şehir tasarımı kadın eli Haberi
Türkiye'nin kentleşmesi özellikle son 50-60 yıllık süreçte birbirinin tıpkı aynısı olan, çirkin binaların yığıldığı, kooperatif beton bloklara mahkûm, ruhsuz ve korkutucu devlet binalarından oluşuyor. Bu kentlerin neredeyse tamamında herhangi bir estetik güzelliği, kültür ve uygarlık birikimi olmayan, ana meydanlarının bile olmadığı ya da özgün mimari örneklerinin yok edildiği, müzelerinin, yeşil parklarının bile yaşayan tüm canlılara lütuf olarak sunulduğu tek tip, sıkıcı ve heyecan vermediğini görüyoruz.
Farklı kentlerin kartpostallarına bile baktığınızda birbirleri arasında herhangi bir farkı göremediğiniz kasabadan hallice büyük yerleşim yerlerinden oluşuyor. Acıdır ki biz buralara şehir dendiğini sanıyoruz. Bu şehirler ki, içinde ne bisiklet yolları, ne bilim müzeleri, ne birbiri ile koordinasyonu olan toplu ulaşım araçları var? Kaldırımları bile tek tip sarı beyaz olarak boyanıyor. Çıkabilmek için merpen dayamak...