01 / 10 / 2024

İstanbul'un Kitabı'nda İstanbul anlatıldı!

İstanbul'un Kitabı'nda İstanbul anlatıldı!

Yahya Kemal, 'Türk İstanbul' adlı eserinde Fatih Sultan Mehmet dönemini anlatırken, Fatih semtinin o devirde 'adeta şehir içinde bir şehir' olduğunu ifade eder




İstanbul şžehri Kültür Tarihi Araştırmaları Merkezi tarafından hazırlanan 'İstanbul'un Kitabı: Fatih'te tarihÜ® yarımadanın adeta fotoğrafı çekiliyor. Kitapta Edirnekapı'dan Saraçhane'ye, Yedikule'den Aksaray'a kadarki bölgede yer alan tarihÜ® semtlere ait incelemeler yer alıyor.

çalışmanın mimarı Dr. Süleyman Faruk Göncüoğlu, 'Fatih ilçesinin semt semt monografyasını verirken, tarihi sadece okumaya çalıştık. Yeniden bir Fatih tarihi yazmadık.' diyor. Günümüzde artık önemli olanın nüfusun nicel çokluğu değil, niteliği ve demografik değerleri olduğunu kaydeden Göncüoğlu, şehirlerin sadece bugünleri ile yaşamamaları gerektiğini belirtiyor. Yeni imar planlarıyla her geçen gün sınırları genişleyen bir İstanbul olduğunu dile getiren Göncüoğlu, 'Yahya Kemal'in 'Süleymaniye'sinin lezzetini bugünün insanları da çocuklarına taşıma arzusu duyabilmeli ki şehrin dokusu canlı kalabilsin. Nazım Hikmet, otobiyografik şiirinde en önemli hatırası olarak Ramazan'da şžehzadebaşı'nda kalabalıklar içinde Karagöz'e gidişinden bahseder. Yani toplumsal yaşayıştan, şehirli bir yaşama ritüelinden.' şeklinde konuşuyor.

Fatih ilçesindeki semtlerin sınırları çizilirken, tarihi kimlikler dışına asla çıkmadıklarını söyleyen Göncüoğlu, 'Unutulmuş, ortadan kaldırılmış ve bugün isimlerinden başka bir özellikleri kalmamış semtleri çalışırken mahalle sınırları, tarihÜ® kimlik, tarihÜ® geçmiş ve tarihÜ® topografyası dikkate alınarak düzenlendi.' diyor. Göncüoğlu, bugün birçok yerleşim yerinin bozulduğunu belirtiyor. Örnek olarak da şehrin omuriliği niteliğinde olan ve Haliç'ten başlayıp Marmara kıyısına uzanan Unkapanı-Saraçhane-Aksaray aksının topografik yapısı üzerindeki iskan ve kültürel yapının bozulmasını veriyor. Bu durumun kimlik arayışını sürdüren bir İstanbul oluşmasına sebebiyet verdiğini anlatan Göncüoğlu, zararlarının ise bugün daha yeni yeni anlaşılabildiğini kaydediyor.

Göncüoğlu, bu çalışma ile İstanbul'u yeniden keşfettiklerini söylüyor. Semt tarihi ve monografyası üzerinde çalışmanın gayet yorucu, zorlayıcı ama bir o kadar da zevkli olduğunu dile getiren Göncüoğlu, 'Kitap için Osmanlı arşivlerinden Bizans kroniklerine, hatıralardan karakol tutanaklarına, haritalara, 1850 yılından itibaren fotoğraf belgelerinden tüm gazete arşivlerine değin çok geniş bir yelpaze içerisinde çalıştık.' ifadelerini kullanıyor. Göncüoğlu, Osmanlı İstanbul'unun Bizans'ın mirasçısı olduğu gibi Fatih ilçesinin de bu mirasın bugünkü sahibi olduğunu hatırlatıyor.

Yer isimleri nereden geliyor

Fetih sonrası Fatih adı verilen bölgede, Anadolu'dan gelenlerin yerleşimiyle nüfus hızla artmış. Konya, Niğde ve Karaman'dan gelenler ilk önce bugünkü Fatih Camii'nin kıble yönündeki alanlara yerleşmiş. Ana caddenin olduğu yer ve civarı Büyükkaraman olarak adlandırılmış. Malta çarşısı'nın olduğu yere ise Küçükkaraman ismi verilmiş. Yine bu bölgeden getirilen nüfusun devamı bugünkü Aksaray semtine yerleştirilmiş. Bu ilk fetih yerleştirmelerinin devamında Samsun çarşamba'dan gelenler de bugünkü İsmailağa ve çarşamba Pazarı muhitine yerleşmişler. Bursa'dan getirilen Ermeniler ise Samatya merkez ve çevresinde iskan ettirilmişler.
Zaman/SAMET ALTINTAşž  


Geri Dön