15 / 05 / 2024

Hüseyin Lüleci, İzoduo'yu ABDde üretmeye hazırlanıyor!

Hüseyin Lüleci, İzoduo'yu ABDde üretmeye hazırlanıyor!

Geliştirdiği İzoduo ile inşaat sektöründe devrim yaratmayı hedefleyen cerrah sanayici Hüseyin Lüleci yüksek izolasyon özelliğiyle mantolamayı devreden çıkaran ürününü ABDde üretmeye hazırlanıyor



Tüccar olan babasının işleri kötü gidip de darboğaza girdiğinde ticaret yapmamak için kararını kesin olarak vermişti. Tüccar olmayacaktı. Doktorluk onun için biçilmiş kaftandı, bu mesleği çok seviyordu. Kendi isteğiyle cerrah oldu. Zamanla oluşan şartlar onu sanayici  olmaya itse de mesleğinden  hiç vazgeçmeyen İzoduo Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Lüleci, bir yandan yürüttüğü inşaat alanındaki yatırımlarıyla yoluna devem ediyor. Klasik tuğla ve mantolamayı devreden çıkaracak İzoduo ismini verdiği yapı malzemelerini üreterek sektörde devrim yapan  Lüleci, 1992 yılında kurulan Andgrup bünyesinde üretim yapıyor. Lülecinin 5 yıl süren çalışmaların ardından patentini aldığı İzoduo ısı ve ses yalıtımını yanı sıra depreme dayanıklılık konusunda iddialı. İşimi çok seviyorum, günde birkaç ameliyat yaparım diyen Lüleci ile çalışmalarının hem doktor hem sanayici nasıl olunuru, yeni yatırımlarını konuştuk.

Siz bir cerrahsınız ama hiç de işinizle alakası olmayan bir sektöre, inşaata üretim yapıyorsunuz...

Meslek hayatıma doktor olarak başladım. Babam kalorifer kazanı üretimi yapıyordu, hala devam ediyor o iş. Sanayici bir aileden gelince ben de bu yola girdim. İlk hatırladıklarım babamla birlikte iş yerine gitmekti, lise çağlarına kadar yazlarımı orada geçirirdim. Sonra büyüdükçe kaçmaya başladım. Aklımda iki meslek vardı; ya hekim ya da pilot olacaktım ama Ankarada tıp fakültesine gittim. Ankaradeki ihtisastan sonra İzmirde 3 yıl hükümet tabipliği yaptım. İsteyerek cerrah oldum. Benim branşım üroloji. Lazerle yapılan teknolojik ameliyatları ilk yapanlardanım. Anlaşmalı hastanelerle çalışıyorum. Biz medikal ithalat yapan şirket kurduk Andromed adıyla. Andromed, özellikle üroloji ve dermatoloji branşlarında cihaz satışı, teknik ve tıbbi destek konularında faaliyetlerini sürdürüyor.

İnşaat sektöründe çok konuşulan bir marka oluşturdunuz. İzoduoyu tasarlarladınız...

Şirketin ilk sahibi Eskişehirli seramikçi bir grup aslında. Bu proje karşımıza çıktığında 1 ay boyunca inceledik. Varolan altyapının üzerine yaklaşık 6 çalıştıktan sonra 1.5 yıl önce de İzoduonun yüzde 100 hissesini ve patentini satın aldık. Ve üzerine katarak ürünü geliştirdik, İzoduo bir duvar bloğu. Ses ve ısı yalıtımını yaparken hafif olması da deprem güvenliği sağlıyor. Günlük bin metrekare üretimimiz var. Bu da 10 katlı bir binaya eşdeğer.

Enerji kaçağının önüne geçiyorsunuz bu ürünle.

Enerji kaçağı çok önemli bir konu. Binalardan kaçan 5 milyar dolarlık bir kayıptan söz ediyor resmi rakamlar. Devlet duvardan, camdan çatıdan kaçan enerji için tedbir almış ve yalıtım zorunluluğu getirmiş. Yeni yapılan binalarda bu var. Mantolamayla bu iş çözülüyor. Biz bunu yapınca mantolamaya gerek olmuyor. Bir yıldır piyasadayız. 250 bina yaptık. İnternette fuarlarda tanıtımımızı yapıyoruz. Elektrik enerjisi soğutmak için kullanıyor sadece ısınmak için değil. Özellikle güney bölgelerde ciddi elektrik sıkıntısı var. Otellerde klimalardan kaynaklanan ciddi enerji kaçağı var. Bizim  İzmir  ve Antalyada otel projelerimiz var. Bir kısmı bitti bir kısmının görüşmeleri sürüyor. Bu ürün kullanıldığı otelde yüzde 70 enerji tasarrufu sağlar.

