İstanbul'un meydanları canlanıyor, şehrin çehresi değişiyor!
Yeni açılan ve yenilenen meydanlar İstanbul'un çehresini değiştiriyor. Bu gelişmeyi 'kentlilik bilinci ve kültürünün' gelişmesi için önemli bir mihenk noktası olarak gördük ve uzmanlarına sorduk
Yeni açılan ve yenilenen meydanlar İstanbul'un çehresini değiştiriyor. Bu gelişmeyi 'kentlilik bilinci ve kültürünün' gelişmesi için önemli bir mihenk noktası olarak gördük ve uzmanlarına sorduk. Projeleri skandal olarak gören de var demokrasinin gelişmesinin işareti olarak gören de.
şu sıralarda İstanbul'da dolaştığınızda karşınıza her an yeni bir meydan düzenlemesine işaret eden tabela çıkabiliyor. şimdilerde Ramazan nedeniyle dolup taşan Sultanahmet Meydanı'nın geçen haftalarda yenilendiğini gördük. 'Avrupa'nın en büyük adalet sarayı' sıfatıyla çağlayan'a yapılan Adliye binasının önünün meydan biçiminde düzenlendiği duyuruldu. Yine önceki haftalarda Taksim Meydanı'ndaki trafiğin yeraltına alınacağını, Gezi Parkı'ndaki tarihi kışlanın yeniden inşa edileceğini bizzat Başbakan Recep Tayyip Erdoğan açıkladı. Anadolu yakasında Ümraniye'ye yeni bir meydan açıldığını duymuşken, İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş da Üsküdar ve Esenler'deki meydanların yeniden düzenleneceğini açıkladı. Liste muhakkak duymadığımız diğer düzenlemelerle uzuyordur. Bütün bu haberler arasında meydanların kültürümüzdeki yerini, onlarla kurduğumuz ilişkiyi, meydanlara 'belediyeci bakışı'ndaki problemleri bu alana ilgi gösteren mimarlara sormak istedik. Alanlarının önemli isimlerinden Korhan Gümüş, Erhan İşözen ve Sinan Genim sorularımızı cevapladı.
Ortaköy
Meydanlara ihtiyacımız çok ama tasarım projeler yok
Mimar Erhan İşözen
- Bizim meydanlarla aramız tarih boyunca pek iyi olmamış galiba...
Öyle söylenebilir. Osmanlı'da meydanlar yok, insanların bir araya geldiği camii avluları, pazaryerleri var. Meydan çevresindeki yapıların tanımladığı bir alandır. Tanımlayıcı, karakteristik bir yapının belirlemediği, insanları buluşturmayan alanlar boşluktan öteye bir anlam taşımaz. Osmanlı'nın bir tek meydanı var; Beyazıt Meydanı. Cumhuriyet döneminin tek meydanı da Taksim'deki Cumhuriyet Meydanı.
- Meydanlara ihtiyacımız yok mu acaba
Özellikle İstanbul'un meydan ihtiyacı çok fazla. Fakat en büyük problem buraların kentsel tasarım projeleri yapılmadan ele alınmış olması. Küçücük bir sokak refüjü biçiminin bile kentsel tasarımını yapmazsanız kalite çıkaramazsınız ortaya.
n Meydan biçiminde düzenlenmesini önerebileceğiniz yerler var mı
Edirnekapı'daki Mihrimah Sultan Camii'nin önü İstanbul'a meydan biçiminde kazandırılabilirse çok iyi olur. Üsküdar ve Kadıköy meydanları da mutlaka ele alınmalıdır. Oralar düzenlenirken arabalar için kavşak noktaları, yolcuların geçtiği bir yer olmaktan çıkarılıp insanların buluşma yerlerine dönüştürülememiş. Bunun sağlanması gerektiğini düşünüyorum.
- Bulunmaktan hoşlandığınız bir meydan var mı
1989'da projesini yaptığım Ortaköy Meydanı. Projesini ben yaptığım için değil elbette. İstanbul'un farklı kültürel değerlerinden izler taşıması, insanları buluşturması, tarihi özellikler barındırması bakımından...
