İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu toplandı!
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk, "Yeni iklim anlaşmasını Kyoto Protokolü'nden ayıran özellik, sadece belli ülkelerden değil tüm taraf ülkelerden katkı beklenmesidir. Yani sera gazı salınımını azaltmasıdır" dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk, "Yeni iklim anlaşmasını Kyoto Protokolü'nden ayıran en temel özellik, sadece belli ülkelerden değil tüm taraf ülkelerden katkı beklenmesidir. Yani sera gazı salınımını azaltmasıdır" dedi.
İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu, Müsteşar Öztürk başkanlığında, Çevre ve Şehircilik Bakanlığında toplandı. Toplantıya Türkiye’nin İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar da katıldı.
Müsteşar Öztürk, iklim değişikliğinin 21. yüzyılın en önemli küresel sorunlarından olduğunu, aşırı hava olaylarına bağlı sorunların insanların hayatını tehdit eder boyutlara vardığını, sıcaklar sonucu Pakistan ve Hindistan'da binlerce kişinin hayatını kaybettiğini söyledi.
Aşırı sıcakların, iklim değişikliğinde yeni bir kirletici olarak ortaya çıktığına dikkati çeken Müsteşar Öztürk, Türkiye'nin de birkaç gün içinde sıcak hava dalgasının etkisine gireceğini belirtti.
İklim değişikliğinin geri dönülemez sonuçlarını önlemek için ülkeler arası işbirliğinin önemine değinen Müsteşar Öztürk, 2015'in, iklim değişikliğiyle küresel mücadele bakımından kritik önemi bulunduğunu, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi çatısı altındaki ülkelerin, Kyoto Protokolü'nün yerine yeni bir iklim anlaşmasını kabul etmenin eşiğine geldiğini aktardı.
Müsteşar Öztürk, bu yılın sonunda Paris'te düzenlenecek BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 21. Taraflar Konferansı'nda, 2020 sonrasında yürürlüğe girecek yeni anlaşma metninin tamamlanmasının planlandığını dile getirdi.
Müsteşar Mustafa Öztürk, "Yeni iklim anlaşmasını Kyoto Protokolü'nden ayıran en temel özellik, sadece belli ülkelerden değil tüm taraf ülkelerden katkı beklenmesidir. Yani sera gazı salınımını azaltmasıdır" diye konuştu.
Bütün ülkelerin, bu yıl ekime kadar iklim değişikliğiyle mücadele konusundaki katkılarını BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Sekreteryası'na sunacağını ifade eden Müsteşar Öztürk, bu kapsamda Türkiye'de de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı koordinasyonunda yürütülen sera gazı emisyonlarına ilişkin projeksiyonların belli bir aşamaya getirildiğini söyledi.
Müsteşar Öztürk, 25 Mayıs'taki toplantıda, Türkiye'nin İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Mehmet Emin Birpınar başkanlığında, ilgili kurum üyeleriyle oluşturulacak komisyon tarafından projeksiyona ilişkin çalışmaların nihai hale getirilerek, İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu'na sunulmasının kararlaştırıldığını hatırlattı.
Bugünkü toplantının da bu çerçevede gerçekleştirildiğini belirten Müsteşar Öztürk, şunları kaydetti:
"Yeni iklim sürecinde ülkemizin iyi bir şekilde konumlanması ve menfaatlerinin korunması hayati önem arz etmektedir. Bu sürecin en iyi şekilde yürütülmesinde, iklim değişikliği konusunda koordinatör kurum olan bakanlığımızın yanı sıra tüm kurumlarımızın mesuliyeti bulunmaktadır. 2020 sonrasına ilişkin yeni anlaşmaların şeffaf, kapsayıcı, adil ve eşitlikçi olması halinde ülkemiz kendi kabiliyetleri doğrultusunda sürece katkı sağlamaya kararlıdır. Bu sürecin, kamu, özel sektör kuruluşları, akademik çevreler ve sivil toplum kuruluşlarıyla eşgüdümlü ve uyumlu yürütülmesini amaçlıyoruz."