Sektörel

Hüseyin Ataol: Kur ve faizdeki yükseliş inşaat sektöründe iflasları getirebilir!

Kur artışı, yabancı konut alıcısına yaradı İstanbul Genç îşadamlan Derneği Başkanı Hüseyin Ataol, artan kur ve yükselen faizin firmaları olumsuz etkilediğini ve iflasların yaşanabileceğini belirtti.

İstanbul Genç İşadamları Derneği (İGED) Başkanı Hüseyin Ataol, artan kurların döviz borcu olan firmalar için önemli bir risk olduğuna işaret ederek bazı firmaların iflas durumu ile karşı karşıya kalabileceğini söyledi. Reel sektörde yer alan ve döviz borcu olmasa dahi girdileri döviz cinsinden olan şirketlerin sıkıntıda olduklarını ifade eden Ataol, "Bu firmalar artan maliyetlerini nasıl finanse edeceklerini ya da satış maliyetine ne oranda yansıtabileceklerinin kaygısını taşıyorlar" dedi. 


İnşaat, tekstil ve perakende başta olmak üzere çok sayıda sektörde benzer durumun olduğuna dikkat çeken Ataol, firmaların Merkez Bankası'nın faiz artırımı ile birlikte hem döviz borçlarının arttığını hem de bankalardan kullandıkları faiz oranlarının yükseldiğini belirtti. 


'inşaat, perakende ve gıdada işten çıkarmalar başlayabilir' Ortaya çıkan bu durumun firmaların yeni yatırım yapmalarını engelleyeceğini kaydeden Ataol, yeni istihdam olanakları yaratılamayacağını, özellikle ithalata dayalı ve inşaat, perakende ve gıda gibi sektörlerde işten çıkarmaların yaşaDöviz artışının inşaat sektörü üzerinde de etkisini göstermeye başladığını anlatan Ataol sözlerine şöyle devam etti: "Kur artışına bağlı olarak inşaat malzemeleri fiyatlarında da yükselme yaşandı. Bu durumun konut fiyatlarına da yansıması bekleniyor. Son haftalarda kurda yaşanan artış bir tek yabancı konut alıcısına yaradı. 


Yabancılar alımlarını hızlandırdı. 


İstanbul Genç İşadamları Derneği üyesi gayrimenkul şirketleri son bir aydaki satışların yaklaşık yüzde 50'sini yabancı yatırımcılara yaptı." nabileceğini vurguladı. Ataol, sözlerine şöyle devam etti: "Faiz artışı, bankadaki mevduatından faiz alanları memnun ederken, yüklü borcu ve kaynak ihtiyacı olan, bu nedenle kredi kullanan reel sektöre ek maliyet oluşturacak. Kredi kartına, tüketici ve ihtiyaç kredisine yüzde 3 daha fazla faiz yükü getirecek. İşletmelerin kârlılıkları düşerken, üretim maliyeti artacak. 

Bu ortamda reel sektör durgunluğa girerken, yatırımlar azalabilir. İstihdam ve vergi gelirleri düşebilir. 


İşsizlik bir miktar daha artabilir. 


Döviz fiyatları ve faiz oranlarındaki artışın enflasyona yansıması da kaçınılmaz olacak. Stagflasyon endişeleri oluşabilir." Yüksek faizin ve yüksek kurun reel sektörü ciddi sıkıntıya sokacağını vurgulayan Ataol, "Üretici KOBİ'leri zor günler bekliyor. Küresel konjonktürdeki sıkıntıların ihracatı olumsuz etkileyeceği bu donemde KOBİ'ler şimdiden iç talebin düşmesi riski ile karşı karşıya. Ümidimiz Faiz oranlarındaki artışın ekonomiye istikrar getirmesi ve siyasi tansiyonun artık düşmesi" dedi. 


"Faiz artırımı demek büyüme hedeflerin revizyona gidilmesi demek" diyen Ataol, Türkiye'nin istikrarı için yüzde 5'in üzerinde büyümesi gerektiğini söyledi. Ataol, bu dönemde sabit kur uygulamasının doğru bir adım olacağını belirtti. 


Teknolojik ürünlerin fiyatları artabilir Dövizin çok fazla yükselmesinin, perakende ürünleri üzerinde de olumsuz etki yarattığını dile getiren Ataol şunları kaydetti: "Gıda ürünlerinin büyük bir bölümü ülkemizde üretildiği için gıda sektöründe pek fazla bir fiyat artışı gözlenmeyebilir. Ancak, teknolojik ürünleri satan perakende sektöründe yüksek fiyat artışları gözlenebilir. Fiyat artışları, tüketici beklentilerini olumsuz etkileyerek ekonomi politikalarına duyulan güveni azaltabilir. Bu durumda atılabilecek en önemli adım, ithal girdiye dayalı üretim yapısı, yani ithalata dayalı büyüme uzun vadede terk edilmelidir. Sanayi ve tarımda yerli girdilerin kullanımı cazip hale getirilmeli, bunun için de girdi maliyetlerini artıran en önemli unsurlardan bir olan enerji maliyetlerini düşürecek tedbirler alınmalıdır." 


Dünya