Edirne’de binalara yükseklik sınırı!
Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, içinde barındırdığı 1400 eser ile turistlerin ilgi odağı olan Edirne’nin tarihi dokusunun, yapılaşmada yükseklik sınırlaması getirilerek koruma altına alındığını söyledi…
İstanbul’un fethine kadar Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapmış, ayrıca içinde barındırdığı 1400 eser ve koruduğu tarihi dokusuyla turistlerin ilgi odağı olan Edirne’nin iki dönemdir belediye başkanlığı görevini yürüten Recep Gürkan, kentin tarihi dokusunun yapılaşmada yükseklik sınırlaması getirilerek korunduğunu söyledi.
Belediyelerin en önemli görevlerinden birinin de şehrin tarihi siluetini korumak olduğunu anlatan Gürkan. “2014 yılından önce şehrimizin yaklaşık 3’te 2’sinin imarında, yapılaşmada yükseklik sınırı yoktu. 2014 yılında, ben göreve geldiğimde. Selimiye'de kentin siluetini engelleyecek ve yok edecek yapılaşmayı durdurmak için gerekli adımları attım. Kentin tümüne yatay mimariyi yaydık ve Selimiye’nin siluetini engellemeyecek şekilde kat yüksekliği koyduk. Şimdilerde çok meşhur olan yatay yapılanma olayını, biz bundan 5 yıl önce Edirne’de başardık” dedi.
Cumhuriyet’ten Leyla Kılıç’ın haberine göre, Edirne’den Kuzey Kutbu’nda bulunan dünya tohum bankasına yerli tohum gönderildiğini kaydeden Gürkan, yerli tohumlan sağlıklı gıda üretimi kapsamında geri kazanmaya çalıştıklarını söyledi. Kentte turizm için konaklama altyapısını geliştirme çalışmaları yaptıklarını da kaydeden Gürkan, sorulara şu yanıtları verdi:
Edirne altyapıya ilişkin sorunları olduğu biliniyor. Bu sorunları aşmak için neler yapıyorsunuz?
Altyapı Edirne’nin temel sorunlarından. Bizim acilen altyapı yenilenmesine ihtiyacımız var. Sistem eski. Örneğin su şebekemizin ilk ana çekirdeği 1934 yılında yapılmış. Bunun üzerine sürekli ilaveler yapılmış. Yapılan son planlı çalışma da bundan 30 yıl önce gerçekleştirildiği için artık içme suyu şebekesi ağırlıklı olarak şehrin yeni nüfusunu ve yeni yerleşimini taşıyamaz hale gelmiş. Kanalizasyon kapsamında ve yağmur suyu toplamada da belli problemlerimiz var. Bu konuda ben, 2014 yerel seçimlerinde ilk göreve geldiğimde bir proje başlattım. İller Bankası’na proje çizme yetkisini vererek içme suyunun, kanalizasyonun ve yağmur toplamanın ayrı ayrı projelerini çizdirdim. Sonuç itibarıyla da 2017 yılının sonunda projelerimiz bitti. Biz de altyapıyı komple yenilemek için içme suyu, kanalizasyon ve yağmur suyu toplama hatlarını kapsayan bir ihale gerçekleştirdik. İhale onaylanır onaylanmaz da İller Bankası’ndan kredi talebinde bulunduk. 2 yıla yaklaşan bir süreçten bahsediyoruz ve maalesef İller Bankası hâlâ kredimizi onaylamadı. Bunun üzerine biz içme suyu konusunda genel bir problem yaşadığımız için en sorunlu bölgelerden başlayarak 7-8 aydır içme suyu şebekelerimizi kendi imkânlarımızla yenilemeye başladık.
‘5 yıl önce başardık’
Edirne’de yatay mimarinin hâkim olduğunu açıklamıştınız. Yapılaşma ve kentsel dönüşüm alanlarına yönelik neler yapılıyor?
