Eyüp Sultan Türbesi restore ediliyor!
Ebu Eyyub el-Ensari 'nin mezarının yer aldığı ve özel günlerde ziyaretçi akınına uğrayan Eyüp Sultan Türbesi 'nin kapsamlı restorasyonun ardından gelecek yıl ramazan ayında yeniden ziyarete açılması bekleniyor
Konuyla ilgili AA muhabirine bilgi veren İstanbul Türbeler Müze Müdürü
Hayrullah Cengiz, Ebu Eyyub el-Ensari 'nin mezarının İstanbul 'un fethinden sonra
Fatih Sultan Mehmet 'in hocası Akşemsettin tarafından keşfedildiğini ve üzerine
türbe yapıldığını söyledi.
Türbe yaptırıldıktan 5 yıl sonra 1458 yılında Fatih Sultan Mehmet 'in inşa
ettirdiği Eyüp Sultan Camisi 'nin ibadete açıldığını anlatan Cengiz, türbe ve
caminin 1766 yılında meydana gelen depremde büyük hasar gördüğünü kaydetti.
Türbenin 1. Ahmed, 3. Selim ve 2. Mahmud dönemlerinde onarım gördüğünü
aktaran Cengiz, '1925 'te türbeler, tekkeler ve zaviyeler kapatıldıktan sonra
Eyüp Sultan Türbesi de kapatılmış ve 1950 'ye kadar kapalı kalmış. 1950 'de
Bakanlar Kurulu kararı ile açıldıktan sonra hem insanların türbeyi rahat bir
şekilde ziyaret edebilmeleri için, hem de 25 yıllık bakımsızlığından dolayı
dönemin hükümeti tarafından kısmı bir restorasyona tabi tutulmuş' diye
konuştu.
Cengiz, türbenin yaklaşık 50 yıldır basit onarımlar haricinde ciddi bir
restorasyona tabi tutulmadığını dile getirerek, 2005 yılında Kültür ve Turizm
Bakanlığı 'nın izniyle Vakıflar Genel Müdürlüğü ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi
arasında yapılan anlaşmayla İstanbul Türbeler Müze Müdürlüğüne ait türbelerin
restorasyonunun İstanbul Büyükşehir Belediyesince yapılmasının
kararlaştırıldığını, bu kapsamda Eyüp Sultan Türbesi 'nin projelerinin
tamamlandığını, İstanbul Büyükşehir Belediyesi 'nin de bu projenin ihalesini
yaptığını kaydetti.
TÜRBENİN ALTINDA SU KANALLARI TESPİT EDİLDİ
Türbenin restorasyonuna mayıs ayında başlandığını dile getiren Cengiz,
konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Bir türbeyi yeniden inşa etmek onu restore etmekten daha kolay.
Restorasyon hem zahmetli, hem riskli, hem de zor bir olay. Burada da aynı olayla
karşılaştık. Eskinin bazı bilgilerinden noksandık. Türbenin altında drenajlar,
kanallar tespit edildi. Bu drenajlar açıldıktan sonra türbenin içindeki nemin
azaldığını, hatta neredeyse yok olma düzeyine geldiğini gördük. Türbenin içinde
aynı zamanda bir hava sirkülasyonu başladı ve bu türbeyi çok rahatlattı.'
Cengiz, geçmişte sandukanın etrafına ince bir beton döküldüğünü
aktararak, 'Bu ince tabaka söküldü ve altından orijinal yapı, yani tuğla yapı
çıktı. Bundan sonra yeni bir değerlendirme yapılarak restorasyonu yapılacak ve
orijinal yapısıyla ortaya çıkacak' diye konuştu.
Türbenin kubbelerindeki kurşunların değiştirildiğini dile getiren Cengiz,
konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Bu değiştirme esnasında restorasyon firmasının bize verdiği bilgiye
göre, kurşunun altında bulunan çamurun altında da ağırlıklı bir kireç tabakası
bulundu. Buna ilk defa rastlanıldığı için bunun parçaları İstanbul Büyükşehir
Belediyesinin Koruma Uygulama ve Denetim Müdürlüğüne (KUDEB) gönderildi. Kurşun
kaplanmadan önce de içinde nelerin olduğu tespit edilerek kireç olgusu tekrar
oraya yerleştirildi ve üstüne kurşun geçirildi.'
