Doğan Hasol: Yıkma hastalığından vazgeçilmeli
Mimarlık dünyasının duayen isimlerinden Doğan Kuban, Doğan Hasol ve Doğan Tekeli, gazetemize, mimarlık alanının gündeminden üç büyük konuyu değerlendirdi.
Haydarpaşa Gan çatısı yangını; Selimiye, Süleymaniye kopyası camiler ve Atatürk Kültür Merkezi (AKM) konularını ele alan Dogan'lar, sanatta da, mimarlıklıkta da taklidi kabul etmeyerek "her mimarlık yapıtı kendi çağını yansıtmalı" yorumunu yaptılar.
Doğan Hasol, mimari varlıkları korumadaki duyarsızlığımızı bir kez daha ortaya koyan Haydarpaşa Gan'nın çatısının yanmasıyla ilgili olarak "Kasten depse, cahillikten, değer bilmezlikten, ihmalden..." değerlendirmesini yaparken, Doğan Tekeli'nin eğer AKM yıkılacaksa yeni yapı için uluslararası bir yarışmanın açılmasına yönelik bir öneri getirdi..
Doğan Kuban da mimarlıkta kopyacılık konusunda "Kesinlikle bir şeye yaramaz, insanı alay konusu yapar sadece" uyarısında bu¬lundu.
Yapı Endüstri Merkezi'ndeki sohbetimiz sıcaklığını hâlâ koruyan Haydarpaşa Gan yangını ile başladı.
- Haydarpaşa Garı çatısı yangınının tabii olmadığı hakkında birtakım çevrelerde kuşkular var. Sizler nasıl yorumluyorsunuz ya¬şananları
Tekeli: Haydarpaşa olayı, çatıdaki onanmla
- Başbakan Erdoğan'ın talimatıyla Ataşe-hir'de Edirne'deki Selimiye Camisi'nin kop¬yasının yapılacak olması mimarlık dünyasında yankı buldu. Bir de Süleymaniye Camisi'nin kopyasının yapılması konusu var. Hasol: Sanat eserinde de mimarlık eserinde de taklit diye bir şey söz konusu olmamalıdır. Kop¬yaya yönelmekle Mimar Sinan'a haksızlık et¬tiğimizi düşünüyorum. Sinan'ın acaba böyle bir şeye izni var mı, camiyi yaptıran II. Selim'in böyle bir şeye izni var mı Onların özgün eseri o. Siz onu alıp başka yerde taklit edeceksiniz... Hangi akılla yapıyorsunuz bunu 440 yıl sonra, 21. yüzyılda Sinan'ın yaptığını taklit ediyoruz. Bu, 440 yılda bir arpa boyu ilerleyemedik anlamına mı geliyor Biz bunca yıl sonra onların yaptıklarını klonlamaya yelteniyoruz. Bu davranış ne Türk mimarlarına yakışır ne de Türkiye'yi yönetenlere.
Biz bir yandan Cumhuriyet döneminde ya¬pılmış pek çok yapıyı adeta yok sayarak, değersiz sayarak yıkma yoluna gidiyoruz. Onları ortadan kaldırdığımız, bugün de sadece geçmişi taklit ederek bir şeyler üretmeye çalıştığımız zaman geleceğe ne bırakacağız Korkum şu: Gelecek kuşaklar Türkiye'nin bir dönemine baktığında, o dönemde hiçbir şey yapılmamış diyecekler. Si¬nan bugün hayatta olsaydı, Ataşehir'de cami yapetmez, Mimari öğretime, mimari teoriye, mıman geleneğe, mimari etiğe aykırıdır bu. Kesinlikle hiçbir şeye yaramaz, insanı alay konusu yapar sadece.
Tekeli: Böyle bir şey yapılamaz. Biz ayrıca İstanbul'un siluetini dantel gibi işleyen Sultanahmet Camisi'ni götürüp Ankara'da mahalle arasına yaptık! Neresinden bakarsanız bakın yararsız bir düşünce. Mimar Sinan, "Gelecek kuşaklar insaf ile düşündüklerinde benim çabamın ciddiyetini anlayacaklardır" demiş. Bu¬günkü Türk mimarlarının ciddiyetini de bugünkü yapı yaptıranlarımız ciddiyetle düşünürlerse anlayacaklardır. Herhangi bir mimara al yap sen bunu deme hakkımız yok. Yüzlerce mimarın fikirlerini bir araya getirecek yarışmalar yapılmak.
- Peki artık yüan hikâyesine dönen AKM için ne demeli
Tekeli: Para var, yasal engel yok ancak ta¬mirata başlanamıyor. Bunun nedeni Başbakan'ın orayı beğenmiyorum demesi. Beni İstanbul 2010 Ajansı birkaç toplantıya çağırdı, TAÇ Vakfı toplantı yaptı, ne yapılabilir bu ko¬nuda diye. Bir şey yapılamıyor, çünkü siyasi irade bunun arkasında değil. Her şey hazır., un, şe-[ ker ve yağ var ama helva yapılamıyor.
