Doğalgaz ve elektrik faturasını yüzde 50 azaltmanın yolu yalıtım!
İZODER Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Eruslu, Enerji Verimliliği Haftası nedeniyle önemli açıklamalar yaptı. İşte o açıklamalar...
Enerji Verimliliği Haftası nedeniyle yaptığı açıklamada binalarda ısıtma ve soğutma için kullanılan enerjinin israf edilmemesi için standartlara uygun olarak ısı yalıtımı yapılmasının şart olduğunu dile getiren İZODER (Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği) Başkanı Emrullah Eruslu, şöyle konuştu: “Ülkemizde yalıtım ile ilgili yasal düzenlemeler henüz gelişmiş ülkeler seviyesinde değil. Yürürlükteki mevzuatlarımızla halen 2008 yılında tanımlamdığımız enerji limitlerini kullanıyoruz. Biz 2008’den bu yana enerji verimliliği anlamında yerimizde sayarken gelişmiş ülkeler birçok adım attı. Bu ülkelerde 2019 yılından bu yana yeni kamu binalarının tümü neredeyse sıfır enerjili olarak üretiliyor. 2020 yılının başından itibaren ise tüm yeni binalar neredeyse sıfır enerjili olarak yapılıyor. Yeni binalar ülkelerce tanımlanan bu limitler dahilinde yapılmak zorunda.
Gelişmiş ülkelele aramızda ne kadar fark var?
Gelişmiş ülkelerde tanımlanmış U değerleri (ısı geçirgenlik oranı) ile ülkemizde tavsiye edilen değerler karşılaştırıldığında, ülke olarak daha verimli çözümlere yönelmemiz gerektiğini görüyoruz. Bina enerji verimliliği konusunda gelişmiş ülkelerde birim metrekare/yıl olarak enerji tüketimi 30-50 kW mertebelerinde belirlenmiş durumda. Bina tasarlanırken, ‘bu binanın ısıtma ve soğutmaya yönelik birim metrekaredeki yıllık toplam enerji tüketimi 30-50 kW mertebelerinde olmalıdır’ deniliyor. Türkiye’de biz hala birim metrekarede yıllık 120-150 kW seviyesine uygun yalıtım yapmaya çalışıyoruz. Gelişmiş ülkelerle aramızda neredeyse 4-5 kat fark var. Örneğin Erzurum’da bu rakam yalıtımsız binalar için 250 kW’ye kadar çıkabiliyor.
U değerleri iyileştirilmeli
Dernek olarak hayata geçirdiğimiz ‘Tek yol U dönüşü’ kampanyamızla U değerlerinin ülke genelinde iyileştirilmesi konusuna dikkat çekiyoruz. U değeri, çatı, duvar, döşeme ve pencere gibi yapı elemanlarının ne kadar ısı geçirdiğinin ölçüsüdür. U değeri büyüdükçe yapı elemanlarından geçen ısı miktarı artar. Bir an önce 2012 yılında yayımlanan Enerji Verimliliği Strateji Belgesi’nde de tanımlandığı üzere enerji limitlerimiz ve U değerlerimiz AB seviyesine getirilmeli. Ortak hedefimiz Türkiye’deki binaların daha az enerji harcayan çevre dostu bir yapıya kavuşması olmalı. TS825 Binalarda Isı Yalıtım Kuralları Standardının 2019 yılı içerisinde başlayan revizyon çalışmaları tamamlandığında dört mevsimi yaşayan ülkemizin soğuk bölgelerimizde ısıtma ihtiyacına, sıcak bölgelerinde ise soğutma ihtiyacına göre tasarım yapılmasına imkan sağlanacak. TS 825 standardının tamamlanması ile enerji verimliliğinde gelişmiş ülkelerle aramızdaki mesafeyi kapatacak esaslı adımları atarak enerji limitlerimizi belirlememiz gerekiyor. Bu çalışmalar kapsamında ülkemiz için neredeyse sıfır enerji verimli bina tanımı yapılmalı ve hedef olarak ortaya konulmalıdır.
Yalıtım kalınlığının artmasının inşaat maliyetine etkisi nedir?
Yalıtım kalınlığı arttıkça sağlanacak enerji verimliliği aynı oranda artar. Buna karşılık kalınlık artışının inşaat maliyetine etkisi oldukça azdır. Yalıtım kalınlığını iki katına çıkardığımızda toplam maliyet ikiye katlanmaz ama bu sayede ısıtma ve soğutmada tasarruf potansiyeli iki kat olur. Isı yalıtımı uygulamaları hem ilk yatırım hem işletme maliyetlerini düşürerek kendini kısa sürede geri öder, bina ömrü boyunca tasarruf sağlamaya devam eder.
