`Emtia fiyatlarındaki artış kesinlikle balon değil'
Emtia fiyatlarındaki artışın balon olduğunu iddia edenlerin aksine Referans yazarı Ertuğ Başar, ''fiyatlar balon değil'' diyor.
Kesinlikle balon değil
Bankacı dostum ısrarla "balon" olduğunu söylüyordu. Ona göre dünyada emtia fiyatlarının bu kadar yükselmesinin başka bir açıklaması olamazdı.
Ben de daha 3 ay öncesine kadar özellikle emtia fiyatlarında yaşanan hızlı artışın tamamen bir "fiyat balonu" olduğunu düşünüyordum. Gayrimenkul balonları patlayan yatırım fonları, artık paralarını emtialara yatırıyorlardı. Yani bir anlamda kısa dönemli yatırım yapıyorlardı. Bu nedenle de fiyatlar artıyordu. Ardından gerçek (reel) bir talep olmadan artan fiyatlar ise tamamen bir "balon" değil midir ?
Ama şimdi tamamen farklı düşünüyorum. Emtia fiyatlarında yaşanan artış bir balon değildir. Bu artışın arkasında gerçek bir talep patlaması yatmaktadır.
Biz daha çok "Batı" dünyası ile bütünleştiğimiz için sanırım "Doğu" dünyasının büyümesini yeterince anlayamıyoruz. Evet, 2007'nin ortasından bu yana Batı dünyasında ekonomik büyüme yavaşladı. Mallara olan talep azaldı. Bu da emtialara olan talebi azaltmalı; dolaysı ile de fiyatlarını düşürmeli idi.
Ama ya Doğu dünyası ? Yani içlerinde Türkiye'nin de olduğu, Rusya'dan başlayan, Ortadoğu ile süren ve Uzak Doğuyu da içine alan ülkeler ? Bu ülkelerde özellikle orta sınıf zenginleşmekte ve tüketimi keşfetmektedir. İmalat sanayi teknolojilerinin de ucuzlaması ile, artık hemen her tüketici, 10 yıl önce lüks sayılan tüketim maddelerini rahatlıkla satın alabilmektedir.
Üç örnek vereceğiz. Bu örnekler hem emtialara olan talebin neden hızla artığını, hem de enerji fiyatlarının neden aşağı inmeyeceğini bize anlatacaktır.
İlk örneğimiz klimalardır. 10 yıl önce sizin evinizde klima var mıydı ? 10-15 yıl önce işyerlerinde bile klima büyük bir lükstü. Şimdi nerede ise kliması olmayan bakkal bile kalmadı...
Ben de ilk klimamı, 10 yıl önce eşim hamile iken "satın almak zorunda" (!) kalmıştım. Yine çok sıcak bir yazdı ve yedi aylık hamile olan eşim evde sıcaktan çok sıkılıyordu. Hiç unutmam, 1.400 dolar (bugünkü para ile 1.800 YTL dolayında) bir ödeme yapıp 9.000 btu dedikleri en küçük klimalardan birini satın almış ve odamıza taktırmıştık.
Şimdi aynı klima sadece 400 ya da 500 YTL ! Hem babam, hem de ağabeyim, son 3-5 yılda hem İstanbul'daki evlerine, hem de yazlıklarına klima taktırdılar. Sanırım tanıdığım herkesin evinde şu anda en az bir kliması var. İşte size hem enerji, hem de emtialar açısından artan bir tüketim eğilimi...
İkinci örneğimiz otomobillerdir. Aslında yine aynı öykü. 10 yıl önce sadece benim çok küçük motorlu bir otomobilim vardı. Şimdi hem ben, hem de eşim koca motorlu cipler kullanıyoruz ! Evet, belki son 10 yılda refahımız arttı. Ama sonuçta ucuzlayan imalat sanayi teknolojileri sayesinde, 10 yıl önce öykündüğümüz bir tüketimi şimdi rahatlıkla yapabiliyoruz.
Son örneğimiz de dizüstü bilgisayarlardır. On yıl önce, hatta 5 yıl bile önce dizüstü bilgisayarı olmak bir övünç kaynağı idi. Şirketlerde en fazla iki 3 kişide dizüstü bilgisayar olurdu. Bir dizüstü bilgisayarın fiyatı 2.500 dolardan aşağı değildi.
Mart ayında oğluma 1.369 YTL'ye (KDV dahil) oldukça gelişmiş ve ünlü bir markanın dizüstü bilgisayarını aldım. Şu anda bu satırları yazdığım ve iki yıl önce satın alınmış kendi dizüstü bilgisayarımdan çok daha iyi bir dizüstü bilgisayara, bana göre ucuz bir fiyat ödedik.
Bu tüketim artışı örnekleri sadece bizim ailemizle sınırlı değildir. Türkiye'de, Rusya'da, Ortadoğu'da ve Uzakdoğu'da, değişik düzeylerde ve değişik ürünlerde bu tüketim patlaması yaşanmaktadır. Bu tüketim patlamasının ya da aşırı talep artışının, bir gün doğanın emtia üretim kapasitesinin üzerine çıkmamasını düşünmek zaten gerçekçi olmazdı. Şimdilerde de zaten bu olmaktadır. Ancak belli bir döngü içinde, yani tüketim artışı hazmedilince ve bir parça yavaşlarsa, bu fiyat artışları geri dönebilir.
Bankacı dostum ısrarla "balon" olduğunu söylüyordu. Ona göre dünyada emtia fiyatlarının bu kadar yükselmesinin başka bir açıklaması olamazdı...
Ertuğ YAŞAR / Referans