22 / 12 / 2024

Duygu Su Gülpınar: Ben bu ilişkinin bedelini ödedim!

Duygu Su Gülpınar: Ben bu ilişkinin bedelini ödedim!

İş adamı Ali Ağaoğlu ile yaşadığı aşk nedeniyle eleştiri oklarının hedefil olan Duygu Su Gülpınar canlı yayında herşeyi anlattı...



Kendisinden 39 yaş büyük iş adamı Ali Ağaoğlu ile yaşadığı aşk nedeniyle eleştiri oklarının hedefil olan Duygu Su Gülpınar 2. Sayfa programına konuk oldu. 23 yaşındaki Duygu Su, merak edilenleri canlı yayında anlattı.

Duygu Su Gülpınar şunları anlattı; 

"Nereye gititğimde ne giyeceğimi bilirim, o yüzden erkek arkadaşımla 'onu giyme', 'bunu yapma' sorunu yaşamadım. 

'Mini etek giyme' diyen erkek arkadaşım oldu. Giymedim... Neden tadımızı kaçırayım ki?

23 yaşındayım. Henüz evlilik düşünmüyorum, 5 yıl sonra belki...

1995 doğumluyum. İlişkiyi yaşarken yaş problem olmuyordu. Farklı sebeplerden dolayı yaşananlar üst üste geldiğinde sonuç bu oluyor.
Sosyal medyayı aktif kullanmadım. İnsan hayatında hatalar yapabiliyor. İnsan hata yapar, telafi eder. Telefi edilemediğinde biter.

Genç kızsanız ve yalnızsanız arkanıza bir omuz istiyorsunuz. Babam var ama varlığı ile yokluğu ayrı bir şey. Babam 1969 doğumlu. Babam bu ilişkiye tepki göstermiş. Sonra düzeldi.

Aslında mütevazı yaşamaya çalışıyordum. Zenginlik çok bir şey ifade etmiş olsaydı, şu an hala orada olurdum. 

Saygısı çok güzeldi. Ondan çok şey öğrendim. Büyüdüm, katkısı büyük bana.

Saygı bitti. Hiç kıskanç birisi değilim. Artık rutine bağladı. 3 yıldır aynı çatı altında. İş temposu çok yoğun. Aynı evin içinde bile göremiyordum. Bildiğim şeyleri unuttum. İleri gitmem gerekirken, yerimde saydığımı fark ettinm. Daha gencim, yapmam gereken çok şey var dedim. dışardan baktığında çok lüks, şaşalı bir hayat ama içinde olduğunda fark etmiyorsun. 

Kişisel eşyalarım bende ayakkabılar, elbiseler, takılar vs. onun dışındaki her şeyi bırakıp çıktım.


Ben İstanbul'da tek başıma okudum, işe girdim çalıştım benim akrabalarım yoktu... O gün ilişkimle ilgili yorumlar yaptılar. Sonra 6-7 ay sonra beni aramaya başladılar. 'Canım kızım neredesin', 'canım yeğenim neredesin', 'seni ziyaret edelim, eve gelelim' demeye başladılar. O 'elektrik faturamı ödeyemiyorken neredeydiniz' çıkışım kendi kanımdan olanlaraydı aslında...


Annemle görüşüyorum, babamla görüşmüyorum. Konsevatuar okuyup, bale yaptığım için babamla görüşmüyoruz. Bunun altını çizeyim. O günden beri daha inatçıyım. Yapma denileni yapıyorum. 

Denemem, deneyimlemem lazımmış. Aklımda soru işareti yok.

Eski fotoğraflara baktığımda 'iyi ki tanımışım' derim. İyi bir insan. Umarım o da mutlu olur. 

Gördüğüm yerde selam veririm ama konuşmam. Kırgınlığım var.

Hızlı bir beyefendi. 1 olur... 2 olur... 3 olur... Ama bu kadar üst üste olunca artık yeter derim. Aynısını ben de yaptım. Nasıl bir his öğrensin diye. Kısasa kısas değil bu. Bende de bir şeyler bitti demek ki. 

O duvarlar, korumalar falan hiçbir şey ifade etmiyor. Bir şey olur ve karşındaki insanın her şeyi batar ya... Tam olarak öyle oldu.

Evimi, cep telefonumu, numaramı her şeyimi değiştirdim. 

Eve bir hanımefendi gidiyorsa, bana evden fotoğraf atıyorlar 'bak sen yoksun ama ben varım' diyorlar. Eve geliyorum çantam yok, ayakkabım yok...

Beyefendi benden özür diledi, ama bir daha yapmayacağım demedi.

Türkiye'de baleyle alakalı bir gelecek yok. En fazla okul açıp, çocuklara bale yaptırırsın. 

4-5 yıl fitness antrenörlüğü yaptım. İşte değil ama yolda yürüken taciz yaşadım. Sosyal medyada da bunu yapıyorlardı ama artık bıraktılar.

Babamla görüşüyor olsaydım, hayatıma Ali Ağaoğlu girmezdi. 

Bundan sonra hayatıma benden yaşça bu kadar büyük bir insan girmez. Hayatımda zaten Reşit var. Şu an mutluyum. İnşallah yakında güzelhaberlerimizi duyarsınız.


Arkadaşlarım babalarıyla konuşunca, babamın yokluğunu ozaman hissettim. 'Bugün mağazada başıma şöyle bir şey geldi' diyebilmek bile bana garip geliyordu. 

Açıkçası babama her gün ihtiyaç duyuyorum. Kendimi odama kapatıp ağladığımda belki hepsine ihtiyaç duymuşumdur. Yalnızlık çok kötü bir şey. Kalabalıkta yalnızlık çok çok daha kötü bir şey.
Kendimi sorguladığım dönemler oldu ama eşyalarını toplayıp çıktığımda ne yapacağım diye düşünüyorsun...

Yokluktan, zorluktan ve yalnızlıktan dolayı o ilişkinin içindeydim. Çopk yüksek duvarlar vardı o evde. Çalışanlar çok iyidi. Arkadaş boşluğumu daonlar kapattı. Oturup saatlerce konuşabiliyorduk, dertleşebiliyorduk.

Köprüden geçerken Ali Ağaoğlu'nun evini gördüğümde bir şey hissetmiyorum. Mutlu olsun. O eve gelen mutlu olsu ama çok fazla da hayal kurmasınlar. 

Çünkü o evde yaşarken de her an gidebilecek olduğunu hissediyorsun.

Eşyalarımı paketlettim. Oturdum birkaç saat eşyalarıma baktım. Ayrılmadan önce evi tutmuştum. Eşyalarımı oraya gönderdim. 

Herkesin ödediği bir bedel vardır. Benim bu ilişkide ödediğim bedel insanların beni bu ilişkiyle tanıyıp, bir sıfatın içine sığdırmış olmaları..."


Geri Dön