18 / 05 / 2024

Fitaş sinemaları kapanıyor mu?

Fitaş sinemaları kapanıyor mu?

Fitaş Sinemaları kapılarını kapattı. Yenilenip sonbaharda tekrar açılacağı söyleniyorsa da tecrübelerimiz aksi yönde. Günümüz dünyasında kapanan sinema bir daha zor açılıyor.



Beyoğlu'ndayım. "Önce bir Fitaş’a bakayım. Dokuz seansında varsa seyrederim” diye düşünerek İstiklal Caddesi’ne giriyorum. Hedefim, Yarının Dünyası. Görselliği sağlam, Uğur Vardan’dan geçer not almış bir bilim kurgu filmi seyretmek için ideal bir günümdeyim. Emek’in kaybından sonra Atlas ve Beyoğlu gibi büyük salonlara daha bir düşkünleştik. Mümkünse orada seyretmeye çalışıyorum filmleri, ama biliyorum ki Yarının Dünyası o ikisinde oynamıyor. Fitaş ise eskiden beri çok salonlu, bol mısırlı bir sinema. Ama ne yapalım, aradığımız filmi buluyoruz. Sonra İf İstanbul bağımsız filmler festivalini de onlar destekliyor, filmlerini gösteriyor. Neticede ayağımızın epey alışık olduğu bir yer burası.

Fitaş’ın önüne gelince her zamanki gibi şöyle caddenin öldürücü kalabalığının ortasında bir yerde, afişleri görebileceğim mesafede durup kafamı kaldırıyorum. O da ne! Sadece üç tane eski filmin afişi var. Hani o kapanmış sinemalarda olduğu gibi… Hemen içeri giriyorum. Ben gelmeyeli çok olmadı ama giriş yine değişmiş. Bakıyorum hiçbir yerde gişe filan gözükmüyor. Orada gördüğüm birisine soruyorum, “Ne oldu, sinema kapandı mı yoksa?” “Evet” diyor…

Ben geceyi bir tweet ve hiç hesapta yokken seyrettiğim orta karar bağısız film ‘İyi Bir Yalan’la kapatıyorum. Ertesi gün yaptığım ‘Neler oluyor?’ araştırması ise bende pek de iyimser bir izlenim bırakmıyor. Fitaş, sonbaharda yeni sezonla birlikte açılmak ümidiyle kapanmış vaziyette. Belli ki bir kısmı bir tür müze, ücretli sergileri ağırlayacak bir mekana dönüşecek. Caddeden akan turist ırmağına bilet satacak bir eğlence müzesi… Sinema ise şimdilik zor gözüküyor. Ama Fitaş’ın sahibi olan Akdemir ailesi umudu kesmiş değil.

Telefonda görüştüğüm Berend Akdemir, “Şu anda bir tadilat içindeyiz” diye yanıtlıyor beni. Gözümde gazete kağıtlarıyla kapanmış vitrinlerdeki o meşhur yazı canlanıyor… O gazete kağıtları sararır, hatta dökülmeye başlar, ama o tadilat bitmez ya hani…“Ne tadilatı?” diye soruyorum.  Tarlabaşı’ndan kaynaklanan bir rögar sorunu varmış. Çok şikayet aldıkları için tadilata gitmek durumunda kalmışlar. Ama zaten salonları işleten Mars gruba bağlı Cinemaximum da kiracılıktan çekilmiş. Yani sinemanın işletmecisi kalmamış. Neden bıraktılar? Sorusunu “Gezi Parkı olaylarından bu yana izleyicimiz çok düştü” diye cevaplıyor Berend Akdemir.

Fitaş, Emek Sineması gibi tarihi bir yapı değil. Aslında AVM’lerdeki çok salonlu sinemaların ilk örneklerinden biri. Akdemir, sinema sektörünün değiştiğini anlatıyor: “AVM’ler otoparklarıyla vesaire sinemaya gidiş adetlerini değiştirdi. Burası daha çok turistlerin geldiği bir yer oldu. Cadde sinemalarının işi zorlaştı. Burası klasik bir sinema değil. Daha çok Amerikan tarzı bir sinema. Sürekli güncele uyması gerek, yenilenmesi gerek. Daha modern teknikler gerekiyor. Biz de bakacağız. Fitaş’ın etrafında karlı olacak bir yapı kurmak istiyoruz, bir ortaklık arıyoruz.”

Bir zincire eklenmeden Fitaş çapında bir sinemanın işletilmesi güç. Anlaşılan sinema sahipleri İstiklal Caddesi’nin girişindeki bu devasa yapıyı farklı bir şekilde değerlendirmek istiyor. Sinema müzesi ya da farklı bir eğlence merkeziyle birlikte mümkünse bazı salonları da açık tutmayı Fitaş tabelasını indirmemeyi planlıyorlar. “Siz sinemacı bir ailesiniz, burayı kapatmak istemezsiniz” diye biraz da duygusal kanaldan giriyorum... Berend Akdemir de net bir cevap veriyor: “Biz dayanamıyorsak, dayanılamıyor demektir…”

Benim izlenimim o ki durum pek parlak değil. Fitaş tekrar sinema olarak açılmayabilir. Peki açılmasa ne olur? Bir, Beyoğlu’nda film izlemek daha da zorlaşır. İkincisi, İstiklal Caddesi bir simgesini daha kaybeder. Şöyle anlatayım: Gündüz, Burak Kuru bana twitter’da ‘tatlı’ bir fotoğraf gösterdi. Sadun Bora’nın Beyoğlu’nda karşılanması. Üstü açık Cadillac’ın etrafında binlerce kişi. ‘Acaba İstiklal Caddesi’nin tam olarak neresindeler?’ diye merak ettik. Aradan kırk yıl geçmiş ve İstiklal artık bambaşka bir yer. Bunu düşünürken sağdaki tabelalar arasında Fitaş’ı görüp hemen teşhisi koydum: “Tünel’den Taksim’e doğru geliyorlar, meydana çıkmadan az önce…”

O günkü İstiklal Caddesi ile oradaki kalabalıkta yer alan İstanbullular ile aramızdaki son bağlardan biri de Fitaş. Umarım o tabela inmez, Fitaş da değişime yenilmez.



Cem Erciyes/ Radikal 


Geri Dön