Dijital şehirlerin geleceği!
Dijital Şehircilik Zirvesi kapsamında gerçekleştirilen “Mega Projeler ve Kentler İçin Yaratacağı Katmadeğer” panelinde dijital şehircilikle ilgili gelişmeler ve öngörüler paylaşıldı...
Zirvesinde birbirinden ilginç konuların tartışıldığı paneller gerçekleşti. Konunun uzmanı panelistler son gelişmeleri ve geleceğe dönük beklentilerini paylaştı. Forbes Genel Yayın Yönetmeni Burçak Güven in moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Mega Projeler ve Kentler İçin Yaratacağı Katmadeğer” konulu panelde iş dünyasının önemli isimleri söz aldı. Panelde konuşan Servotel Corporation Yönetim Kurulu Başkanı Ömer İsvan mega projelerle ilgili şunları söyledi: “Mega projelerin öncesinde yapılması gerekenler, sonrasında yapılması gerekenlerden çok daha fazla. Mega proje denilince gayrimenkulü ilgilendiren tarafları basite indirgeyerek altyapı ve üst yapı olarak ikiye ayırmak istiyorum. Mega projeler dünyanın gayrisafi milli hasılasının yüzde 8’ini oluşturan bir harcama kalemine sahip. Bunda aslan payını altyapı projeleri alıyor. Önümüzdeki 40 yıl içinde gayrisafi milli hasılanın yüzde 25’i boyutlarına erişeceği tahmin ediliyor. Çünkü dünya aslında yaratmak da mega projedir. Mega projeler ise bir ihtiyaç sonrası ortaya çıkıyor. Bu saiki yaratanlar yerel yönetimler, devletler, bazen de özel sektör olabilir. Bunun arkasında yatan gereklilikleri iyi analiz etmek gerekiyor. Maalesef son zamanlarda ön plana çıkan kriterlerin başında ego geliyor. Ekonomik realite, nüfus hareketleri, popülasyon ihtiyaçları, eskimeler, yenileme ihtiyaçları gibi birtakım ekonomik, fiziki veya ölçülebilir ihtiyaçlar yerine, şaşırtıcı olarak ego faktörünün bu listenin üstüne çıkması enteresan. Buradaki egonun tabana yayıldığı, aslında ortak bir toplumsal ego ile desteklenen bir tarafı var ki bu çok tehlikeli ve önemli. Mega projeler aşağı yukarı 10-15 yılda tamamlanıyor. Unutulmamalı ki mega yatırımın süresi de megadır. Sosyolojik ihtiyaçlar, teknoloji, toplumun ihtiyaçları gibi birçok faktörü düşünmek ve ona göre projeyi oluşturmak gerekir. Proje 15 sene sonra bittiğinde eskimemiş olmalı ve ihtiyaçlara cevap vermeli.”
REALİTELERE UYGUNLUK
Forbes'te yer alan habere göre; Tabanlıoğlu Mimarlıktan Melkan Gürsel de çok fazla akıllı projenin olduğunu söyleyerek “Projelerin o kadar da akıllı olması taraftan değilim. Zaten maalesef birçoğu da kullanılamıyor; atıl bir şekilde sadece altyapı yatırımı olarak kalıyor. Ama akıllı proje nedir’ diye soracak olursanız, bugün dünyanın çok önemli bir sorunu var: Enerji. Ekim ayının sonuna geldik hala palto giymiyoruz.
Dünyanın iklim dengesinde büyük bir bozukluk var ve maalesef dünyanın bu ekosistemini bozan da bu mega büyük projeler. Bugün Norveç’te yapılan bir bina ile Dubai’de yapılan bir bina birbirine benziyorsa birileri bunun bedelini ödüyor demektir. Bir tarafta bir hava sıcaklığı, klima ortamı var, siz ona göre bir tasarım yapıyorsunuz ve aynı tasarımı alıyorsunuz eksi 40 derece olan bir yere yerleştiriyorsunuz. Bu denge nasıl kurulacak? Hal böyle olunca akıllı derken biraz da dünyanın realitelerine uygun olmalı” dedi.
