Genel

Depremde yıkılan binaların yüzde 64'ünün su yalıtımı yok!

Canpa Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Murat Özcan, su yalıtımsız binaları “dikey mezar” olarak nitelendirdi ve “Marmara depreminde yıkılan binaların yüzde 64’ü su yalıtımı olsaydı yıkılmayacaktı” dedi.

Canpa Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Murat Özcan, su yalıtımsız binaları “dikey mezar” olarak nitelendirdi ve “Marmara depreminde yıkılan binaların yüzde 64’ü su yalıtımı olsaydı yıkılmayacaktı; ölümler ve yaralanmalar da çok düşük kalacaktı” dedi.


Su yalıtımı yapılmadığı için çürüyen temel demirleri nedeniyle dayanma gücünü yitiren binaların depremlerde ölümleri üç katına çıkardığı bildirildi. Su yalıtımsız binalar “dikey mezar” olarak nitelendiriliyor. 


Yalıtım sektörünün öncü kuruluşu Canpa Şirketler Grubu’nun Yönetim Kurulu Üyesi Murat Özcan, 1999 Marmara depreminde yıkılan binaların yüzde 64’ünün, yeterli ya da hiç su yalıtımı olmaması nedeniyle taşıyıcı beton içindeki demirlerin paslanıp çürümesine bağlı olarak çöktüğüne dikkati çekti ve yalıtımın asla ihmal edilemeyecek hayati bir konu olduğunu vurguladı. 1 Mart Deprem Haftası dolayısıyla görüştüğümüz Özcan, yalıtımsız binanın 10 yılda taşıma kapasitesini kaybettiğini belirterek, binalarda su yalıtımı yapılarak, depremde can kayıplarının önemli oranda önlenebileceğini bildirdi. Deprem riski bulunan gelişmiş ülkelerde, su yalıtımı yasal olarak zorunlu tutulurken, yüzölçümünün yüzde 92’si deprem kuşağında olan Türkiye’de böyle bir zorunluluğun bulunmamasının afetlerde yıkım riskini artırdığını ifade eden Özcan, depremden korkmadan evlerinde konforlu yaşamak isteyenlerin, öncelikle binalarında su yalıtımı olup olmadığına bakmalarını önerdi.


“Su yalıtımsız binalar dikey mezar”… 


Su yalıtımsız binaların; paslanıp çürümüş temel demirleri nedeniyle depremde kolayca yerle bir olması nedeniyle adeta “dikey mezar” olduğunu vurgulayan Özcan, şunları söyledi: 


“Depremin ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hasar Tespit Komisyonu tarafından incelenen 55 bin 651 konut ve işyerinin yüzde 79’u hasarlı bulundu. Bu binaların yüzde 64’ünde hasar nedeni nemin yol açtığı korozyondu. Sadece bu depremde, resmi rakamlara göre 20 bine yakın kişi öldü, binlerce kişi yaralandı veya sakat kaldı. 16 milyon kişi şu ya da bu şekilde depremden etkilendi. Eğer bu binalarda su yalıtımı yapılmış olsaydı, bu ölçekteki bir afetten çok daha az yara alarak çıkabilirdik. 


Araştırmalar açıkça ortaya koyuyor ki,  su yalıtımı yapılmış olsaydı, yıkılan bu binaların yüzde 64’ü ayakta kalacaktı. Yani, ölümler de yaralanmalar da aynı oranda azalacaktı. Korozyona uğrayan, paslanan demir de en ufak bir sarsıntıda adeta toz haline geliyor. Yaşadığımız depremlerde binaların çoğu böyle yerle bir oldu. Yani, yıkılma temelden başlıyor. Demek ki depremden çok bina, daha doğrusu su yalıtımı olmayan bina öldürüyor.”


-Büyük depremi beklerken, büyük ihmal de devam ediyor…


Büyük Marmara depreminin üzerinden tam 16 yıl geçti. Resmi verilere göre 7,4 büyüklüğündeki depremde 285 bin 211 ev, 42 bin 902 işyeri hasar gördü; yıkılan binaların enkazı altında 17 bin 480 insan can verdi, 505 kişi sakat kaldı. Resmi olmayan bilgilere göre ise yaklaşık 50 bin kişinin öldüğü, 100 bine yakın insanın ağır-hafif yaralandığı, 133 bin 683 binanın çöktüğü deprem, yaklaşık 600 bin  kişiyi evsiz bıraktı. 


Büyük depremin ardından yıllarca çok şey konuşuldu, çok şey vaat edildi. Ancak her an beklenen büyük İstanbul depremine rağmen yeterli önlem alınmadığı görülüyor. Depremlerde ölümleri üç katına çıkardığı için bu konuda en büyük riski oluşturan “su yalıtımsız binalar” gerçeği varlığını sürdürüyor. 


Murat Özcan, Türkiye’de temelinde su yalıtımı olmayan apartmanlarda yaşayan milyonlarca insan bulunduğuna işaret ederek, “Su yalıtımsız binalarda yaşamak özellikle depremlerde ciddi risk... Önlem almak yerine sadece bekliyoruz, ne zaman deprem olacak diye” dedi.