15 / 11 / 2024

Gayrimenkul sektörü güven zinciri içerisinde değerlendirilmeli!

Gayrimenkul sektörü güven zinciri içerisinde değerlendirilmeli!

Adana Ticaret Odası Meclis Üyesi Ahmet Sürerdamar, günümüzde satın alma ve kiralanmalar yoluyla mülk edinilmesi işinin geleneksel bir anlayıştan çıktığının kabul edilmesine karşın sektörde "merdivenaltı" ilişkilerin sıkıntılarının yaşandığını söyledi.




Ahmet Sürerdamar, hemen herkesin yapabileceği bir iş yaklaşımından kurtarılması gereken sektöre, güven zinciri içerisinde gerçekleştirilecek profesyonel bir hürriyet kazandırılması gerektiğini söyledi. 


Sektörünün durumu ve sorunlarına ilişkin açıklamalarda bulunan  Adana  Ticaret Odası (ATO) 41. Grup Gayrimenkul Sektörü Meslek Komitesi ve Meclis Üyesi Ahmet Sürerdamar, insanın en temel gereksinimleri arasında yer alan barınma konusunda; ilk insandan, tarım ve sanayi toplumuna ve günümüz insanına kadar uzanan bir süreç yaşandığını ve günümüzde bu alanda sınırsız hizmet sunumunun söz konusu olduğunu belirtti. Barınma ve kaliteli yasamın, ortak yasam kültürü ve güçlü bir toplumun yapısında son derecede önem taşıdığını vurgulayan Sürerdamar, "Gayrimenkul sektörü olarak bireylerin kazançları ve satın alabileceklerini öngördükleri yaşam merkezlerini, arz talep dengesini gözeterek hizmet veriyoruz. Dün kırsal yaşamdan kent yaşamına geçen insanımızın barınma ihtiyaçlanna, geride bırakmak zorunda kaldıkları alışkanlıklarla birlikte çözüm yaratırken, istek ve taleplerine göre daha büyük, daha fonksiyonel, sosyal yasam imkanlarına sahip, güvenlikli ve her türlü doğal risklere karsı dayanıklı yeni yasam alanları sunmak zorundayız" diye konuştu. 


Gayrimenkul sektörünün yıldızının tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de hızla parladığını ancak sektör büyüdükçe sorunların da arttığını kaydeden ATO Meclis Üyesi Ahmet Sürerdamar sözlerini şöyle sürdürdü "Günümüzde satın alma ve kiralanmalar yolu ile mülk edinilmesi isinin geleneksel bir anlayıştan çıktığı kabul edilmekle birlikte, bir anlamda ahbap çavuş ilişkisi, diğer bir tabirle merpenaltı ilişkiler halen devam etmektedir. Mesleğimizin en önemli sorunu, sektörümüzle ilgili yasal düzenlemelerin şimdiye kadar yapılmamış olmasıdır. Yasamızın çıkmasıyla birlikte mesleğimize saygı ve güven artacaktır. Gayrimenkul sektöründe ihtiyaç duyulan yasa ve yönetmelikleri çıkararak, sektörü herkesin yapabileceği bir is alanı anlayışından kurtarmalı ve güven zinciri içerisinde değerlendirilen profesyonel bir hürriyet kazandırmalıyız. Biz Adana'daki gayrimenkulcüler olarak bu konuda üzerimize düsen görev ve sorumlulukları biliyor ve sektörün sorunlarının çözümüne yönelik çalışmaların içerisinde yer alıyoruz. Örneğin Adana özelinde altı yıl süresince yürüttüğümüz saha çalışmaları ile birlikte, İstanbul, Ankara, İzmir, Samsun gibi şehirlerimizdeki eş değer yapılanmalar bir bütün olarak değerlendirilmiş ve bu kapsamda oluşturulan çalışma raporlan Çevre ve Şehircilik Bakanlığımıza ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığımıza iletilerek konuyla ilgili yürütülen resmi çalışmalara katkıda bulunulmuştur." Türkiye'de 2015 yılı konut satışında ilk sırayı 239 bin 767 konut ile İstanbul'un aldığını, İstanbul'u 146 bin 537 konut ile İzmir'in izlediğini, ardından 77 bin 796 konut ile Ankara, 64 bin 396 konut ile Bursa, 50 bin 137 konut ile Kocaeli, 35 bin 353 konut ile Kayseri, 30 bin 652 konut ile Konya, 30 bin 641 konut ile Aydın, 28 bin 722 konut ile Balıkesir, 26 bin 292 konut ile Gaziantep'in geldiğini, Adana'nın ise 23 bin 986 konut ile ancak 11. sırada yer aldığını belirten Sürerdamar, "Bu rakamlar ve elde ettiğimiz diğer istatistikler bize iç göçün çok yoğun yaşandığı, nitelikli dış göç verme yapısına sahip olan belediyelerin arsa yapılarını çözümleyememiş olmalarının diğer bir ifadeyle arsa üretememelerinin birim arsa fiyatlarının artmasına ve dolayısıyla bina fiyatlarının artmasına yol açtığını göstermektedir" dedi. 



