15 / 11 / 2024

İskan almayan müteahhite ne yapılabilir?

İskan almayan müteahhite ne yapılabilir?

Müteahhitin sözleşmeye aykırı yapı inşa etmesi; müteahhitin iskan almaması veya ayıplı konut teslim etmesi gibi sorunlar söz konusu olabiliyor. Peki, iskan almayan müteahhite ne yapılabilir?




İskan almayan müteahhite ne yapılabilir?

Bir arsa üzerinde bina inşa eden müteahhitler, yapıya kat mülkiyeti alabilmek için öncelikle iskan almak zorunda oluyor. İskan, binanın ruhsatına uygun bir şekilde inşa edilmesi halinde ilçe belediyesince verilebiliyor.


Arsasını müteahhite veren mal sahipleri müteahhit konusunda zaman zaman problem yaşayabiliyor. 


Müteahhitin sözleşmeye aykırı yapı inşa etmesi; müteahhitin iskan almaması veya ayıplı konut teslim etmesi gibi sorunlar söz konusu olabiliyor. Peki, iskan almayan müteahhite ne yapılabilir?


Mal sahipleri müteahhite karşı Sulh Hukuk Mahkemelerinde dava açabiliyor.  Ayıplı konutta zamanaşımı süresi 5 yıl oluyor. Ancak, satılan konutun ayıbı tüketiciden, satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı işlemiyor.


Müteahhit dava örneği;


T.C. YARGITAY 15. H.D.

2004/922 Esas

2004/6861 Karar

09.12.2004


KARAR :

Dava, eser sözleşmesine dayalı noksan ve kusurların nam ve hesabına yaptırılmasına izin verilmesi, masrafların da davalıya ait bağımsız bölümlerin satışından karşılanması hususunda yetki verilmesi istemiyle açılmış, davalı sözleşmenin mahkeme kararıyla iptal edildiğini ve ekonomik kriz nedeniyle tamamlayamadığını savunmuş, reddini istemiş, mahkemece bilirkişi raporuyla saptanan noksan ve kusurların masrafları davalıya ait olmak üzere tamamlanması için davacılara izin verilmesine, satışa yetki isteminin reddine karar verilmiş, karar, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.


Taraflar arasında re'sen düzenlenen 25.11.1992 tarihli inşaat ve satış vaadi sözleşmesiyle davalı, mülkiyeti davacılara ait arsa üzerine, iki ay içinde inşaat ruhsatı almak ve ruhsattan itibaren 24 aylık sürede iskan ruhsatı alınmış ve anahtar teslimi esasına göre bina yapımını yükümlenmiştir. Aynı nicelikte düzenlenen 24.5.1995 tarihli ek sözleşmeyle yüklenici 1 ay içinde temel ruhsatı almayı ve ruhsattan itibaren 10 ay içinde inşaatı bitirme taahhüdünde bulunmuştur. 


Ek sözleşmeye göre inşaatın 24.4.1996 tarihinde bitirilmesi gerekir. Ancak inşaat bu tarihte tamamlanmadığından davacıların  Ankara  29. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/339 E. 2000/690 K. sayılı dosyasında açtıkları kira davaları kabul edilmiş ve derecattan geçmek suretiyle kesinleşmiştir. Akit iptal edilmiş değildir. arsa sahiplerince 26.2.2001 tarihinde inşaatta yaptırılan tespitte, 30 milyar TL'nin üzerinde noksan ve kusur saptanmış, iskan ruhsatının alınmadığı belirtilmiştir. Davacıların 13.8.2001 tarihli ihtarla tanıdıkları 60 günlük sürede de binanın tamamlanamadığı, halen %87 seviyesinde kaldığı, iskan raporu alınacak durumda bulunmadığı mahkemece alınan 17.3.2003 tarihli bilirkişi raporuyla sabittir. Bu haliyle davalı yüklenicinin borçlu temerrüdüne düştüğü ortadadır. 


B.K. 106. maddesindeki seçimlik hakkın davacı arsa sahiplerine ait olduğu, bunu anılan Yasanın 97. maddesince, borcun kendileri tarafından yerine getirilmesine izin verilmesi olarak kullandıkları hususundaki mahkemenin kabulü doğrudur. Ancak masrafları davalıya ait olacağına göre yapacakları işlerin miktarları belirlenip, bunları karşılayacak oranda davalıya verilmesi gereken bağımsız bölümlerin satış yetkisi konusunda davacıların izin istemleri de kabul edilmelidir. Satışa izin yetkisi verilmesi hususundaki istemin reddi doğru olmamıştır.


O halde yapılması gereken iş, bilirkişi raporunda saptanan noksan ve kusurların, bir başka anlatımla, davalı nam ve hesabına ifa edilecek işlerin miktarı ve parasal tutarı ile bunu karşılayacak oranda yükleniciye ait bağımsız bölüm değeri bilirkişiye hesaplattırılmalı, saptanan bağımsız bölümlerin satışıyla elde edilenin inşaatın tamamlanmasında kullanılmasına, artan olduğu takdirde yükleniciye iadesine, böylece yüklenici nam ve hesabına inşaatın tamamlanması hususunda davacılara yetki ve izin verilmesine karar vermekten ibarettir.


İnfaz niteliği bulunmayan ( HUMK.388 ve 389. md. ) ifa izni verildiği halde satış yetkisi isteminin reddi usul ve yasaya aykırıdır. Kararın bozulması gerekir.


SONUÇ :

Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davacılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, 29.12.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.


İskan harcı hesaplama fiyatları 2016!


Işıl Seren KESKİN/Emlakkulisi.com




Geri Dön