Sektörel

İstanbul dünyanın en hızlı değer kazanan şehri!

İstanbul her geçen gün değer kazanmaktan öte dünyadaki “itibar”ını artırıyor… Türk devlet adamları yurtdışına gittikçe, gözler İstanbul’a çevriliyor… İstanbul dünyanın “umut” şehrine dönüşüyor...


İstanbul 2012 yılında 9 milyon 381 bin kişi ziyaret ediyor… İstanbul’un itibarı arttıkça bu sayı çok rahat gelecekte yıllık 50 milyon kişiyi bulur…


İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ““İstanbul’da dünyanın değişik yerlerinden gelmiş iş adamları var. Değişik alanlarda başarılı işler ortaya koyuyorlar. Ülkemizin ve İstanbul’umuzun yurt dışında tanıtılması adına da önemli bir şey bu. Ve günümüz dünyasında artık ülkelerin gücü yerine şehirlerin gücü konuşuluyor.”diyor… Bu durum her ülke için mümkün değildir. İstanbul’un gücü tarihi misyonunda saklı… İstanbul’un zaten dünyada bir marka karşılığı var… Türkiye yurtdışına açılmakla, kendisinin yeterince farkında olmadığı tarihi potansiyel “gücünü” keşfediyor..  


Türkiye’nin potansiyel gücünün tüm dünya, artık farkında. İtalya’nın eski başbakanı Silvo Berlusconi’ye , bir TV programında, 2009 yılındaki NATO zirvesinde kendisini karşılamak için bekleyen Merkel’i bekleterek, ülkesini küçük duruma düşürdüğünün hatırlatılması üzerine, “Sevgili dostum Tayyip Erdoğan’la konuşuyordum. Telefonu yüzüne nasıl kapatırdım” diyor… 


Başbakanın Afrika gezisi özellikle Avrupalıları telaşlandırıyor.  İngiliz Independent gazetesi “Batı, fazla uzun bir süredir Afrika’nın gerçek doğasına kör kaldı. Şimdi de geride bırakılma riski ile karşı karşıyayız” “Türkiye’nin cin gibi Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Afrika turunda”… diye yorumlar yapıyor…


Alman Deutsche Welle gazetesi “Avrupa’da umduğunu bulamayan Türkiye, Afrika’da stratejik ortaklıklar arıyor” diyor.. Aynı gazetede Hamburg’daki GİGA adlı enstitünün Afrika uzmanı Gero Erdmann “Bunun, Soğuk Savaş sonrası Türkiye’sinin yeni yön tayini arayışıyla da ilgisi var. İki kutuplu dünya düzeninin ortadan kalkmasından sonra bütün ülkeler gibi Türkiye de konumunu yeniden belirlemek durumundaydı. Mümkün olduğunca fazla bölgede ‘ben de varım’ demek de bu planın bir parçası.” diyor… Gero Erdman’da yanılıyor. Türkiye, Afrika’ya yön aramaya gitmiyor, bilakis yön vermeye gidiyor… 


Financial Times, 'Afrika'da nüfuzunu artırma arayışındaki Türkiye,  Erdoğan hükümetinin Avrupa pazarlarından uzaklaşırken, dünya genelinde daha ön saflarda bir role soyunduğunu yazıyor”… Avrupalıların derdi, Türkiye’nin Avrupa’dan uzak olup Afrika’ya yakınlaşması değil elbette… Göz göre göre Avrupa, güç kaybediyor ve yapacak bir şeylerinin olmaması canlarını sıkıyor…  Çin, Hindistan, Brezilya gibi ülkeler Afrika’yı ayağa kaldıracak proje teklifleri ile Afrika’da dolaşıyor… Afrika’da Latin Amerika ve Asyalıların dolaşması, Avrupalıların yakın bir  zaman içerisinde Afrika’dan tavsiyesi anlamına gelebilir… Avrupalıları kaygılandıran neden budur…


