İstanbul'un bir çok bölgesinde binalar riskli denilerek evler boşaltılıyor!
Ege Cansen'in bugünkü köşe yazısına göre; Bir süredir, Bağdat Caddesi ve Fenerbahçe gibi apartman fiyatlarının yüksek olduğu semtlerinde dairesi olanlar diken üstünde oturuyor. Binaların risk altında denilerek bir çok aile evlerinden çıkartılıyor...
Bir süredir, Bağdat Caddesi ve Fenerbahçe gibi apartman fiyatlarının yüksek olduğu semtlerinde dairesi olanlar diken üstünde oturuyor.
Çünkü kamuoyunda “kentsel dönüşüm” diye bilinen “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” ileri sürülerek aileler, binanız çürük diye yaşadıkları evlerinden zorla çıkartılıyor. Rant için sapasağlam binalar yıkılıyor.
RİSKLİ ALAN, RİSKLİ YAPI
Çirkin ve çarpık bir şekilde büyüyen kentlerimizin, başta İstanbul olmak üzere bir “Kentsel Dönüşüm” veya “Kentsel Yenilenme” (Urban Renewal) den geçmesi gerektiğini savunan çok yazı yazdım. Bu konuda ilk makalem 1967’de Milliyet’te yayımlanmıştı. Köyden kente göç yüzünden büyüyen İstanbul’da Fikirtepe, Gültepe, Kuştepe, Sultanbeyli, 1 Mayıs Mahallesi gibi onlarca kötü inşa edilmiş yeni semt oluştu. TEM’in iki yanı tam bir felaket görünümü kazandı. 1999 depreminden sonra işin içine bir de güvenlik boyutu girdi. Çünkü “zemin yapısı riskli” alanlarda inşa edilmiş binalar, strüktür olarak sağlam bile olsalar, hasar gördü ve can kaybı yaşandı. Yaklaşık 1000 kişinin öldüğü Avcılar yöresi bunun en somut örneğidir.
KİME NİYET, KİME KISMET
Kentsel yenilenmeyi hayata geçirmek için meselenin parasal tarafı çözülmeliydi. Ben dâhil dönüşümü destekleyen herkes, yenilenmesi gereken semtlerde inşaat yoğunluğunu arttırarak “yık-yap” işinin kamuya yük getirmeden çözülmesini önerdi. Ama bu imar katsayı artırımının pahalı semtlere de uygulanması söz konusu değildi. Ancak rant avcıları kokuyu aldı ve değerli semtlerde dönüşümü “riskli yapı” başlığı altında yasaya soktular. Niyet çarpık çurpuk bir şekilde en kötü şartlarla inşa edilmiş az katlı binaların yıkılarak gariban semtlerin ihyası iken, birden en pahalı semtlerdeki sapasağlam yüksek binaların yıkılmasına dönüştü. Çürük binalarla dolu semtlere dadanan yüklenici az bulunuyor. Ama Bağdat Caddesi ve çevresi tam bir avlak alanı oldu. Evinde oturmak isteyen kat malikleri de “alırım çürük raporu, yıkarım binanı” diye tehdit ediyor.
SAĞLAM BİNA, YÖNETMELİK DEĞİŞİNCE ÇÜRÜK OLMAZ
Yeni yönetmelik, yeni yapılacak binaları ilgilendirir. 6306 “Dönüştürme” kanununda ifade açıktır. Eski binalar ancak “yıkılma veya ağır hasar görme riski taşıdığı ilmi teknik verilere dayanılarak tespit edilmişse” riskli yapı tanımına girer. Aksini zorlamak hukuka sığmaz.
SON SÖZ: Süleymaniye Camii yıkılmamalıdır.
Ege Cansen/Hürriyet Gazetesi