Mantolama yapan şirketler kızacak ama İzoduoyu mantolamada farklı kılan özellikler neler İnsanlar niye sizin ürününüzü seçsinler

Otellerde, hastanelerde ses izolasyonu öncelikli. Enerjiyi korumamaz lazım. Bu malzeme bina yapılırken kullanılmalı. Mantolama yapacağınız fiyata yapıyorsunuz bu işi. Mantolamanın 5 sene sonra garantisi bitecek, 10 sene sonra patlamaya başlayacak. Tekrar yapılacak. Bizim ürünümüz ise ömürlük. Eski binalar için çok fazla bir şey yapılama ama bundan sonrakiler için yenilenebilir yalıtımla yapmamız lazım. Üretimlerimizde kırmızı tuğlada olduğu gibi birinci sınıf tarım toprağı kullanmıyoruz. Bizim hammaddemiz pomza taşı. Bu üretim Türkiyede bir ilk.

İstanbulda beklenen büyük deprem için alınan tedbirlerde İzoduodan yararlanmak mümkün..

Türkiyede bazı yapılarda kalitesiz ve ucuz ürünlerin tercih edilmesi de vatandaşların hayatını tehlikeye atıyor. Sadece yıkılma değil, ölümlerin ve ağır yaralanmaların çoğu kullanılan ağır malzemeler oldu. Buradan yola çıkarak bir yapı taşı ürettik. Volkanik bir kaya türü olan pomza taşı, çimento ve polistren köpüğü birleştirdik. Patent aldıktan sonra yalıtım niteliği yüksek yeni bir duvar yapı elamanı meydana getirdik. Kullanıldığı binalar içeriye su çekmiyor. Deprem sırasında duvarlar dışarı ya da içeri doğru patlıyor. Bizim ürün basınçtan patladığında otomobil camı gibi dağılmadan kalıyor, dökülmüyor. Yaralanma riskini de en aza indiriyor. Kandilli Rasathanesinde bununla ilgili bir deney yapacağız. Ürünün ne kadar basınca dayandığını da göreceğiz.

Yatırım hedefleriniz neler

Kapasitemizi artırıyoruz, yeni bantlar kurduk. Ekonomik krizle nedeniyle bir ayağımız frende gidiyor. Şu ana kadar yaklaşık 7 milyon dolarlık yatırım yaptık ciromuz 2 milyon dolar. Üretim Eskişehirde. Hedefimiz yeni fabrikalar kurmak. Sürekli ürün geliştiriyoruz, daha farklı ürünler çıkacak. Ama asıl hedefimiz yatırım. Şanlıurfada bir fabrikamız hayata geçiyor. Diyarbakır Adana, Mersin, Kahramanmaraş ve Kuzey Iraka çalışacak oradaki fabrika. 5 milyon liralık bir yatırım yaptık Şanlıurfada. Irak işine yılbaşında başlayacağız. 100 kişilik bir istihdam düşünüyoruz orada. 350 kilometre yarı çaplı mesafede iyi iş yapıyoruz. Bunun uzağı maliyetleri ciddi arttırıyor. Ürünü göndermek yerine yurtdışında üreteceğiz. Kanada ve kuzey ABDye gideceğiz. Avrupadaki ekonomik duruma güvenmiyorum. O bölgede pomza taşı var, ordaki ocaklardan alacağız. Bizim tüm makinelerimizi yurtiçinde yaptık, teknik olarak sıkıntı yok. Teknolojiyi patentimizi götüreceğiz. Franchise mı olacak kendimiz mi yapacağız bakıyoruz. Orada çok ciddi bir pazar olduğunu görüyoruz. Seneye başlarız diye düşünüyorum.