Adana Beş Ocak



Haber Bizim Anadolu Gazetesi'nde şu şekilde yer aldı;


Ülkemizde, özellikle küresel ısınmanın etkisi ile her geçen gün yeni bir doğal risk ile karşı karşı ya geliyoruz. Bunun dışında fiziksel güvenlik de bir risk olarak her zaman bulunmakta. İlk sırada yer alan risk olan deprem nedeniyle yapılar güçlendiriliyor, felakete hazırlanıyor, ya veriler? Bir felaket durumunda veriler olmadan şirketler ayakta durabilir mi? Evlerimiz iş yerlerimiz için deprem sigortası yaptırıyoruz kentsel dönüşüm yapıyoruz. Çünkü daha önce başımıza gelen felaketlerden ders aldık. Peki ya şirket verileri için aynı hassasiyeti gösteriyor muyuz? Nasıl evimizin depreme dayanıklı olup olmadığını test edebiliyorsak, verilerimizin durumunu da ölçebilir ve ne kadar hazırlıklı olup olmadığımızı tespit edebiliriz. 


Şirketler için felaket kurtartma senaryolarının çok önemli olduğunun altını çizen Ayhan Bamyacı, "Öncelikle ilk akla gelen felaket önleme sistemlerinin lokasyonu. Buna kısaca bulunulan lokasyondan, mevcut risklerden etkilenmeyecek farklı bir lokasyona verilerin taşınması denilebilir. Örneğin İstanbul'daki bir veri merkezinin Ankara'da Felaket Önleme sistemleri oluşturulabilir. Tabii iki merkez arasında veri akışını sağlayacak hatların olması, ulaşım imkânları, insan kaynakları gibi çok daha fazla düşünülmesi gereken faktörler de bulunmaktadır. Lokasyon için verilecek kararları genellikle bu iş için ayrılmış bütçe belirliyor. Bazen bütçe içinde kalmak adına dikkat edilmesi gereken her noktaya o kadar özen gösterilmiyor. Örneğin Amerika'da İkiz kulelerdeki bir firma, felaket merkezini maliyetin az olması için diğer kuleye kurmuştu. Ancak 9 Eylül faciasından sonra iki kule birden yok olunca ciddi sıkıntı yaşadı. Amerika'dan bir başka örnek vermek gerekirse yine bir farklı kurum felaket önleme merkezini New Orleans'a kurmuştu. Katrina kasırgası ile aslında felaket ana sistemlerde değil Felaket Önleme' sistemlerinde yaşanılınca iş akılarında büyük oranda aksaklık yaşandı. Bunun gibi çok örnek bulunmakta. Bu konularda risk analizi yapmak ve deneyimlerden istifade etmek yerinde olacaktır" dedi.


Bizim Anadolu



Haber Milliyet'te şöyle yer aldı;

Adana Ticaret Odası (ATO) Meclis Üyesi Ahmet Sürerdamar, günümüzde satın alma ve kiralanmalar yoluyla mülk edinilmesi işinin geleneksel bir anlayıştan çıktığının kabul edilmesine karşın sektörde “merdivenaltı” ilişkilerin sıkıntılarının yaşandığını söyledi. Sürerdamar, hemen herkesin yapabileceği bir iş yaklaşımından kurtarılması gereken sektöre, güven zinciri içerisinde gerçekleştirilecek profesyonel bir hüviyet kazandırılması gerektiğini söyledi. Sektörünün durumu ve sorunlarına ilişkin açıklamalarda bulunan Adana Ticaret Odası (ATO) 41. Grup Gayrimenkul Sektörü Meslek Komitesi ve Meclis Üyesi Ahmet Sürerdamar, insanın en temel gereksinimleri arasında yer alan barınma konusunda; ilk insandan, tarım ve sanayi toplumuna ve günümüz insanına kadar uzanan bir süreç yaşandığını ve günümüzde bu alanda sınırsız hizmet sunumunun söz konusu olduğunu belirtti. Barınma ve kaliteli yaşamın, ortak yaşam kültürü ve güçlü bir toplumun yapısında son derecede önem taşıdığını vurgulayan Sürerdamar, “Gayrimenkul sektörü olarak bireylerin kazançları ve satın alabileceklerini öngördükleri yaşam merkezlerini, arz - talep dengesini gözeterek hizmet veriyoruz. Dün kırsal yaşamdan kent yaşamına geçen insanımızın barınma ihtiyaçlarına, geride bırakmak zorunda kaldıkları alışkanlıklarla birlikte çözüm yaratırken, istek ve taleplerine göre daha büyük, daha fonksiyonel, sosyal yaşam imkanlarına sahip, güvenlikli ve her türlü doğal risklere karşı dayanıklı yeni yaşam alanları sunmak zorundayız” diye konuştu.


Milliyet 


Geri Dön