Sultanahmet
Sultanahmet Meydanı'na yapılan yenileme skandaldır
Mimar Korhan Gümüş
- Geçen haftalarda Sultanahmet Meydanı trafiğe kapatılarak halkın kullanımına açıldı. Proje hakkında ne düşünüyorsunuz
Sultanahmet Meydanı bu şehrin en önemli meydanıdır. Geçmişi antik zamanlara kadar uzanıyor. Roma dönemindeki en önemli merkezlerden birinin at meydanı... Bu kadar önemli bir alanda hiçbir arkeolojik araştırmaya girişilmeden; çevresinde fazlasıyla tarihi yapı bulunmasına karşın herhangi bir mimari düşünce geliştirilmeden yapılan bu projenin mimarı kimdir merak ediyorum doğrusu. Böylesi önemli bir alanın tarihini, arkeolojik ve mimari değerini yok sayarak, bir mimari projeye gerek duymadan basit bir biçimde taşla kaplamak büyük bir skandaldan başka bir şey değildir. Kimsenin sesi de çıkmıyor... Hiç olmazsa dokunmadan bıraksalardı, sonra belki bir şeyler yapılabilirdi.
- şu günlerde çağlayan'da açılacak Adliye binasının önü de meydana dönüştürüldü...
Orada meydan yok ki; şu haliyle meydan demek çok zor. Siz gördünüz mü orayı; bir arkadaşınızla buluşmak için orada randevu verir misiniz
YENİ PROJELER BENİ KORKUTUYOR
- Bizdeki meydanların başlıca problemi nelerdir
Meydanlar genellikle transfer merkezi olarak kullanılıyor, halbuki mimari yapılarıyla, insanların soluklanma, oturup sohbet etme, sosyalleşme ihtiyaçlarına cevap verecek biçimde düzenlenmeliler. Aslında İstanbul'la Venedik'i birbirine pek eşdeğer değildir ama su kıyısında olması dolayısıyla, Eminönü Yeni Camii önündeki meydanla Venedik'teki St. Marco Kilisesi önündeki meydanı birbiriyle karşılaştırabiliriz. şimdi St. Marco meydanının internette kolayca görebileceğiniz bir fotoğrafına bakın; tamamen yayalara ayrılmış. Bizim Yeni Camii'nin önündeki meydansa tamamen ulaşıma ayrılmış. Üstelik dalış tünelleriyle bir trafik çözümüne dönüştürülmüş. Bu açıdan baktığınızda acıklı bir durum var. İstanbul gibi değerli bir şehrin meydanları böyle basit, kabiliyetsiz bir biçimde tasarlanmayı hak etmiyor.
- şehrin birçok yerinde meydan düzenlemeleriyle ilgili haberlere sık sık rastlıyoruz...
Asıl beni korkutan da bu durum. Bu tür haberlere sık rastlamak her şeyin iyiye gittiği anlamına gelmiyor. Örneğin Eminönü Meydanı düzenlene düzenlene bu hale geldi. Belediye'de bekleyen meydanlar kataloğuna bakarsanız kimler ne düşünmüş diye, siz de fark edebilirsiniz. şimdiki hallerinden daha kötüye dönüştürecek projeler bekliyor. Mesela Beyazıt Meydanı, Bizans döneminde forummuş. Osmanlı'da askerin kılıç kuşandığı havuzlu bir saray meydanına dönüşmüş. şimdiyse üstü betonla kaplanarak tekrar değiştirilmek isteniyor. Belediye umarım öyle bir projeyi hayata geçirmez. Kadıköy Meydanı'nın şu anki görünümünü eski fotoğraflarıyla karşılaştırın. Zamanla daha kötüye gittiğini göreceksiniz.
YARIşMA AçILMASI İçİN BAşBAKANA MEKTUP
- Başbakan önceki ay Taksim Meydanı'ndaki trafiğin tünellerle yeraltına indirileceğini açıkladı. Bunu olumlu buluyor musunuz
Taksim için yapılan o projenin 25 yıllık geçmişi var. Meydana çıkan yolların her birinden dalış tünellerini öngörüyor. Orası şehirlerarası bir kavşak gibi düşünülüyor anladığım kadarıyla. Artık projeyi kim yapmışsa. Bu da bir fikirdir, ortaya atılabilir ama mutlak bir fikir gibi gösterilmemelidir. Haliç kıyısındaki Sütlüce Mezbahası, kültür merkezine dönüştürüldü mesela. Dünyanın en pahalı kongre merkezi oldu. Sadece önündeki yolu dalış tünelleriyle yeraltına indirmek için 80 milyon dolar harcandı. O parayla bütün o bina restore edilebilirdi. Ve sonuçta işlevli bir merkeze de dönüşmedi. Bu örneği dalış tünellerinin ezberden, mutlaka iyi bir fikir olmadığını göstermek için verdim.