Sağlıkta Avrupayı geride bıraktık

Türk sağlık sektörü çok ileride. Doktor kalitesi açısından da Avrupadan ilerideyiz. İnsanlara sağlığı ulaştırma açısından baktığınızda ise dünyada liderliğe yürüyoruz. Sağlık alanında atılan hızlı ve cesur adımlar gerçekten çok önemli. Şu anda nüfus cüzdanı o da yoksa kimlik numarasıyla sağlık hizmeti alınabilir hale geldi. Dünyanın hiçbir yerinde eczaneden nüfus cüzdanıyla ilaç alamazsınız. Eğer sosyal güvenceniz yoksa ABDye yolda ölseniz kimse dönüp size bakmaz. Daha önce çok da eskiye bakmaya gerek 3-5 yıl öncesine kadar ameliyat olmaya ABDye gidilirdi. Artık dünyanın her yerinden sağlık hizmeti almak için Türkiyeye geliyorlar. Şu anda hekimlerle bakanlık arasında tam gün yasası, kadrolar gibi konularda bazı sorunlar yaşanıyor. Eğer bu da çözülürse sağlıkta bir problem kalmayacak. Zaten sağlığı bu kademeye getiren sistem herhalde mevcut sorunları da ortadan kaldırır. Tıp tekniğinde iyiyiz. Tıp teknolojisi ise zaten sadece birkaç ülkede yapılıyor, tüm dünya oradan alıyor. Mesela ameliyat robotlarını yapan dünyada tek firma var herkes oradan alıyor. Avrupadan artık malzeme almaz olduk. Ameliyat lambası, masası  yapılmazdı burada, çok ince teknolojik ürünler hariç her şeyin imalatı var. 20 yıl önce asistanken ilaç fiyatları çok yüksekti. Şimdi çok ucuzladı. Oluk oluk para giderdi yurtdışına. Hepsi değişti, geride kaldı. 

Ruhsat vermem diyen Başkan yatırımı görünce Bir tane daha yapın dedi

Üretmek, istihdam sağlamak çok önemli. Hele bizdeki gibi işsizlik sorunu olan ülkeler için. Ancak üretim yaparken çevreye duyarlı olmak bazen gözardı ediliyor. Biz çevreci üretim yapıyoruz. Fabrikamızda atık yok, ürünlerimiz çevreci. Bununla ilgili bir de hikayem var. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşene ruhsat için gitmiştik. Bize Tuğla fabrikası kuruyorsunuz, izin veremem dedi. Ancak üretim tesislerimizde elektrik dışında bir şey kullanmadığımızı ve 1 gram bile atığımızın olmadığını anlattık. Ürünleri fabrikayı gördü, durumu anlayınca da O zaman bir tane daha fabrika açın diyerek destek verdi. 

Türk siyasetinin şimdi en büyük problemi muhalefetin olmayışı

MUHALEFET yok bence. Bu durum iktidarın da elini ayağını bağlıyor. Bir adama yanlışlarını eksiklerini söyleyeceksin ki onlar giderilsin. Herşey daha iyi olsun, ilerleme daha hızlı olsun. İnsan herşeyi düşünemez ki, bir eksiği görüp de söyleyecek birileri yok. Bizdeki muhalefet laf olsun diye konuşuyor. Düzgün muhalefet olsa Başbakanın da işleri kolaylaşacak. Yurtdışında baskı yapıldığında, işimize gelmeyen bir baskıyla karşılaştığımızda Yapamam, çünkü muhalefet var. Onları ikna etmek lazım diyebilmeli. Yapamıyor ki. Bunlar elinin açmazları bence. Ekonomi iyi gidiyor genel olarak baktığımızda. Arada kriz sesleri duyuluyor ama artık ABD yatağa düşünce biz nezle oluyoruz. Eskiden onlar hapşırınca biz yatağa düşerdik. Ama başka sorunlarımız var. İçeride vergiler yüksek işgücünü çok pahalıya alıyoruz. Sıkıntılarımız bunlar. Buralarda yasal düzenleme olmalı. Eskisi gibi bıçak sırtında değiliz. 

Annem motosiklete binme derdi, dinlemezdim ama oğullarım büyüyünce sattım

Bir teknem var, Çeşmeye Göceke, Bodruma giderim canım sıkıldıkça. Tekne deyince insanlar gözünde büyütüyor. İyi bir otomobilden daha pahalı değil maliyeti.

Üstelik yelkenli olduğu için çok ekonomik. 300 liralık mazotla Fethiyeye gittiğimi bilirim. Denizden alıyorum hıncımı, stresimi böylece atıyorum. Motosiklet kullanırdım yakın zamana kadar ama iki oğlum var onlar kullanmasın diye sattım. Annem bana motosiklete binme derdi ama dinlemezdim. Güneye motorla giderdim. Teknede özellikle yemek yapmayı çok severim, evde de yaparım. Öğrencilik hayatında yemek yapmayı, kendime yetmeyi öğrendim. Biz sabahlara kadar çalışırdık, sorumluluğumuz vardı. Şimdiki öğrenciler çok rahat.
Star/Fulya ERDEM


Geri Dön