alır gibi değil. Ben bu flu kısmı aydınlatmak, ülkeyi bilinçlendirmek adına Genel Başkanımla uzun bir görüşme yaptım. Bütün siyasi partilerin genel başkanlarına brifing vermek için randevu talep ettim.

- Kanal İstanbul’un Boğaz trafik güvenliğini sağlayacağı, çünkü Boğaz’daki gemi trafiğinin giderek artacağı söyleniyor. Bu doğru mu?

Doğru değil. İstanbul Boğazı’nda son 15 yılda gerçekleşen kazaların yüzde 67’si teknik arızadan. Ayrıca son 15 yılda yaşanan kaza sayısında yüzde 39 azalma var. 2007’de İstanbul Boğazı’nı 56 bin 606 adet gemi kullanmış. 2011’den sonra bu sayı 50 binin altına iniyor. 2019’a gelindiğinde 41 bin 112’ye düşüyor. Son 12 yılda yüzde 27.4 oranında azalmış. Ben söylemiyorum, bilim adamları açıklıyor. 200 metrenin üstündeki birçok geminin yapılacak kanalda manevra kabiliyeti yok. Meşhur bir Samsun-Ceyhan oru hattı vardı, yapın; yani tankerleri Boğaz’dan geçirmek istemiyorsak muazzam bir proje, yapılsın, alkışlarız.

- Liderlere tam olarak ne diyeceksiniz?

Evvela Montrö’yü anlatacağız. Elbette ki çevreye olan etkisinden bahsedeceğiz. İstanbul’un geleceğinin bu kadar plansızlaştırılması ve bu kadar kötü bir sürece sürüklenmesine sebep olacak kanalın pozisyonundan bahsedeceğiz. Mesela, kuzey-güney ekseninde Karadeniz ile Marmara’yı birbirine bağlıyor. Üstünde sekiz tane boğaz köprüsü yapılacak. Ben küçüğü 900 metre... Bu köprüler bedava mı olacak mesela. Her köprünün maliyetini düşünün. Kanalla bir ada oluşturmanın sakıncalarını, depremle bağını anlatacağız.

100 BİN İNSAN ÖLEBİLİR

- Asıl konuşmamız gereken de bu...

İstanbul’da beklenen depremin gerçekleşmesi halinde bundan daha büyük bir felaket olamaz. Kanal’ın Marmara’daki ağzı 9-10 şiddetinde etkilenebilecek. Olası bir depremde kanal bölgesinde sıvılaşma riski yüksek. Her gün tek atımla 11 tona yakın dinamit patlatılacak olması ve bu büyüklükte bir dinamit atımının sismik enerji olarak 3.8 büyüklüğünde depreme eşdeğer enerji çıkarabileceği hesaplandı. Bu patlatma işlemleri en az dört yıl sürecek. Kanal için ayrılan bütçeyle İstanbul’u depreme dayanıklı bir şehir haline getirebilirdik.

- Biraz da ekonomik tarafını konuşalım..

Kanal İstanbul önce 60 milyar dediler, sonra 75 milyar dediler, sonra bakanlık 118 milyar diye açıkladı, şimdi ortalarda 100 milyar gibi bir rakam geziyor. Bir kere kendileri bu kanalı kaça mal edecekler, somut bir rakamları yok. Daha acı bir şey, yine resmi rakamlar üzerinden İTO’nun Fransa’da bir konut fuarındaki filminde bunun maliyetini 65 milyar dolar olarak açıkladılar. Resmi film... Bakanlığın altta imzası var. Şimdi bence doğrusu o filmde yazan... Sadece bizim araştırmalarımız, 2019 fiyatlarına göre İSKİ’ye maliyeti 23 milyar lira. Şu an bu kanalın İstanbul’a maliyeti 400 milyar desem yanılmam. Sadece 100 milyar üzerinden bile gitsek Şehircilik Bakanlığı’nın kentsel dönüşüm bütçesinin yedi katından bahsediyoruz. Böyle bir maliyet, 4-5 senelik bir çevre faciası, Marmara’nın yok edilişine varan tespitler var burada. Bir de bunların üstüne depremi yaşadığınızı düşünün. Nasıl kalkacağız altından? Bizim İstanbul için yaptırdığımız tespitlerde on binlerce insanın ölümü söz konusu. Dilim varmıyor söylemeye, bana göre 100 bin insan. Çünkü yapı stokunu biliyoruz. Böyle bir sorunumuz varken, Kanal İstanbul’u konuşmanın anlamı ne? İstanbul’a ihanet ülkeye ihanettir.

- Eylem planınız nedir?

Yarın askıda olan 1000’lik ve 5000’lik planlara itirazımı yapacağım. Burada usulsüz bir şekilde çıkar elde etme söz konusu. Niçin bu insanlar, 30 milyon metrekareyi son 8-9 yılda satın aldılar? Neden Katar’daki iş insanları birden tarım bölgelerine ilgi gösterdi? Bütün bunların sorgulanması adına Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları buna itiraz etmeli. İstanbul’un bütün billboard’larında, gazetelere, televizyonlara reklamlar vererek İstanbulluyu bilinçlendirme konusunda en üst çabayı göstereceğiz. Bence bu beladan kurtulmak İstanbul’un geleceğini kurtarmaktır.

RAKAMLARLA KANAL İSTANBUL

- 3 BARDAK SUDAN 1’İ YOK OLACAK: Sazlıdere Barajı’nı tamamen ortadan kaldıracak, Terkos’un tuzlanmasına neden olacak. İstanbul’da içtiğimiz üç bardak sudan birini sağlayan su kaynaklarının yok olma riski var.

- TRAFİK YÜZDE 10 DAHA ARTACAK: Saatte 418, günde 10 bin hafriyat kamyonu trafiğe katılacak. 3.4 milyon yeni yolculuk oluşacak. İstanbul trafiğinin yüzde 10 artmasına sebep olacak.

- 500 BİN YENİ NÜFUS: İmar planı ile 84 kilometrekarelik bir alan yapılaşmaya açılıyor. İstanbul’a trafik, sosyal donatı ve yeşil alanlarıyla nefes aldıracak ve yatay mimariye dayalı örnek iki akıllı şehir inşa edileceği söyleniyor. 500 bin yeni nüfustan bahsediliyor.

- 13 MİLYON METREKARE TARIM ALANI YOK OLACAK: Bu alanlar 83 milyon m2 gelişme alanı olarak yapılaşmaya açılıyor. Bölgedeki Tarımsal İstihdam neredeyse tamamen yok olacak. 13 milyon metrekare mera alanı yok olacak.

Kanal İstanbul beklenen İstanbul depremini tetikler mi?

Abdullah Sevim: Kanal İstanbul yapılırsa İstanbul depremi 9-10 şiddetinde olacak!

Kanal İstanbul güzergahındaki konutlara kat sınırı!