“AKILLI ŞEHİRLERİN GELECEĞİ AÇIK”
Zirvenin son paneli Para Dergisi yazarı Volkan Akının moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Ulaştırma, Mobilite ve Altyapıda Yeni Paradigmalar Neler?” konulu paneldi. Panelde Cisco Türkiye CEO’su Cenk Kıvılcım, “Dünyada temiz suya ulaşabilenlerin sayısı mobil telefona ulaşanların sayısından daha az. Bu da dijitalin hayatımıza ne kadar güçlü bir şekilde tesir ettiğini gösteriyor. Bunun önünde durmak mümkün değil” dedi. Kıvılcım sözlerini şöyle sürdürdü: “ABD’de otomobiller ilk çıktığında, at arabası lobicileri redflag (kırmızı bayrak) kanunu çıkartılmasını sağlamış. Diyorlar ‘ki otomobil tehlikelidir, o nedenle biri kırmızı bayrakla önünde yürüyüp insanları uyarmalıdır.’ Fakat bu yarışı at arabacıları kazanmadı. Değişimin önünde durmak mümkün değil. At arabacıları işinden olacak diye düşünülüyordu ama otomotiv sektörü bugün milyonlarca insana istihdam sağlıyor. Yapay zekaya veya akıllı kentlere dair ne kadar korkutucu senaryolar yazılırsa yazılsın, bu dönüşümün önünde durulamaz. Öncelikle korkuları aşmamız lazım. Yeni nesil dünyaya çok farklı bir bakış açısıyla geliyor. 2050’de kentlerde yaşayanların sayısı 3,2’den 6 milyara çıkacak. Bu kadar çok insana hizmet ulaştırılabilmesi için dijitalleşme tek çare. Dijital dönüşümün 2024’de 2,3 trilyon dolarlık bir katma değer oluşturacağı öngörülüyor. Güvenlik, trafik, eğitim, sağlık gibi yüzlerce bacağı var. 2020’de 50 milyar yeni cihaz ağa bağlanmış olacak. Bu cihazlar kentlerden veri toplayacak. İşte bu datayı doğru analiz edebilen ülkeler inovasyon ile güçlenecek.”
Selim AKIN Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili: Akıllı konut ve şehir hastaneleri yapıyoruz
27 seneden bu yana konut sektörünün içerisinde yer alıyoruz. Önce Ankara, sonrasında İzmir ile başladığımız işe, kısa bir süre ara verdikten sonra İstanbul projeleri ile devam ettik. Ara verdiğimiz süreç sektörü gözlemlemek ve yeni projeleri incelemek adına büyük bir fırsat oldu. Alıcıların isteklerini ve profillerini analiz etmiş olduk. Yeni başladığımız projelerde, insanlar dört duvar içerisinde oturmaktan ziyade, oradaki sosyal yaşamı da satın alıyor. Özellikle güvenlik, fitness merkezleri, yüzme havuzları, otoparkı ve bahçesi olan gayrimenkul projelerine sıkça rastlar olduk. Biz projelerimizde bu sosyal yaşam alanlarının yanı sıra, kent yaşamını nasıl kolaylaştırırız sorusuna cevap arayarak başlıyoruz.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından uygulanan hazırlanan “Akıllı Kentler Stratejisi ve Eylem Planı”, Türkiye’de yol planının belirlenmesi amacıyla atılan çok önemli bir adım.
Yeni dönem planlamalarında kentin ihtiyaç duyduğu konuların tespit edilmesi, çözüm üretilmesi beklenen enerji, altyapı, ulaşım ve binalar gibi her konunun bütünleşik bir biçimde planlanması ve organize edilmesi gerekiyor. Bu noktada teknolojinin yardımıyla kentsel yaşam kalitesinin iyileştirilmesi, doğal kaynaklardan ve enerjiden tasarruf sağlanması, negatif çevresel dışsallıkların azaltılması hedeflenmeli.
