Tarihi kent dokusu Haberi
Bitlis’le Siirt arasında “Büryan bizimdir” tartışması alevlendiğinde görüşümü soranlara demiştim ki; “Tarihi kent dokusunu hangisi daha iyi korumuşsa büryana sahiplenmek onun hakkıdır.”
Çünkü ünlü türküsündeki “beş minare”si bile beton yığınları arasında “yok!” olan; içinden geçen Bitlis Çayı’nın üzerini devasa Özel İdare İş Hanı’nın kapattığı bir kent, büryanını nasıl hak edebilir ki?
Aynı durum Siirt için de geçerli. Kuşaktan kuşağa süregelen tarihi çarşı ve pazarları yaşatmak yerine süpermarketlere heveslenmesi, aslında kimliğini de terk etmesi demek değil miydi?
Bir Bitlis gezimizde çirkin yapı yığınları arasında yol ararken trafik polisi durdurarak demişti ki; “Ters yöndesiniz!”
“Bu kentin neresi düz ki?” diyemedim elbette…
Karşıdaki “büryancı”yı gösterip “Şurayı arıyorduk, tabelayı göremedik” dediğimde cezadan kurtulduk.
Polis de Bitlis büryanını tatmamızı önemsiyordu.
Ne var ki o toz duman caddede ne büryanın tadını anlayabildik...