23 / 12 / 2024

İnşaat sektörü artık fabrikasyon üretime geçmeli!

İnşaat sektörü artık fabrikasyon üretime geçmeli!

Sosyolog Faruk Özcan, inşaat sektörünün artık üretimin şantiyelerden fabrikalara taşındığı ve şantiyede sadece montajın yapıldığı bir sektör halini alması gerektiğini söyledi...




Sosyolog Faruk Özcan bugünkü yazısında, inşaat sektörünün artık üretimin şantiyelerden fabrikalara taşındığı ve şantiyede sadece montajın yapıldığı bir sektör halini alması gerektiğini söyledi... İşte Özcan'ın o yazısı...


Bilgi çağı, mevcut bilgi ve iş yapma biçimlerine saplanıp kalmamayı, bilakis gerektiğinde bunlardan sağlıklı bir şekilde kopabilmeyi gerektirir. Şöyle ki, yeni durumların gerektirdiği yeni şartlar, eski bilgi ve iş yapma biçimleriyle aşılamaz noktaya geldiğinde, tüm mevcut bilgi ve iş yapma biçimlerini en hızlı şekilde terkedip yenilerine en hızlı şekilde adapte olabilen kişi veya kurumlar, yeni şartların yeni kazananı olurlar. Ancak gelin görün ki, şu haklı soru cevabını beklemektedir:

Ülkemizde inşaat sektörü bilgi çağında yaşadığımızın farkında mı?

Sorunun yanıtını birlikte bulabilmemiz için, gelin birkaç ilave soru ile devam edelim: 

Ülkemizde inşaat sektörü, mevcut bilgi ve iş yapma biçimlerinin yetersiz kaldığı yeni ihtiyaçlar karşısında, mevcut bilgi ve iş yapma biçimlerine saplanıp kalıyor mu, yoksa gerektiğinde bunlardan sağlıklı bir şekilde kopabiliyor mu?

Bu soruyu, örneğin ülkemizin kentsel dönüşüm ihtiyacı üzerinde somutlaştırmaya çalışalım: ülkemizde inşaat sektörü kentsel dönüşüm ihtiyacının farkına varılmasından sonra, mevcut bilgi ve iş yapma biçimlerine saplanıp kaldı mı, yoksa bu kentsel dönüşüm ihtiyacının yeni bilgi ve iş yapma biçimlerini gerektirdiğini görerek, eski bilgi ve iş yapma biçimlerinden sağlıklı bir şekilde kopabildi mi?

Hepbirlikte kendimize sormamızı istediğimiz soru aslında çok net: kentsel dönüşüm sürecine girilmesiyle birlikte, ülkemiz inşaat sektöründe ne değişti? Soralım kendimize ne değişti? Hiçbirşey.

Boş arsalara inşaat yapmakta kullanılan bilgi ve iş yapma süreçlerini, bu satırların yazarının “tarihi öngörülemeyen bir fiziki veya sosyal afet riski karşısında amacı hayat kurtarmak olan bir tahliye operasyonu” olarak tanımladığı kentsel dönüşümde de aynı şekilde kullanmaktaki bu ısrar, ülkemizde inşaat sektörünün bilgi çağını yakalamaktan ne kadar uzak olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak daha acı olan, bu eski bilgi ve iş yapma süreçleriyle bugün bizi kentsel dönüşüm yapmak zorunda bırakanların, şimdi tekrar eski hatalarını tekrarlayabilecekleri ihtimalidir.

Halbuki kentsel dönüşüm, boş arsalara inşaat yapmaktan farklı olarak iki açıdan zaman kıskacındadır. İlk olarak kentsel dönüşüm, amacı hayat kurtarmak olan bir tahliye operasyonu olduğundan, doğası gereği bir zaman kıskacındadır. İkinci olarak da, Devletimizin kentsel dönüşüm konusunda verdiği desteklerde de bir zaman sınırlaması vardır. Böylesine bir zaman kıskacında olmasına rağmen kentsel dönüşümü hala boş arsalara inşaat yapmakla karıştıranların çağ dışı kabullerinin aksine, inşaat sektörü eski bilgi ve iş yapma biçimlerinden sağlıklı bir şekilde kopmalı ve kentsel dönüşümde başarılı olabilecek olan yenileriyle değiştirmelidir. 

Peki inşaat sektörü kentsel dönüşümün gerekliliklerini karşılamak için neleri değiştirmeli?

