22 / 12 / 2024

İstanbul’a iki yeni OSB lazım!

İstanbul’a iki yeni OSB lazım!

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, son dönemdeki romantik söylemlere karşı çıkarak “İstanbul’un ‘sanayisiz’ olamayacağını söylüyor ve iki yakadaki sanayiciler için iki yeni Organize Sanayi Bölgesi kurulmasını öneriyor.



SON yıllarda genellikle sanayisiyle, ihracatıyla, turizmiyle çok hızlı gelişen, markalaşan illerimizi konuşuyoruz. Ancak, unutmamak gerekiyor ki ülkemizin tüm illeri mal ve hizmetler açısından ortalama yüzde 34 oranında İstanbul’a bağımlı. Sanayide, ticarette, ihracatta, turizmde hem üretim hem tüketim tarafında Türkiye ekonomisinin açık ara en güçlü kenti İstanbul’da 31 bin ihracatçı firma var. Bu firmalar 2013’te 70 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Kentin ihracatı, 2014 Ocak-Ağustos döneminde önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 17’lik artışla 54.4 milyar dolara ulaşmış durumda. Bu rakamın yıl sonunda 80 milyar doları rahatlıkla aşacağı görülüyor. 2013’te İstanbul’a 10.4 milyon yabancı turist geldi. Bu rakam da bu yıl 12 milyona ulaşacak gibi görünüyor. İstanbul’u, dünyanın en önemli finans merkezlerinden biri yapacak çok büyük altyapı yatırımları da devam ediyor. Üçüncü Köprü, Üçüncü Havalimanı, Avrasya Boğaz Geçişi, Kanal İstanbul gibi çılgın projeler İstanbul’u 10 yıl içinde birkaç misli büyük bir ekonomik güç haline getirecek.


SANAYİCİ NE YAPACAK

Türkiye’nin en büyük sanayi odası konumundaki İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO), yönetimi, İstanbul sanayisinin geleceğinin bir devlet politikası çerçevesinde ele alınması gerektiğini düşünüyor. İSO’nun her ay düzenlediği olağan meclis toplantılarına önce Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, sonra Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve ardından da Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce konuk oldu. Onlara sanayicinin görüşleri anlatıldı ve İstanbul’un ‘sanayici’ geleceği için nasıl bir yol izlenmesi gerektiği birlikte tartışıldı. 

GÖÇEBELİKTEN KURTULMALIYIZ

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, şöyle konuşuyor: “İstanbul’da sanayinin yeniden yapılandırılmasına yönelik çalışmalara katkı sağlamak amacıyla sanayinin yerleşimi ve yeni organize sanayi bölgeleri kurulması, en başta gelen önceliğimiz. Bunun için ilk adım olarak, Organize Sanayi Bölgeleri Geliştirme İhtisas Kurulu’nu oluşturduk.  Dünden bugüne İstanbul Sanayisine bakıldığında yerleşik olmayan, tabiri caizse göçebe olmak zorunda bırakılan bir sanayinin var olduğunu görüyoruz. Oysa sanayinin yerleşik bir düzende olması, geleceğini daha iyi planlaması açısından önemli. İşte bu nedenle sanayiye yerleşiklik kazandırmanın yolunun öncelikli olarak OSB’lerden geçtiğini düşünmekteyiz.Biri Avrupa diğeri Asya yakasında olmak üzere İstanbul’daki sanayimizin dönüşümüne imkân sağlayacak iki OSB kurulması gerektiğine inanıyoruz.

SANAYİNİN ŞAHDAMARI

Bazı gelişmekte olan ülkelerde büyük kentler, daha çok alışveriş merkezleri, beş yıldızlı oteller ve iş merkezleri gibi yatırımları kendilerine çekerken, üretim odaklı ekonomi anlayışı geri plana düşüyor. Türkiye’de ise sanayi üretiminin merkezini oluşturan İstanbul ülke ekonomisinin adeta şahdamarı.


Sanayisiz İstanbul DÜŞÜNÜLEMEZ

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, İstanbul’da son dönemde ulaşıma yönelik yatırımları, kenti bölgesel bir lojistik merkez haline getireceğini belirterek, “İstanbul’un finans, lojistik ve moda merkezi olması hedeflenirken bizim beklentimiz; İstanbul’un menfaatleri ile sanayimizin menfaatlerinin birlikte değerlendirilmesidir. İster şehir, ister ülke ölçeğinde olsun, istikrarlı bir ekonomi ve sağlıklı bir toplumsal yapının üretimle mümkün olacağını düşünüyoruz. Ayrıca, hizmetler ve ticaret sektöründeki büyümenin tetikleyicisi de sanayidir. Dolayısıyla, İstanbul ölçeğindeki bir ekonomide sanayiye hak ettiği önemin ve yerin verilmemesi, şehrimiz ve ülkemizin geleceği adına olumlu sonuçlar doğurmaz” diyor.


Sanayi hep aynı kalsın demiyoruz

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, İstanbul’da sanayi hiç değişmeden hep aynı yapıda kalsın gibi bir anlayışa sahip olmadıklarını vurguluyor ve “Zaten buna çağın gerçekleri ve dinamikleri de izin vermez” diyor. Bahçıvan, küreselleşme süreci ve bilgi toplumuna bağlı olarak artık ucuz işgücü ve doğal kaynaklara dayalı rekabet anlayışının yerine üretim teknolojilerini geliştirme, katma değeri yüksek ürünlerin üretimi ve çevreyle dost, temiz bir üretim anlayışının önem kazandığını belirtiyor. Bahçıvan şöyle devam ediyor: “Nitelikli işgücü oranının yüksek olması, altyapı olanakları, lojistik imkânlar, coğrafi konuma bağlı olarak erişilebilirlik özellikleri, sosyal donatılar, ekonomik güç yapısı, pazar olanakları, İstanbul’u önemli ve çekici kılıyor. Vizyoner bir inovasyon ve Ar-Ge altyapısına sahip üniversitelerin şehrimizdeki varlığı da büyük avantaj. İstanbul’daki mevcut OSB’lerimizin dünya örneklerinde olduğu gibi eko endüstriyel parklara dönüşmesi çevresel ve ekonomik açıdan büyük katkı sağlar. Tesislerde atık ve enerji alışverişine olanak sağlayan sistemlerin hayata geçirilebilmesi için finansal ve yönetimsel destekler de çok önemli.


Hürriyet


Geri Dön