O zaman önerim şu: Yeni binanın yarışmay-I la yapılacağını söylüyorlar. Uluslararası bir yanşmanın süresi ise en az bir yıl. Ondan sonra ya-l pmm yapılma süresi belli değil. Biz bu 60 mil¬yon lirayı verip AKM'yi tamir edelim. İstanbul sahnesiz kalmasın, sanatçıların kamuoyunun is¬teği yerine gelsin. 3-4 yıl bu bina hizmete devam etsin. Bu arada istedikleri gibi uluslararası bir ya-nşma açsınlar, gereken hazırlıkları yapsınlar. Ben aynca diyorum ki bu iktidarın istanbul'a eski hükümdarlar gibi damgasını vuracak anıtsal bir eser koyması hakkıdır. Her padişah istanbul'un başka bir köşesini
süsledi, zenginleştirdi. Bugünkü iktidarımıza istanbul'da yer mi yok süslenecek Bir yere yapsınlar, kudretlerini göstersinler ve istanbul'a damgalarını vursunlar, illa yıkmak şart değil.
Hasol: Aman hatırlatmayın böyle bir şeyi! istanbul'un yeterince simgesi var; yeni sim¬ gelere ihtiyacı olduğunu hiç düşünmüyorum.
Tekeli: istanbul'un topografik bakımdan belki de en önemli yeri Ayasofya'dır...
Kuban: Onu da yıkarlarsa iyi olur.
Tekeli: Ha şimdi, padişahlar Ayasofya'yi yıkıp da ben yerine Sultanahmet Camisi yapayım dememiş. Bunu hatırlatmak istiyorum.
Hasol: Bu yıkma hastalığından vazgeçmemiz lazım.AKM'nin korunması gerektiği kanısındayım. Paris 'te, mimarının adıyla anılan ünlü Garnier Operası da bugün yetersiz,ancak onu yıkıp yerine başka bir şey yapmak kimsenin aklına gelmedi. Gidip Bastille Meydanı'nda ikinci bir opera binası yaptılar, yarışmayla, istanbul, 2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti, ama kültür merkezi kapalı bir kültür başkenti.
Kuban: Fakir memleketler duvar bile yıkmamak Bir duvar kaça mal oluyor biliyor musunuz Paris, Londra gibi pek çok şehirlerde hababam yıkıp yerine yenilerini mi yapıyorlar Bu bir kültür sorunu. Yıkmak yanlış, başka yere yap. Bugün istanbul 350 bin hektar, git başka bir yere yap, nereye istersen yap, ille bir şey mi yıkmak lazım Niye yıkarak bir şey yapmak istiyorlar. Bu da ilkellikten kaynaklanıyor.
Cumhuriyet/CEREN ÇIPLAK
Haydarpaşa'ya Milano Modeli
Modern Ankara Garı yukarıda anlattığım sebeplerden önemli. Hatta ihalede sürpriz rakamların ortaya çıkacağını düşünüyorum.
Nedenini İtalya'daki 'Büyük Milano Garı' üzerinden anlatayım. Milano Garı, 1931 'de yapılmış. Mimari harikası olması hasebiyle çok kullanışlı. Garda bir de Kraliyet Salonu var. İtalya Başbakanı Berlusconi de seyahatlerinde burayı kullanıyor. Önemli devlet adamlarına da özellikle burayı gezdiriyor. Gar o denli tarihi bir güzelliğe ve estetiğe sahip. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman'ın kafasında da sanıyorum Haydarpaşa için Milano modeli var.
İtalyanlar, işte bu tarihi garın altını kazıp, girmişler. Esere hiçbir zarar vermeden, yakmadan, yıkmadan yüze yakın yeni ofis, restoran, bilet satış noktası ve mağaza yapmışlar. 2001 'de başlayan bu çalışmayı da 2010'da bitirmişler. Çünkü hızlı trenler sebebiyle artan yolcu talebini ve ihtiyaçları karşılamak için Milano Garı'nın büyütülmesi, 24 saat hizmet verir hale getirilmesi gerekmiş. Tarihi binanın içine yürüyen merdivenler ve metroyla entegre olması için tüneller de eklenmiş.
Milano'yu günde ortalama 600 tren ve 220 bin kişi kullanıyor. Yılda 150 milyon yolcuya ulaşılmış. İtalya'daki 12 istasyonda toplam 550 milyon yolcu geçerken, bunun şimdilik 50 milyonu hızlı treni kullanıyor. Demiryolundaki tüm gelişmeler ise hızlı trenlerle hareketlenmiş durumda. İtalya genelinde ulaşım modu olarak demiryolunu kullananların sayısı ise yaklaşık 700 milyon. Daha önce de yazmıştım. Roma-Milano arasındaki hızlı tren, iki şehir arasındaki uçak yolcusunu azaltmaya başlamış.
Ocak ayında yapılacak Ankara Gar ihalesi, garı denilerek geçiştirilecek bir iş değil. Ulaşımda yeni dönemin başlangıcına işaret ediyor. Çünkü bu gelişmenin bir de özel hızlı tren işletmeciliği tarafı olacak.
Habertürk/Güntay Şimşek