Ekilemeyen tarlaya vergi olur mu?

ASO Başkanı'na ateş püsküren ziraatçiler, "Çiftçi mazot, gübre dahi alamıyor. Neyi eksin?"sözleriyle tepki gösteriyorlar

Son yıllarda gıda fiyatlarındaki aşırı yükseliş ve hatta bazı ürünlerde kıtlık yaşanması boyutuna varan problemler nedeniyle tarım arazilerinin önemi iyice artmış durumda. Artan gıda talebi nedeniyle tarım arazilerinin her karışını en verimli şekilde değerlendirmek artık hayati bir önem taşıyor. Milyonlarca hektar tarım arazisine sahip olan Türkiye'de ise yeterince yatırımların yapılmaması ve arazilerin miras yoluyla küçülmesi nedeniyle tarım arazilerinden gerekli verim alınamıyor. Bütün bu problemler sıkça dile getirilse de bu konuda çözüme yönelik adımlar bir türlü atılamıyor. Bu konudaki en dikkat çekici öneri ise geçtiğimiz hafta ASO (Ankara Sanayi Odası) Başkanı Nurettin Özdebir'den geldi. Türkiye'de tarım sektörünün en önemli probleminin verimlilik olduğunu belirten Özdebir, "Bu sorunun çözümü için alınması gereken ilk tedbir, ekilmeyen tarım arazilerinin cezaen vergilendirilmesi ya da satılmasını sağlamak" dedi.

Tarım konusunda yeterli bilgisi yok
Bu açıklamayı yapan Özdebir'e ziraatçilerden ise büyük tepki geldi. Ziraatçiler, Özdebir'in açıklamalarının Türkiye gerçekleriyle örtüşmediğini savunuyorlar. Örneğin bu konuda görüşlerine başvurduğumuz Ziraatçiler Odası Başkanı İbrahim Yetkin, ASO Başkanı'nı tarım konusunda yeterince bilgi sahibi olmamakla suçlayarak, "Özdebir'in açıklamalarının altı son derece boş. Türkiye'de yıllardan beri uygulanan yanlış tarım politikaları nedeniyle dünyayla rekabet edemeyen çifti tarım yapamaz noktaya gelmiş durumda. Elinde tarım arazisi ve yeterli ekonomik gücü olan hangi çiftli tamamını ekmek istemez. Çiftçi mazot, gübre dahi alamıyor. Neyi eksin?"sözleriyle tepki gösteriyor.

Türkiye gerçekleriyle örtüşmüyor
"ASO Başkanının açıklaması benim Türkiye'de otomotiv konusunda açıklama yapmama benzer" diyen Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın, başkanın alanıyla ilgili olmayan bir konuda açıklama yapmasını doğru bulmadığını belirtmekle birlikte, söylediklerinin doğru fakat savunduğu yöntemin son derece yanlış olduğu görüşünde.
Türkiye'de 24-25 milyon hektar ekilebilir alan olduğunu söyleyen Günaydın, sulanabilir tarım alanlarının büyüklüğünün 8.5-9 milyon hektar olduğunu, bunun ancak 4.5 milyon hektarının sulanabildiğini belirtiyor. Artan mazot ve gübre fiyatları nedeniyle çiftçinin ürettiği üründen elde ettiği kazancın sürekli gerilediğini belirten Günaydın, "Sulanabilir alanlarda verim kısmen daha iyi olduğu için çiftçi maliyetini zar zor karşılıyor. Fakat sulanamayan alanlarda bunu yapmak çok zor olduğu için bu alanlar terk ediliyor. Geçmiş yıllara oranla 2 milyon hektar tarım arazisi terk edildiği için şu an ekim yapılmıyor" diyor. Bu tip tarım alanlarından ekonomik verim alınamadığı için terk edildiğine işaret eden Günaydın, "Vergilendirmekle ya da malikini değiştirmele bir fark yaratamazsınız. Çiftçi zaten para kazanmadığı için tarım alanlarını terk ediyor. Bu alanları başkasına versen de bu alanlar ekilebilir değil" diyor.

Yasaklar çözüm değil...
Günaydın'a göre yasaklarla disiplin edici önlemler almak yerine, sorunun çözümüne yönelik adımlar atılması gerekiyor. İlk etapta yapılması gereken ise yılda 500 bin hektarlık alanda sulama yatırımının yapılması. Bu da 10 yılda 5 milyon hektarlık alanının sulama yatırımın yapılması anlamına geliyor. "Türkiye'nin dünyanın en pahalı mazot ve gübresini kullandıran ülke konumundan acilen çıkması" gerekiyor diyen Günaydın, "Üreticinin elindeki ürünle tüketiciye ulaştığı arasındaki farkın kapanması için pazarlama altyapısının kurulması lazım. Bunları yaparsanız üretici para kazanır hale gelir, sulama yatırımı yapılan alanlar da ekilir hale gelir" diyor.
Ziraatçilerin tepkilerin sorduğumuz ise Nurettin Özdebir ise görüşlerini yenilerek bu önlemler olmadan tarımsal politikaların başarı şansının az olduğunu söylüyor.

KezbanGebetaş/ Tekborsa