Akıllı kentlerimizin artması için mantalitenin 'büyük' projelerden ziyade pratik ve ekonomik çözümlere odaklanması gerekiyor. Asıl hedefimiz kentlerimizde yaşam kalitesini yükseltmek olmalı. Her alanda ağırlığını hissettiren dijitalleşmenin de devreye girmesiyle kentlerin akıllanması kaçınılmaz. Akıllı kentlerin kavramının bir zorunluluk olarak değil, önemli bir kalkınma aracı olarak görülmesi gerektiğini düşünüyorum. Geleceğin kentlerini oluşturmak, standartların belirleyip bunu denetlemekten geçiyor.
O nedenle hükümetin ve yerel yönetimlerin buradaki rolü de her alanda standartlar geliştirip bunları tarafsız bir şekilde denetlemek olarak görülebilir.
Bu bakış açısının oturması yatırımcıların önünü açacaktır. Ayrıca kent sakinlerinin de bu politikaları destekleyip inovasyonları hayatlarının içine hızlıca alıp yeni adımlar için yönetimleri teşvik etmesi gerekiyor.
Son yıllarda teknolojinin de gelişmesiyle hayata geçirdiğimiz konut projelerine insanların hayatlarını kolaylaştırıcı özellikler ekliyoruz. Günlük siparişlerin istenilen zamanda yaşam alanlarına ulaştırılması, aidatların kontrol edilebilmesi, yakıt ve elektrik giderlerinin takibinin tek elden yürütüleceği sistemleri gibi...
Günümüzde dört duvarı herkes yapıyor ancak biz o yaşamın nasıl konforlu olacağını düşünüyoruz.
Bunun yanı sıra son dönemde yatırımcı olarak bizzat içinde olduğumuz Şehir Hastanelerimden örnek vermek isterim. Sağlıkta şu anda yurt çapında önemli bir dönüşüm hareketi söz konusu. 2017’de Yozgat’ta tamamlanarak hizmete giren ve geçen yıldan bu yana Mersin, Isparta. Adana ve Kayseri'de hizmet vermeye başlayan Şehir Hastaneleri, geleceğin kentlerinin ilk uygulayıcıları olarak örnek de teşkil ediyor. Hastanelerin bu uygulamalara sahip olması, e-sağlık başta olmak üzere akıllı şebekelere uyumluluk ve sonuçta da dijital şehirleşmeye dek uzanabilecek bir fırsat oluşturuyor. Isparta’da geçen yıl tamamladığımız hastanenin ardından bölgenin birçok açıdan gelişimine bizzat şahit olduk.
Henüz tamamlanan Eskişehir ve yapımına devam ettiğimiz Tekirdağ hastanelerinde de olumlu dönüşümün katkılarını hızla göreceğimize inanıyoruz.
Altan Elmas Sur Yapı Yönetim Kurulu Başkanı: Mega projeler ilgi çekmeli
Mega projeler denilince aklıma ölçek ve çekicilik ifadeleri geliyor. Şehircilik anlamında baktığımızda mega projeler, dünyada hem yatırımcıların hem de turistlerin ilgisini çekmeli. Örneğin, Eyfel Kulesi zamanına göre mega bir proje sayılabilir. Kentsel dönüşüm 2012 yılında Türkiye gündemine girdi. Bu kapsamda Antalya'da 1 milyon 300 bin metrekarelik bir alanda, 3 bin 365 hak sahibinin olduğu bir kentsel dönüşüm projesini yürüttük.
Antalya’daki proje yaklaşık 2 milyar dolarlık bir kentsel dönüşüm projesidir. Türkiye ölçeğinde çok önemli bir proje. Projede yeni bir şehir vizyonu ortaya koyduk. Bu projenin şu anda yüzde 20’sini tamamladık. Bunun yüzde 25’ini yabancılara satarak satıştan elde edilen geliri ülkemize kazandıracağız. Mega projelerde, kamu görevlileri ve özel sektördeki girişimcilerin beraber çalışıyoruz. Bu gibi büyük projelerde uzman ekiplerle işbirliği içerisinde olunması gerekiyor.