Öncelikle eksiklikleri kendinde değil, mevzuatta/kentsel dönüşüm yasasında arama işgüzarlığını değiştirmeli. Kuşkusuz mevzuat dört dörtlük değil, ancak bu durum inşaat tekniğindeki eksiklikleri görmemize engel de değil. İnşaat tekniği anlamda yerinde sayarak, boş arsalara inşaat yaparken kullanılan bilgi ve iş yapma süreçlerini aynen kentsel dönüşümde de kullanabileceğini sanan değişime kapalı zihniyet, inşaat tekniklerini yenilememesinden, yani kendisinden kaynaklanan sorunları, mevzuat sorunu olarak sunmaktadır.

Dolayısıyla, inşaat sektörü tahmin edilenden çok daha fazlasını, aslında bütünüyle kendisini değiştirmelidir. Nasıl mı? Gelin bunu somut örneklerle açalım. 

Hepimiz arabaya, otobüse, trene, uçağa, biniyoruz. Ancak bu araçların hemen hepsinin üretimlerinde çok üzerinde durmadığımız ortak bir özellik vardır. İstisnalar haricinde arabalar da, uçaklar da, trenler de, otobüslerde fabrikalarda üretilir. Ancak insan ömrünün en büyük kısmı ne arabalarda, ne uçaklarda, ne trende ne de otobüslerde geçer. İnsan ömrünün en büyük kısmı takdir edersiniz ki evlerde ve işyerlerinde geçer. İronik olan şudur ki; insan ömrünün en büyük kısmının geçtiği ev ve işyerleri, istisnalar haricinde fabrikasyon değildir. Böyle olduğu içindir ki, başka sektörlerde örneğini görmediğimiz yapı denetim adı altında bir başka sektörle de inşaat sektörünü denetletme ihtiyacı duyulmaktadır. Halbuki arabalar, uçaklar, trenler, otobüsler üretilirken uluslar arası kriterlere uymak kaydıyla fabrikalarda üretilirler.

Bu çerçevede hem iki taraflı zaman kıskacı altında olan kentsel dönüşümün gerektirdiği ivediliği sağlayabilmenin, inşaat sektörünün iş kazalarıyla, kalite problemleriyle anılmasını ve şantiyede üretim yapmanın mevsimsel sınırlılıklarını aşmanın yolu, inşaat sektöründe hemen hemen tüm iş yapma süreçlerini ve kavramsal çerçevemizi değiştirmektir. Şöyle ki, sektörde en temel kavramlar olan inşaat, şantiye, üretim gibi kavramlar yeniden tanımlanmalı, ön üretim, montaj gibi özellikle konut ve işyeri üretiminde görece daha az kullanılan yeni kavramlar sektöre hakim olmalıdır. Yani; 

İnşaat Sektörü De Artık Fabrikasyon Üretime Geçmelidir

Örneğin ön üretimli teknolojilerin kullanılmasıyla inşaat sektörü artık üretimin şantiyelerden fabrikalara taşındığı, şantiyede sadece montajın yapıldığı bir sektör halini almalıdır. İnşaat sektöründe, iş kazalarında düşüşü, kalitede topyekün bir artışı ve klasik inşaat anlayışıyla kıyaslanamayacak bir üretim hızını sadece ve sadece fabrikalarda ön üretim sürecini olabildiğince uzatan, şantiyede montaj sürecini ise olabildiğince azaltan teknolojilerin kullanımı sağlayabilecektir. (Sektör profesyonelleri bu ön üretimli-çok katlı bina inşa etme teknolojilerini bildiği için burada örneklendirilmemiştir)

Şantiyelerin bir üretim alanı değil, montaj alanı olacağı bu yeni inşaat anlayışı tesis edilmeden, inşaat sektöründe kitlesel bir iyileşmeyi sağlamanın ve iş kazalarını en aza indirgemenin başka bir yolu yoktur. Bu ise artık ön üretimli inşaat tekniklerinin sektörde yaygın olarak kullanılmasıyla sağlanabilir. Ülkemizde kentsel dönüşümle özlenen güvenli yapılara da ancak fabrika ortamında, kontrollü şartlar altında seri üretim mantığıyla demonte üretilecek konutların şantiyede monte edilmesiyle ulaşılabilecektir.

Nasıl ki şantiyede üretilen betondan, fabrikada üretilen betona geçilmesinin sektöre getirdiği kaliteyi yadsıyamazsak, aynı şekilde şantiyede üretimden fabrikada üretime geçilmesinin de sektöre büyük bir kalite getireceği de yadsınamazdır. Öyle ki ülkemiz inşaat sektörü büyük bir değişimin arifesindedir, kentsel dönüşüm de bunun katalizörüdür. 


Sosyolog Faruk Özcan



Geri Dön