Eğitim

İstanbul, nasıl finans merkezi olur?

Zaman Gazetesi yazarı Sami Uslu, İstanbul'un finans merkezi olma konusunu ele aldı

IMF toplantıları sırasında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Yardımcısı ve ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan doğru bir zamanlama ile İstanbul'un finans merkezi olmasını hedeflediklerini dünyaya ilan etti. Önce bir saptamada bulunalım:

İstanbul, Osmanlı döneminden bu yana, ülkemizin tartışmasız finans merkezidir. Fakat, mesele İstanbul'u uluslararası finans merkezi yapmak olduğuna göre, bunun için ilk önce hükümet iradesi şarttır, ama yetersizdir. Gerçi hükümet genel icraatıyla da İstanbul'u finans merkezleri arasına sokma babında hizmet vermiştir, vermektedir. Ama, böylesine muazzam bir hedefe ulaşmak için başka unsurların da mevcudiyeti şarttır.

Mesela, küreselleşme korkusunu yenmemiz, hatta daha ileriye giderek, uluslararası olayların kahramanı olma konusunda çekingen değil tersine arzulu ve kendimize güvenli olmamız gerekir. Ayrıca, başka uluslardan olanları yabancı olarak değil, dost olarak görmemiz ve ona göre davranabilmemiz şarttır. Çünkü, uluslararası finans merkezi, küreselleşmenin her boyutuyla yaşandığı yerlerdir, buna insanî boyut da dahildir. Mesela, dünyanın ikinci büyük finans merkezi olan Londra'da 300 farklı lisan konuşulur. Demek ki, İstanbul finans merkezi olacaksa, başta İstanbul sakinleri olmak üzere, milletçe hepimiz bizden farklı kültür ve zihniyetlerle birlikte yaşamaya alışmamız, hatta bundan memnun olmamız gerekir. Olaya yabancılar açısından bakarsak, onlar İstanbul'da ikamet etmekten dolayı hiçbir tedirginlik duymamalı, kendilerini anavatanlarındaki kadar rahat hissetmelidir.

İstanbul'u finans merkezi yapma gayretimizi yönlendirirken, işin büyük rakamlara ve devasa hacimlere dayandığını bilmeliyiz. Mesela fikir edinmek için Londra'daki finans hayatına bakmak anlamlı olabilir. Bu kent, yabancı hisse senedi işlemlerinde dünya pazarındaki toplam hacminin yüzde 60'ını yapar. Dünyadaki toplam döviz alım satımının üçte biri burada gerçekleşir. Çağdaş finans tekniklerinin çeşitliliği bakımından Londra, New York'tan sonraki sıradadır. Londra halen dünyanın forfaiting merkezidir. Londra'da faaliyet gösteren finans kuruluşlarında istihdam edilen her düzeydeki elemanın toplam sayısı 600 bindir. Avrupa'nın finans merkezi olarak tabir edilen Frankfurt'la mukayese edersek, bu kent finansal işlemler bakımından Londra'nın kabaca onda biri kadardır. Londra büyük bir liman ve 5 uluslararası havalimanına sahiptir. Dünyanın havacılık merkezidir. Londra Borsası 1773 yılında faaliyete başlamış olup Avrupa'nın en büyüğüdür ve 50 ülkeden 350 şirket hissesi burada işlem görür. İkinci Dünya Savaşı, İngiltere ve Londra'ya eski gücünü kaybettirince Londra, mali merkez olarak dünya birinciliğini New York'a kaptırdı. Ama ikincilik konumunda halen rakipsiz.

Şehrin finans alanındaki büyüklüğünü takdir etmek için şu bilgilere göz atmak yeterlidir: Dünyanın en büyük finans şirketlerinin dörtte biri bu kenttedir. 550'den fazla uluslararası bankanın ve 170 küresel çapta borsa aracı kurumunun Londra'da ofisi bulunur. Bu rakam Frankfurt'ta 280'dir. Londra, tezgah altı piyasada işlem gören türev (derivative) ürünler ticaretinde, global iş hacminin yüzde 36'sına sahiptir ve tabii ki bu sahada tartışmasız tektir. Dünyadaki tüm Euro tahvillerin (Eurobonds) yüzde 70'i bu kentte muamele görür. Kent; 5,5 trilyon dolarlık hacimle küresel çapta en büyük fon yönetim merkezidir. Yabancı hisse senedi piyasasında Londra'nın payı yüzde 56 düzeyindedir. Beynelmilel sigorta piyasası olarak Londra topladığı 25 trilyon pound tutarındaki prim ile dünya birincisidir.

İstanbul'un da bu rakam ve hacimlere ulaştığını bir düşünün ve böyle bir kente sahip olan ülkemizin nasıl gelişeceğini tasavvur edin. Şimdi, takdir edelim ki, Başbakan'ın İstanbul'u global finans merkezi yapma hedefi çok çaba sarfını gerektiren ama her türlü çabaya değer bir hülyadır.
Sami Uslu/Zaman