Toplumun yüzde 36,7’lik kısmı evlerinde ısınamıyor
TÜİK’in 2020 yılı ‘Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’na göre konutun yalıtımından dolayı ısınamama, en çok karşılaşılan konut ve çevre problemi oldu. Araştırma sonuçlarına göre nüfusun yüzde 36,7'si konutunda yalıtımsızlıktan dolayı ısınma sorunu, yüzde 34,7'si sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçeveleri gibi problemleri yaşarken yüzde 22,6'sı trafik veya endüstrinin neden olduğu hava kirliliği, çevre kirliliği veya diğer çevresel sorunlarla karşılaştı. Yüzde 36,7 gibi yüksek bir oranın ısınma sorunu yaşaması, binalarımızda sağlıklı ve verimli bir şekilde ısınamadığımızı gösteriyor.
Türkiye’de binaların yüzde 80’lik kısmında ısı yalıtımı yok
Türkiye’deki binaların yüzde 80’inde ısı yalıtımı uygulaması bulunmuyor. Bunu da şöyle hesaplıyoruz; Haziran 2000 itibarıyla yeni binalarda Isı Yalıtımı Yönetmeliği’ne uygun yalıtım yapılması zorunlu kılındı. Hepsi yapılmış olsa zaten yüzde 20 oluyor. Mevcut binalar içinde renovasyon yapılan binalar da oldu. Ama her halükarda 2000’den sonra uygun yapılmayan bir kısmı da hesaba katarak bugün binaların yüzde 80’inde ısı yalıtımı olmadığı bilgisini dikkate alıyoruz.
Kentsel dönüşüm fırsatını iyi değerlendirmemiz gerekiyor
Kullanılan toplam enerjinin yüzde 33 gibi yüksek bir oranın binalarda tüketildiği Türkiye’de, Avrupa standartlarına uygun, enerji tasarruflu binalara sahip olabilmemiz için önümüzde ‘kentsel dönüşüm’ gibi çok önemli bir fırsat var. Kentsel dönüşüm, ısı, su, ses ve yangın yalıtımı uygulamalarının yapılacağı doğru yapı üretim süreci olarak karşımıza çıkıyor. Bu çerçevede ilgili yönetmelik ve standartlar doğrultusunda üretilecek sağlıklı, güvenli ve konforlu yapılarda yaşamak mümkün olacaktır. Eğer elimizdeki bu fırsatı iyi değerlendirerek yeniden inşa edilecek tüm binalara CE belgesine sahip, Avrupa standartlarına uygun ürünlerle ısı yalıtımı yaptırırsak ülke ekonomimize her yıl milyarlarca dolarlık katkıda bulunabiliriz.
Doğalgaz ve elektrik faturasını yüzde 50 azaltmanın yolu yalıtımdan geçiyor
Doğalgaz ve elektrik faturasını yüzde 50 azaltmanın tek yolu, yaşadığımız binalara ısı yalıtımı uygulaması yaptırmaktır. Türkiye’deki binaları ısı yalıtımlı hale getirerek, ülkemizin toplam enerji faturasını yaklaşık yüzde 15, yakıt giderlerini yüzde 50, azaltmamız mümkün. Sadece binaların enerji verimli hale getirilmesiyle (En az C sınıfı binalar) her yıl 9 milyar dolar tasarruf elde etme potansiyelimiz var. Ayrıca Türkiye’nin gerçekleştirdiği toplam ithalatın içerisinde en büyük pay enerjiye ait. Enerji ithalatının dış ticarette yarattığı bir açık var. Dolayısıyla binalarda her yıl sağlanan 9 milyar dolar tasarrufun ülke ekonomisine ciddi bir katkısı olacaktır.
Çevreye, ülke ve aile ekonomisine katkıda bulunarak; sağlıklı, konforlu ve güvenli konutlarda yaşamamızı sağlayacak doğru yalıtım uygulamaları için ‘Tek Yol U Dönüşü’ diyor; tüm yetkilileri U değerlerini iyileştirmeye davet ediyoruz.”
Tayfun Küçükoğlu: Binalarda enerji verimliliği için kullanıcılar teşvik edilmeli!