Edirne, tarihi dokusunu koruyan ve 1400 tescilli tarihi eseri olan bir kent. Bu rakam, dünyada Floransa’dan sonra metrekare başına düşen en fazla tarihi eserin olduğu ikinci kent olma özelliğini taşıyor. Bu tarihi eserlerin tümünün baş tacı olan Selimiye Cami’miz var. Selimiye, bir tarafıyla muhteşem bir ibadethane ve Mimar Sinan’ın ustalık eserim dediği yapı. Ama diğer yandan 2011 yılından beri UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine girmiş ve tüm insanlığın ortak mirası haline gelmiş bir kültürel eser. Kuşkusuz bizim gibi kentlerde, şehrin tarihi siluetini korumak çok önemli. Belediyelerin en önemli görevlerinden biri bu olmalı. 2014 yılından önce şehrimizin yaklaşık 3’te 2’sinin imarında, yapılaşmada yükseklik sınırı yoktu. Müteahhitler ya da kişiler istediği yükseklikte bina yapabiliyordu. 2014 yılında ben göreve geldiğimde hem Selimiye’nin hem kentin siluetini engelleyecek ve yok edecek yapılaşmayı durdurmak için Mayıs 2014’te gerçekleşen ilk belediye meclisinde plan notu kararı alarak bunu iptal ettim. Yani kentin tümüne yatay mimariyi yaydık. Bu uygulamayı kaldırarak Selimiye’nin siluetini engellemeyecek şekilde kat yüksekliği koyduk. Şimdilerde çok meşhur olan yatay yapılanma olayını biz bundan 5 yıl önce Edirne’de başardık ve aynı kararlılıkla uygulamaya devam ediyoruz. Kentsel dönüşümle ilgili ise 1970’lerin sonu 1980’lerin başında ortaya çıkan kooperatifleşme hareketinde yapılan konutlar çok eskimiş durumda. Bu anlamda yaklaşık 8 bin konutumuzun olduğu bir bölge var. Burası ile ilgili kentsel dönüşüm projelerini bitirdik. Tüm hazırlıklar tamam. Ancak yaşanan ekonomik kriz nedeniyle inşaat sektörünün büyük bir çıkmaza girmesi ve maliyetlerin artması bu projeyi durdurmamıza neden oldu. Ekonomik şartlar biraz düzelirse yaklaşık 1400 dönümlük alanda 8 bin konutu kapsayan kentsel dönüşüme başlayacağız.
Şehrin siluetini oluşturan eserler demişken, Edirne’de turizm ne durumda?
2014’te göreve geldiğimde yıllık 2-2.5 milyon arasında yüzde 98’i iç turizmden oluşan bir turist potansiyelimiz vardı. Bunların bir kısmı civar belediyelerin geziye geçtirdiği kitlelerden oluşuyordu.
Gelenler yanında bir kumanya ile gelip onu yiyordu. Yani Edirne’ye ekonomik olarak büyük bir katkısı olmayan turizm potansiyelimiz vardı. Edirne Belediyesi olarak başlattığımız bir proje ile kentimizin tüm dinamiklerini bir araya toplayarak öncelikle turizm planımızı yaptık. Ortaya kısa vadede 5 milyon, uzun vadede 10 milyon turist hedefini koyduk. Bazı çevreler buna inanamadı. Ama 2018 sonunda Turizm Bakanlığı’nın verilerine göre Edirne’nin turist sayısı 5 buçuk milyona çıktı. Şimdi de herkes bana ne zaman 10 milyon olacak diye soruyor. Ben de biraz bekleyeceğiz diyorum. Çünkü turizmin en önemli fonksiyonlarından biri olan konaklama altyapısını, turist sayısının artışıyla aynı şekilde sağlayamadık henüz. Edirne’nin merkezinde 5 bin 200 konaklama alanımız var. Turist sayısını artırma çalışmaları için bu nedenle biraz fren yaptık ve konaklama altyapısını yükseltme üzerine çalışmalar yürütüyoruz. Öte yandan, Edirne’nin yiyecek sektörünü de geliştirmeye çalışıyoruz. Bu alanda çok olumlu dönüşler de alıyoruz açıkçası. Edirne Osmanlı’ya başkentlik yapan bir şehir olduğu için saray mutfağı çok geniş. Bununla ilgili ciddi çalışmalarımız var. Önümüzdeki süreçte gastronomi ile ilgili faaliyetlerimize de başlayacağız.
