25 / 11 / 2024

İmar problemleri gizleniyor mu?

İmar problemleri gizleniyor mu?

Hürriyet gazetesinden Yalcın Bayer vatandaşın sorularını cevaplıyor...




CHP Bartın Milletvekili, PM üyesi ve İçişleri Komisyonu üyesi Muhammet Rıza Yalçınkaya,  Ankara  Ek’imizdeki “Kentsel Dönüşüm Yağmaya döner mi?” yazımızda, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 73. maddesinde yapılan değişiklikle ilgili, TBMM’de kabul edilen Kanun teklifindeki Anayasa’ya aykırılıklar konusunda, mahkemeye kimin başvuracağını sormuştuk.


Yalçınkaya, şu yanıtı veriyor:
“Meclis’te kabul edilen bu kanun, Anayasa’nın 2, 5, 10, 13, 35, 36, 46, 56, 90 ve 138’inci maddelerine aykırı görüldüğünden, CHP olarak Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açılması için ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğün durdurulmasına karar verilmesi için, CHP Grup Başkan Vekilleri yetkili kılınmıştır.”
Kentlerinde ikişer döner Belediye Başkanlığı yapmış olan Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın) ve Metin Çobanoğlu (Kırşehir), Kentsel Dönüşüm Yasası’na karşı büyük bir savaşım verdiler. Ancak AKP hukuk tanımazlığını ve otoriter tavrını yerel yönetimler üzerinde daha da derinleştirdi. Yasa, kamuoyunda yeterince tartışılmadığı kadar neler getirdiği de pek bilinmiyor. Şehircilik ve mülkiyet hakkı bakımından muhalefetin tepkilerini özetlersek, yasanın neler getirdiği daha iyi anlaşılır:
* Amaç, kent rantlarını gerçek sahibi olan halkın elinden alıp bir grup yandaşa devrini sağlamak, ortaya çıkan yargı ve benzeri engelleri ortadan kaldırmaktır.
* İmar hukukunda hiyerarşi ayaklar altına alınmıştır. Ortada bir tutarlılık kalmamıştır.
* TOKİ’nin ya da Özelleştirme İdaresi’nin proje bazlı sorunlarına yönelik yasa çıkarılması ya da yasalar üzerinde değişiklikler yapılması bu kez Büyükşehir Belediye Başkanlarının eline verilmiştir.
* Teklifin zamanlaması TBMM’nin saygınlığına gölge düşürecek bir niteliğe sahiptir. Teklifin, AKP’li Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin kentin çeperinde, nazım imar planında yeşil alan olan boş alanlarda bu plan kararlarına aykırı bir biçimde belirlediği kentsel dönüşüm alanı kararlarına karşı açılmış davalarla eşzamanlı olması dikkat çekicidir. Üstelik teklif, bu davalarda ortaya çıkan yürütmenin durdurulması kararlarının gerekçelerini ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır.
* Kanunda ‘üzerinde yapı olan veya olmayan’, ‘imarlı veya imarsız’ gibi tanımlamalar, bir hukuk komedisi niteliğindedir. Bir alan, ya imarlı ya da imarsızdır, ya üzerinde bir yapı vardır ya da yoktur, üçüncü bir durumun olmadığı koşulda bu tür bir düzenleme ‘İstediğim her yerde istediğimi yaparım’ demekten öteye geçememekte, düzenlemeye hâkim olan keyfiliği gözler önüne sermektedir.

Büyükşehir dolanıyor

DENİZ Baykal’ın üç yıl kadar önce İBB’deki “imar hareketleri”ni “Yavşak ilişkiler” olarak nitelendirerek kendi grubunu uyarmıştı. Bazıları bunu duymamazlıktan geldi. Bahçelievler’in CHP’li Meclis üyesi Atalay Oğul’ın yöneticilik yaptığı Erbar şirketinin Bahçelievlerde’deki esas okul yeri olan arsası (5 dönümü ticaret alanı, 3 dönümü de okul) plan değişikliği yapılıp Meclis’ten geçirilmek istendi. Ancak CHP’lilerin başvurusu üzerine 7. İdare Mahkemesi işlemi durdurdu. Aynı dosya yine Meclis’e geldi; ağustosta çıkabilir mi? Oğul, geçen dönem CHP’nin İmar Komisyonluğundan sonra bu kez CHP Başkanvekilliğine “terfi” ettirildiğine göre arkasında bir güç var demek ki.
Star bu haberi yapmış ama AKP’li İmar Komisyonu Başkanı Sefer Kocabaş’ı sorgulamayı unutmuş. Bir başka durum da CHP İl Başkanı Berhan Şimşek’in ne kadar zorda olduğu anlaşılıyor. Hani kimsenin gözünün yaşına bakmayacaktı. Büyükşehir’de işler ‘dolanarak’ yapılır.