Cengiz, türbenin içinde tarihi bir kuyunun bulunduğuna işaret ederek,
'Fazlalaşan kuyu suyu ve iç avludaki yağmur suyunun tahliyesi için bulunan
tahliye kanalları zamanla dolmuş ve çökmüş. Firmanın yaptığı çalışmayla bunların
yerleri tespit edildi. Bunların dışarıda bağlantıları vardı. Bu kanalların
birçoğu tarihi kanal olduğu için yeni yapılan kanalizasyon çalışmalarında genelde
ihmal edilmiş. Firma yetkilileri ile büyükşehir belediyesi arasında kurulan
iletişim sonucunda buralarda bir iyileşmeye gidilmesi kararlaştırıldı ve bu yönde
çalışmalar yapılıyor.'
RESTORASYONA BEşİR AÄA TÜRBESİ, CÜZHANE VE SEBİL DE DAHİL EDİLDİ
Türbenin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği düşünülerek daha
sonra restorasyon çalışmalarına Beşir Ağa Türbesi, cüzhane ve sebilin de dahil
edildiğini, bu yerlerin projelerinin yapıldığını anlatan Cengiz, bu nedenle
onarım süresinin öngörülen 6 ayı geçeceğini söyledi.
Cengiz, türbede çeşitli dönemlere ait çinilerin bulunduğunu belirterek,
'Bunlar 1950 'li ya da 1960 'lı yıllardaki restorasyon sırasında yanlış
uygulamalara tabi tutulmuş. Beton kullanılmış, betonun da ortaya çıkardığı bir
tuzlanma var. Türbe içindeki nem oranının fazla olması çinilerin alt tarafında
kopmalara neden olmuş. Bunlar yeni sorunlar ortaya çıkardı. Burada ciddi bir çini
restorasyonuna ihtiyaç duyulduğu anlaşıldı. Firma da bakanlığın ve büyükşehir
belediyesinin ilgili birimleri ile iletişim içerisinde buraya yeni bir proje
yapıyor. Gerekli süreç işledikten sonra çinilerin restorasyonuna başlanacak.
Restorasyon çalışmaları bittikten sonra Eyüp Sultan Türbesi 'nin uzun bir dönem
restorasyona ihtiyacı olmayacak' şeklinde konuştu.
Türbenin restorasyon nedeniyle ziyarete kapalı olduğunu hatırlatan
Cengiz, sandukanın görülebildiği 'niyaz penceresi'ni açık bıraktıklarını,
ziyaretçilerin de buradan dualarını ettiklerini sözlerine ekledi.
MİMAR VE RESTORATÖR HİLMİ şENALP
Daha önce Hırka-i şerif 'in sergilendiği bölümün restorasyonunu da yapan
Hassa Mimarlık şirketinden Yüksek Mimar ve Restoratör M. Hilmi şenalp, Eyüb
Sultan Türbesi 'ndeki restorasyon çalışmalarının en zorlu bölümünün, türbe
duvarlarındaki yoğun rutubet nedeniyle çini onarımı olacağını söyledi.
