Genel

Dört beş katlı binalar en riskli yapı grubunu oluşturuyor!

İTÜ İnşaat Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Alper İlki: En riskli grup, dört-beş katlı sıradan binalar. Usta, kalfa, müteahhit, bu binaları yapmaktan korkmaz. Ben bundan yaptım zaten deyip malzemeyi azaltır" dedi

NEDEN ALPER İLKİ
Nasıl 1999 Marmara Depremi, enkaz altında kalan vatandaşının hizmetine gidemeyen kutsal devletin sonu olduysa ve dönemin koalisyon hükümetini sarstıysa, 2011 Van Depremi de AKP hükümetini şöyle bir dipten titretti. On beş yıldır Türkiyede belediyeleri yöneten AKP çizgisi, bir dahaki depremde enkazın altında kendisi de kalmamak için kaçak yapıları yıkmaya karar verdi. Eğer Başbakan, dediği gibi kaçakları yıkmaya başlarsa, Türkiye büyük bir sistem değişikliğinin kapısını aralar. Çünkü bugüne dek arazileri devletin elinde tutup, halka oy karşılığında ulufe dağıtır gibi dağıtan, onun bu tapusuz araziler üzerinde kaçak bina yapmasına göz yuman, bunlara belediye hizmeti götürerek kaçakları ve haksız kazancı kışkırtan ve bu çarpık müteahhitlik sistemiyle de siyasetçileri ve siyasi partileri finanse eden devasa çark, kaçak yapıların yıkılmasıyla önemli bir darbe alacak. Peki, Türkiye genelinde bugün binaların durumu ne Sadece kaçaklar mı riskli Kaçak olmayanlar depremde güvenli mi Türkiyedeki binaların durumunu ve alınması gereken önlemleri İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Dekan Yardımcısı Alper İlkiyle konuştuk. Prof. Alper İlki, Çeşitli düzeylerde kaçak yapılar var. Bir, tapusu olmayanlar. İstanbuldaki binaların yüzde 70i bu anlamda kaçak ve kullanım izinleri yok. İki, imar izni, inşaat izni ve projesi olmayanlar. Bunlar külliyen kaçak ve deprem riskleri çok büyük. Bence Başbakan ikinci grubu kastediyor. Aksi takdirde iş neredeyse bütün binaları kapsar diyor.

NEŞE DÜZEL: Yeryüzünde, özellikle de gelişmiş ülkelerde 7.2lik bir depremin bu kadar çok can alması normal midir

ALPER İLKİ: Bırakın gelişmiş ülkeleri gelişmekte olan bir ülkede de normal değil bu. Her depremde bunu yaşıyoruz ve maalesef daha da yaşayacağız. Çünkü Vandaki yapı stokunun zayıflığıyla ilgili bir durum değil bu. İstanbul dâhil, Türkiyenin her yerinde Vandaki gibi bir yapı stokumuz var. Hiç şüphe yok! Nerede böyle bir deprem olursa, orada böyle bir sonuçla karşılaşacağız.

Niye Türkiyede depremlerde bu kadar çok insan ölüyor
Bizim 1940tan beri bir deprem yönetmeliğimiz var. Üstelik 1975te yapılan deprem yönetmeliği kendi içinde gayet tutarlı. 1998de bu yönetmelik revize edildi. Eğer deprem yönetmeliklerinde verilen kurallar uygulansa, bu ülkede hiçbir bina çökmezdi. Bina bir daha kullanılamayacak derecede hasar görebilir ama can kaybına sebep olmazdı. Türkiyede asıl mesele, eline keser alanın kalıpçı, eline pense alanın demirci ve biraz parası olanın müteahhit olmasıdır. Öyle ki, şu anda inşaatlarda çalışan ustaların, işçilerin bir eğitimden geçmesi gerekmiyor. En bilgisiz kişi de inşaat yapabiliyor.

Mühendislerin hiç mi payı kötü binalarda
Şüphesiz var. Mühendislerin hesaplarında hata olabilir. Ama bizim sahada, uygulamada gördüğümüz şu ki, binalarda can kaybına neden olan hatalar, bir mühendisin yapabileceğinin çok ötesinde hatalar. Hasarın asıl gerekçesi mühendisin hesap hatası değil. Zaten bir mühendis, beton kalitesini olması gerekenin yarısı olarak yazamaz ki projede. Üstelik Türkiye müteahhitlik konusunda dünyada sayılı ülkelerden biri. Dünyanın her yerinde inşaat yapıyor. Depremde yaşananlar bilgi yetersizliğinden ötürü değil.

Peki neden
Bakın... Bir binanın yapım sürecinde üç tip mühendislik vardır. Bir, binanın hesaplarını yapan mühendis. İki, binanın projesini sahada uygulayan mühendis. Üç, bu uygulamayı denetleyen mühendis. Eskiden buna fenni mesul deniyordu. Şimdi fenni mesulün yerini denetim firmaları aldı. Ama 2011 yılında bile gidin görün pek çok şantiyede ne sahada uygulamayı yapan, ne de denetimi gerçekleştiren mühendis var. Binanın yapımı, betonun dökülmesi, demir işçiliği, kimse kontrol etmeden usta, kalfa marifetiyle yapılıyor. Şantiye mühendisi işin başında olsa...

Sonuç ne olur
Şantiye mühendisi, uygulamayı ciddi olarak yerinde kontrol etse ve bir de şantiye mühendisinden bağımsız binanın yapımı denetleyen bir mühendis olsa... Şantiye mühendisinin hatasını bu mühendis yakalasa...         

Biz bu deprem sonuçlarıyla karşılaşmayız. Vanda yıkılmayan bir sürü bina var.

Vanda çöken binalar niye çöktü
Teknik bir sürü nedeni var. Beton çok kalitesiz. Kolon donatıları (demir) az. Demir işçiliği özensiz. Kolonun içindeki donatı nervürlü (burgulu) olması gerekirken aksine düz yüzeyli. Nervürlü donatının depreme mukavemeti düz yüzeyli donatının iki katıdır ve betonla beraber çalışma özelliği çok daha iyidir. Buradaki düz yüzeyli olduğu için donatı görevini yapmadan kolonun içinden sıyrılıyor. Anlayacağınız bütün hatalar birarada yapılmış! Vanda gördüğümüz hasarların büyük bölümü böyle.

Vanda çöken bir binanın çimentosunun kum gibi olduğu açıklandı. O malzemeyle inşaat yapılmasına kim izin veriyor
Yeni getirilen denetim mekanizması Vanda uygulanmadığı için, çöken binadan saha mühendisi veya fenni mesul sorumlu oluyor. Bu iki mühendis, betonun kötü olduğunu fark etmeyerek ya da gerekli önlemi almayarak bu durumdan sorumlular. Çünkü mühendisin dökülen betonu test etmesi, betondan numune alıp o betonun dayanımına bakması ve yeterliyse betonu kabul etmesi gerekiyor. Size bir örnek anlatayım. 99 depreminden sonra birtakım kalfa ve ustabaşına bir eğitim verdik biz. Bir gün beton karışımını anlattım ve Siz böyle yapmıyorsunuzdur dedim.

NEŞE DÜZEL/Taraf