‘Güvenli şehir’
Edirne aynı zamanda bir öğrenci şehri..
Kesinlikle öyle ve vurgulamak isterim ki Edirne hem öğrenciler için hem de aileleri için bir huzur kentidir. Burada kadına şiddet, taciz gibi hiçbir yerde yaşanmasını istemediğimiz olaylara asla yer yok. Güvenli ve huzurlu bir şehir. Edirne’de öğrenciler gecenin bir saatinde istedikleri yerlere gidebilirler. Kimsenin rahatsız olacağı bir durum olmaz. Bunun yanında tüm kurum ve birimlerimizle kadınların topluma katılımını sağlamak ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmak için çeşitli çalışmalar yürütüyoruz. Kadın merkezlerimiz var ve bunların mahalle bazında sayısını, kapasitesini artırmaya çalışıyoruz. Edirne kadının ön planda olduğu, aile yaşamında da kadın-erkek dengesinin kurulduğu ender şehirlerdendir ve ben bu kentle gurur duyuyorum.
Yürütülen tarım ve hayvancılık politikaları ülke genelinde çiftçiyi memnun etmiyor. Edirne’de durum nedir?
Trakya hayvancılık konusunda dışa kapalı bir bölgedir. Burada yetişen hayvanların ırkını korumak için bölgeye dışarıdan hayvan girişi yasak. Son yıllarda girdi maliyetlerinin çok artması, bir tarım havzası olan Trakya topraklarının Çorlu, Çerkezköy gibi bölgelerde konuşlandırılmış fabrikalar dolayısıyla Ergene Nehri aracılığıyla kirlenmesi ve bunun sonucunda yüz binlerce tarım arazisinin kullanılamaz hale gelmesi verimi ve kazancı çok aşağıya çekti. Ayrıca yürütülen tarım politikalarında, tarımsal ürünlerin dış ülkelerden alınması, yerli çiftçinin zarara uğramasına da yol açtı. Edirne Belediyesi olarak canlı yaşamı için gerekli olan iki noktanın üzerinde duruyoruz. Biri temiz içme suyu diğeri sağlıklı gıda. Bakın 2006’da TBMM’de yerli tohum üretimini durduran ve hibrit tohumu öneren bir kanun çıkarıldı. Hibrit tohum, dış ülkelerce üretilen, kromozomuyla, genleriyle oynanmış tohumdur. Bunun amacı, yerli ve dokunulmamış tohumla 400 kilo ürettiğimiz buğdayı, hibrit tohumla 600 kilo üretmektir. Tamam, üretimi artırıyoruz, ama ne yiyoruz? Yediğimiz gıda sağlıklı mı? Her şeyden önce bunu konuşmalıyız.
Svalbard’a tohum
Sizin yerli tohuma yönelik çalışmanız bulunuyor. Hatta tohum takas etkinliği gerçekleştirilmişti...
Edirne Belediyesi olarak bu yıl mart ayında Edirne’nin tümünde tarama yaparak geçmişte bu alanda ekilen tohumları araştırdık ve 120 çeşit tohum bulduk. Bunları değerlendirmek için de söylediğiniz gibi tohum takas şenliği yaptık. Bunları listeleyerek kayıt altına aldık. Yerli tohumlardan üretilen tohumları tekrar topluyoruz ve yerli tohum bankası kuruyoruz. Hatta tüm dünya ülkelerinin içerisinde yer aldığı bir tohum bankasına da yerli tohumlarımızı gönderdik. Kuzey Kutbu’nda bulunan Svalbard Adası’nda her ülkeden toplanan tohumların bulunduğu bir tohum bankası kuruldu. Tarım Bakanlığı’nın yürüttüğü bir süreç. Biz ürettiğimiz tohumlardan 6 çeşidini buraya gönderdik.