Haklı çıktık

GENELKURMAY Askeri Savcılığı, Dursun Çiçek hakkında soruşturma açtı ve sonuçlandırdı. Askeri Mahkeme’ye, ordudan ihracı için dava açtı, ismi geçenlerden, 3. Ordu Komutanı’nı da iddianamede mağdur olarak değerlendirdi.
Bu köşede, bugüne kadar muhtelif zamanlarda, Askeri Ceza Yasası ve Askeri Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu gereği, muvazzaf personel, emekli personel ve suça iştirak eden sivillerin dahi öncelikle askeri yargıda yargılanabileceğini iddia ettik. Genelkurmay, iş, ancak muvazzaf ordu komutanlarına (üçüncü ordu) sıçrayınca bu gerçeği gördü. Silivri yargılamaları başladığı zaman, muvazzaf, emekli personeli hakkında kurum olarak hukuki müdahalede bulunsalardı yargılama sürecine de katkı sağlayabilirlerdi. Netice olarak haklı çıktık...           S.Ö.

HES’çi şirket Şavşat’ı terk et

VANİKÖY’de Hidroelektirik Santralleri (HES) bilgilendirme toplantısı yapılamadan firma temsilcileri köyü terk etmiş. Şavşat Derelerinin Kardeşliği Paltformu üyeleri HES bilgilendirmesi için gelen Akar Elektrik Üretim Ltd. Şti. ve Çınar Mühendislik temsilcilerini sloganla karşılamışlar, yörede HES istemediklerini bildirmişler. ‘HES’çi şirket Şavşat’ı terk et’, ‘Su hayattır, satılamaz’, ‘Sularımızı kapitalist sömürüye terk etmeyeceğiz’ pankartları taşımışlar. Toplantının yapılamadığına dair bir tutanak tutulmuş.
Artvin Derelerinin Kardeşliği Platformu sözcüsü Güngör Tekgümüş dereleri kurutacak olan HES’lere karşı bugün Şavşat’ta bir miting yapacaklarını bildirdi.

GÜNÜN SÖZÜ

(Atalay’ın ‘Yol kazası’ sözüne) “Bu kazada 8’de 8 kusurlu olan iktidar partisidir. İktidar tam suçludur, çünkü tanzim eden o. Tanzim ettiği hadiseyi sonuca erdiremeyen ya da yanlış sonuca vardıran o.” (DP Genel Başkanı   Hüsamettin Cindoruk)

Cebimizden tırtıklananlar

AKBİL’e değindiğiniz için ben de bu konuda bir şehirdaş olarak cebimizin nasıl tırtıklandığına ilişkin isyanımı yazmak istedim.
Toplumlar olumsuzluklara tepki gösterip onlarla mücadele edeceğine, biz de bu kokuşmuşluktan nasıl yararlanırız demekteler. İstanbul’da İETT otobüslerinde en azından 4-5 yıldır şoförler karaborsacılık yapmaktadırlar. Ben bir halk otobüsüne bindiğim zaman ücret 1.50 Kr. Akbilsiz bir İETT otobüsüne bindiğim zaman ise 1.75 Kr. Bir belediye otobüs şoförü, çalışanı kamu araçları ile karaborsacılık yapabilmekte; hem de İçişleri Bakanı, Büyükşehir Belediye Başkanı ve İETT Müdürü’nün izni ve rızası ile... Yağmacılığın, hırsızlığın, çapulculuğun bu kadar dip yaptığı hiçbir ülkede hiçbir dönemde görülmemiştir. İşin en acı kısmı ise böyle bir olumsuzluktan muhalefet, sivil toplum kuruluşları, tüketici dernekleri ve medyanın alaka göstermemesi... Böyle bir çapulculuğun bu ülkede haber değeri olmayıp toplumun bunu kanıksamasıdır.
Hürriyet-Yalçın Bayer

 


Geri Dön