İngiliz Financial Times gazetesi 10 Ocak 2013 tarihinde “Amerika, İngiltere'ye AB'yi terk etmeme uyarısı” yaptı diye başlık atıyor… Independent ve Guardian gazeteleri de aynı konuyu haber yapıyor.  ABD’nin  Avrupa'dan sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Philip Gordon'un “Beyaz Saray'ın İngiltere'nin Avrupa Birliği'nde kalmasına önem veriyor,  aksi takdirde Avrupa Birliği'nden çıkmış bir İngiltere'nin uluslararası planda yalnızlaşacağını ve Washington'la ilişkilerinin de bundan darbe alacağını” söylüyor. Haberden anladığımız Avrupa’dan uzaklaşmaya çalışanın Türkiye değil, İngiltere olduğu.. Haberin nedeni ise İngiltere Başbakanı David Cameron’ın İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılma konusunu referenduma götürme ihtimalidir.

Afrika’da Asya ile Avrupa kapışıyor. İyi bir politika ile kazanan Türkiye olacak. Türkiye, hem Asyalı hem de Avrupalıdır… Asya’nın en güçlü temsilcisi Çin, Afrika’yı adeta markaja almış görünse de Çin’in Afrikalılara “ticaret yapalım” dışında söyleyebileceği fazla bir sözü yoktur. Ama Türkiye’nin sözü var. Başbakan da bu sözü gittiği her ülkede söylüyor. Başbakanın sözleri Afrikalılara hayat verecek niteliktedir.. Afrikalıların “şuur” düzeyini yükseltecek niteliktedir… 


20.yy’da Rus Çarlığı’nı söyleyecek sözü olan Bolşevikler bitirdi.. Ve dünyayı etkilediler… Çin imparatorluğunu da benzer bir “söz” ile Mao bitirdi… 1789’da Fransız Devrimi ile söylenen “söz” Avrupa’yı dönüştürdü… I. Ve II. Dünya savaşı sonrasında ise “söz”ü Amerika “demokrasi” kavramı etrafında söyledi ve gücü eline aldı… Rusya/Çin ve Amerika/Avrupa 20.yy dünyasını şekillendirdi… Rusya “söz”ünden pes etti, Çin ise artık “söz”ü umursamaz oldu… Avrupa, ABD’nin sahip olduğu değerler ise  bırakın dünyayı etkilemeyi, artık kendi vatandaşları tarafından sorgulanır oldu… Amerika’da 50 milyondan fazla insan açlık sınırında yaşıyor… Avrupa’da da benzeri durumlar görülmesi olası…


Yani, Asyalıların, Avrupalıların ve Amerikalıların, Afrika’ya söyleyebilecekleri bir sözü yok… Demokrasi, hak, hukuk kavramlarının içini boşalttılar… Ticaret dediklerinde ise artık Afrikalılar onlardan, cüzdanını saklayacaktır…

Tayland’ın Başkenti Bangkok’ta yapılan Asya Belediye Başkanları Genel kurulunda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş “Asya, dünyanın en önemli güç merkezi olacak, Kriz ve fırsat kapımızda duruyor, Asya kentlerinin yöneticileri olarak krizleri fırsata çevirebiliriz diyor.  


Kadir Topbaş  UCLG (Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Dünya Birliği) Başkanı olarak Senegal’in başkenti Dakar’da yapılan 6.Afrika Şehirler Zirvesi’nde ise “Afrika hak ettiği yerde değil. Biz İstanbul olarak, Türkiye olarak tüm tecrübelerimizi paylaşmaya hazırız. Hazreti Mevlana’nın dediği gibi ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguyu paylaşanlar anlaşır’ diyor…


Türkiye, kendi potansiyel gücünü her geçen gün fark ediyor, keşfediyor… Keşfettikçe de İstanbul “itibar” kazanıyor… İstanbul’un itibar kazanması yatırımcıların yönünü İstanbul’a çeviriyor…


Saygılarımla,

Abdullah Çiftçi


www.abdullahciftci.com