şenalp, restorasyon çalışmalarına kubbe ve çatılardaki kurşunların
yenilenmesi, türbe taş duvarlarının ve ahşap kaplamalarının tamirinin de dahil
olduğunu belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Türbedeki en mühim işimiz zemin suyu seviyesinin düşürülmesi. Bu
maksatla türbenin ilk inşası sırasında yapılmış havalandırma kanalları ile
orijinal drenaj kanallarını bulduk. Bunlar maalesef tamamen kapatılmıştı. Türbe
restorasyonundan sonra problemin tekrarlanmaması için Büyükşehir Belediye
Başkanımız Kadir Topbaş 'a Eyüp semtinin, Haliç 'in su seviyesi ile yağmur suyundan
kaynaklanan genel su problemini aktardık. Onlar da özellikle tarihi cülus yolunda
olan bu problem için İSKİ 'yi harekete geçirdiler. Bu vesile ile tarihi cülus
yolunun da ihya edilmesi talimatında bulundular. Su meselesini hallettikten sonra
çini ile ilgili çalışmalara da başlayacağız. Koruma Kurulu, KUDEB ile Röleve ve
Anıtlar Müdürlüğü ile temas halinde restorasyonu doğru müdahalelerle kalıcı ve
uzun ömürlü bir şekilde yapmaya çalışıyoruz.'
Türbede 50 yıldan fazla bir süreden beri önemli bir onarımın
yapılmadığını ifade eden şenalp, 'Zaman içinde türbede onarım adı altında bir
takım yanlış uygulamalar, iyi niyetli, ancak neticesi yapıya zarar veren
müdahaleler yapılmış. Örneğin türbenin içindeki 500 yıllık orijinal tuğla
döşemenin üzerine şap dökülmüş. Türbenin iç kodu, ziyaret mahallinde 50
santimetre yükseltilmiş. Bu yanlış müdahalelerle kapilarite yoluyla zaten yüksek
olan zemin suyu daha da yükselmiş. Bizim yaptığımız ilk iş onları kaldırmak oldu.
Binanın adeta nefes aldığı hemen hissedildi' şeklinde konuştu.
şenalp, restorasyon çalışmalarına mayıs ayında başladıklarını aktararak,
'Restorasyon işi çok hassas bir konu. Yanlış yapma lüksümüz yok. Buraya
senelerdir el atılmamış. Su problemi de çıktıktan sonra restorasyon öngörülen
sürede bitmeyecek. İnşallah gelecek ramazan ayında Eyüp Sultan Türbesi, Beşir Ağa
Türbesi kısmı, cüzhane ve sebildeki restorasyon çalışmalarının bitmesiyle yeniden
ziyarete açılacak' diye konuştu.
EYÜP SULTAN TÜRBESİ
Duvarlarında Sultan 1. Ahmed Han, Sultan 1. Mahmud ve Sultan 3. Selim Han
tarafından yazılmış, bu mekanın kutsallığına işaret eden manzum kitabelerin yer
aldığı Eyüp Sultan Türbesi 'nin içinde ayrıca padişahların bir çoğunun ve ünlü
hattatların kaleminden çıkmış levhalar bulunuyor.
Sekizgen planlı kubbeli bir yapıda olan ve kesme küfeki taşından inşa
edilen türbe, sagir ve kasnaksızdır.
Her cephesi, altta sivri boşaltma kemerli dikdörtgen biçimli, üstte ise
sivri kemerli pencerelerle aydınlatılan türbenin içi ve dışı 16. ve 17. yüzyılın
en güzel çinileriyle süslü.
Ziyaret salonunda, Hz. Muhammed 'in ayak izinin bulunduğu bir panonun da
yer aldığı türbede, 1730 Patrona İsyanı 'na kadar muhafaza edilen Sancak-ı şerif,
bu olayın ardından asilerin eline geçmemesi için saraya alınarak Hırka-ı Saadet
Dairesi 'ne konulduğundan burada yalnızca Sancak-ı şerif 'in kılıfları bulunuyor.
Sultan 3. Selim Han dönemine ait gümüş şebekenin etrafını çevirdiği
sandukanın Sultan 2. Mahmud Han tarafından konulan örtüsünün üstündeki simle
işlenen yazılar Mustafa Rakım Efendi 'nin hattıyla yazıldı.
Sultan Abdülhamid Han 'ın kapı ve pencere kanatlarını yenilettiği türbeye
ayrıca tunç kapı kanatları önüne kendi eliyle yaptığı sedef kakmalı parmaklıklı
kanatlar koydurdu.
AA