23 / 12 / 2024

İç mimar Fulya Barlı ve İliç Kırtaş eski mobilya avlıyor!

İç mimar Fulya Barlı ve İliç Kırtaş eski mobilya avlıyor!

İç mimarlar Fulya Barlı ve İliç Kırtaş, yıllardır şehir şehir eskici depolarını gezip 1960 ve 70'li yıllara ait eşyaları topluyorlar. Eski tarz buzdolaplar, radyo ve televizyonlar, kocaman koltuklar, sandalye ve masalar, çevirmeli telefonlar...



İkili, Galata'daki Stok 60/70 adlı mağazalarında 'ruhunu kaybetmemiş eskileri' satıyor."Kadınlar eskileri atmaya bayılır." diye bilinir hep. Oysa iki iç mimar Fulya Barlı ve İliç Kırtaş için durum tam tersi. İkili, yıllardır eskici dükkânlarını arşınlayıp, 1960 ve 70'li yıllara ait mobilyaları topluyorlar. Üstelik başlarda hobi olarak yaptıkları bu iş zamanla kurdukları şirket sayesinde kazanç kapısı olmuş onlar için. Kimini elden geçirip kimine hiç dokunmadan sunuyorlar meraklısına.

İki ortağın tanışıklıkları üniversite yıllarına dayanıyor. Bilkent Üniversitesi iç mimarlık bölümü mezunu iki arkadaş zamanla fark etmişler ortak noktalarını. Öğrencilik yıllarından beri eski mobilyalara âşık iki kadının nostalji merakının temelinde aileleri var aslında. Barlı, küçük yaşlardan beri annesiyle antikacıları gezmeye bayıldığını, Kırtaş ise ailesinin evde hâlâ kullandığı emektar mobilyalarını anlatıyor ballandıra ballandıra. Okul bitince İstanbul'a gelen ikilinin nostalji hevesi Beyoğlu'na yerleşmeleriyle katmerlenmiş.

Semtin tarih kokan havası ve mimarisi eskiye olan düşkünlüğüne ilaç gibi gelmiş ikilinin. Başlamışlar Çukurcuma, Galata ve civarda ne kadar eskici deposu varsa gezip beğendikleri parçaları toplamaya. Ancak herkeste olan bu parçalar zamanla onları tatmin etmemeye başlamış. Antikacıların fiyatları da boylarını aşınca, koyulmuşlar işe. Stok Mimarlık bünyesinde, Stok 60/70 adıyla Galata'da bir dükkân açmışlar 4 yıl önce. Burada dekorasyon danışmanlığı yaptıkları müşterilerine eş dosttan aldıkları tarihe karışmış nostaljik parçaları satıyorlar.

Barlı ve Kırtaş, sadece İstanbul'daki eskicileri arşınlamıyor.  İzmir  ve  Ankara  başta olmak üzere şehir şehir gezip eski eşya depolarını kurcalayıp işe yarar parçalar çıkarmaya uğraşıyorlar. Aradıklarını bulunca değmeyin keyiflerine. İzmir'deki eski Rum evlerinden dönemin aynası sandalye ve tabaklıkları, eski Büyük Ankara Oteli'nin şezlonglarını satın almışlar mesela. Büyükelçilik ve konsoloslukların gösterişli tekli koltukları, masaları ve akordeon kapaklı TV dolabı da koleksiyonlarındaki yerini almış zamanla. Doksan yaşındaki bir avukat emekliye ayrılınca, ofisinde almışlar soluğu. Masa, sandalye ve kitaplığın yanı sıra yaşlı adamın Osmanlıca, Fransızca ve Türkçe elyazması ajanda ve günlüklerini katmışlar ellerindeki parçalara. Bu koleksiyonu sergilemenin hayalini kuruyorlar şimdilerde.

ESKİ MOBİLYALAR GENÇLERİN GÖZDESİ

İki ortak, iç mimarlık danışmanlığı da yapıyor. Tabii neredeyse tüm projelerinin temelinde nostaljik esintiler var yine. Evler, ofis ve mağazalar, kafeterya, restoran ve oteller... Onlar en çok da herkesin kullandığı işyerlerine taşımayı seviyorlar eski havayı. Eski mobilyaların kişiye rahatlık ve özgürlük hissi verdiği görüşündeler. Müşteri kitlesinin çoğunu özgürlüğüne düşkün gençler oluşturuyor. Orta yaş üstü kesim yıllarca bu nostaljik mobilyalarla yaşadığı için pek rağbet etmiyorlarmış. Eski mobilyaları takım halinde bulmak zor olduğundan neyi neyle kombine edeceğiniz de hayal gücünüze kalıyor tabii.

 

"ŞU KIRIK DOLAPLA YIRTIK KONTUĞU İSTİYORUM"

Dükkândaki eşyalar eski olunca, arızası da fazla oluyor haliyle. Barlı ve Kırtaş bunun da çaresini bulmuş. Cilalama, kazıma, tamir derken yepyeni yapıyorlar diyemeyeceğiz ama 'en eski yenileme' işlemi tamamlanıyor böylelikle. Ancak öyle müşteriler var ki paslı gazeteliği, yırtık koltuğu, kırık telefonu hiç dokunulmadan öylece satın alıp koyuyorlar evine. Dokunulmasına hele bir de tamire asla izin vermiyorlar, ruhunu kaybetmesin diye. Bazen bu durum Fulya Barlı ve İliç Kırtaş'ı büyük bir zahmetten kurtarıyor. Örneğin eski tarz bozuk bir buzdolabı ulaşmış ellerine. "Ne yapsak, ne etsek" diye düşünürken satılmış dolap. Üstelik müşteri kesinlikle elden geçirilmesini istememiş, alıp kütüphane olarak kullanacakmış çünkü.

SIFIR MOBİLYA YAPIP ESKİTİYORLAR

İki ortak müşterilerden de eşya toplamaya başlamışlar. Dükkândan kitaplık ya da ayna almaya gelenler, "Benim de şöyle eski bir mobilyam var." der olmuş zamanla. Barlı ve Kırtaş, fotoğraflarını çekip göndermelerini istiyor, beğendikleri parçaları koleksiyonlarına katıyorlar derhal. Yakın ilişki kurdukları bazı müşterilerine iç mimarlık hizmeti veriyorlar. Evlerine kadar gidip "Neyi nereye koysak" diyenlerle ilgilendikleri oluyormuş. Aynı şekilde dükkâna eski eşyasını getirip satmak isteyenlere, "Şunu şöyle tamir edip böyle de kullanabilirsiniz..." diye tavsiyelerde de bulunuyorlar. Bu sebeple birçok müşterisinin satmaktan vazgeçtiği de oluyormuş. Yine de yok yok dükkânda. Cam şişeler, vantilatörler, büfe tipi eski buzdolapları, radyolar, siyah beyaz televizyonlar, çevirmeli telefonlar, kocaman koltuklar... İsteyene sıfırdan tasarım yaparak eskitme yoluyla nostaljik bir hava katabiliyorlar mobilyalara.

MERVE TUNÇEL/Zaman

 


Geri Dön