- Sizin Taksim Meydanı için alternatif bir öneriniz var mıdır
Bu meydanların projeleri uluslararası yarışmalarla belirlenmelidir. Ucuz bir trafik problemini çözer gibi ele alamazsınız. Biz bazı mimarlar ve şehir plancılarıyla bir İstanbul Platformu oluşturmaya çalışıyoruz. Bir ay kadar önce Taksim Meydanı projesinin uluslararası bir yarışmayla belirlenmesi için Başbakan'a mektup yazdık. Yakında bu konuda bir basın açıklaması yapmayı düşünüyoruz.
- Taksim Meydanı'nın bir de Gezi Parkı kısmı var, oradaki eski Topçu Kışlası'nın yeniden yapılacağı açıklandı...
1936'da zamanın en tanınmış mimarlarından Henri Prost tasarlamıştı o meydanı. Taksim, Nişantaşı, Maçka ve şişli arasında şu an göründüğünden çok daha geniş bir alana yayılıyordu. çevresine İnönü Stadı, Açık Hava Tiyatrosu, sergi sarayı, fuar alanı ve AKM yapılıyor. Cumhuriyet döneminin en büyük kültür projesi. şimdi böyle bir alanı dönüştürmekten söz ediyoruz. Bunu ciddi biçimde ele almak gerekir, burada kışlayı yeniden inşa ettireceğiz demekle olmuyor. Bu kadar büyük bir proje için herhangi bir mimara 'Hadi yap bakalım' da denmez. Bir yöntem geliştirmek, uluslararası yarışma açmak gerekir.
TAKSİM İLE NİşANTAşI'NI BİRLEşTİRMEYİ İSTERDİM
- Bir mimar olarak size teslim etseler önceliği neye verirdiniz
Prost'un projesinde Taksim'den Nişantaşı'na kadar yürüyerek gidebiliyordunuz. Sonra o araya Hilton inşa edildi ve bahçesinin açık olacağı söylendi ama o söz tutulmadı ve bahçe kapatıldı, bağlantı kesildi. Orası tekrar insanların çevresinde buluşabileceği, vakit geçirebileceği bir yürüyüş alanına dönüştürülebilir. İstiklal Caddesi'nin yükünü azaltıp kente güzel bir hava katar bu proje.
- Artık mümkün mü öyle bir proje
Evet mümkün. Hilton'un bahçesinden, otopark alanından bir geçiş vereceksiniz hepsi bu.
- Neden yapılmıyor peki
Kamu mekanlarının sahibi yok çünkü. Oraya geliyorlar ve otopark olarak kullanıyorlar. Eminönü'ndeki, Karaköy'deki, Taksim'deki meydanlara bakın, her tarafı otopark.
- Üç önemli meydan projesini de eleştirdiniz...
Bugüne kadar hep iş görsün diye projeler yapılmış. Biraz yaratıcılıkla bu meydanlar düzenlenmeli, zeka özürlü olmaktan kurtarılmalı. şu anda hepsi öyle. Deniz kenarında en değerli yer otopark olarak kullanılabiliyor mesela.
Üsküdar
Yeni meydanlar ülkemizdeki demokrasi düzeyinin yükseldiğini gösteriyor
Mimar Sinan Genim
- Meydanlar Batı'ya özgü alanlar mıdır
Meydan fikri ilk kez site devletlerde, şehrin problemlerini konuşmak ve tartışmak için gereken açık alan ihtiyacını karşılamak amacıyla ortaya çıkar. Doğu kültüründe genelde meydan fikri yoktur. çünkü genellikle mutlakiyetle idare edilen toplumlarda geniş halk yığınlarının toplanabileceği alanlara iyi gözle bakılmaz. Örneğin Justinyen döneminde Hipodrom'da toplanan kalabalıklar Nika isyanını başlatır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde At Meydanı'nda toplanan kalabalıklar padişahları tahttan indirir.
- Bizim kültürümüzde meydanların bir karşılığı var mı
Doğu toplumlarında çarşı oluşumu genelde kapalı mekanlarda gelişir. Bu nedenle hemen her büyük şehrimizde bir 'kapalıçarşı' bulunmaktadır. Küçük semt çarşılarıysa büyük meydanlara gerek duymazlar. Biraz devlet politikası, biraz da çarşı işlevinin başka tür mekanlarda oluşması nedeniyle bizim kültürümüzde büyük açık alanlara ihtiyaç yoktur ve bu nedenle de meydanlar bulunmaz. Bizim kültürümüzde toplanma mekanı olarak camiler vardır. şehirlerin en büyük camileri, yani 'cuma camii'leri adı üstünde cem olmak, toplanmak için yapılan yapılardır. şehir halkının kontrollü bir şekilde toplanması için bu tür mekanlar varken, benzeri açık alanlara niçin ihtiyaç duyulsun ki
- Geçen haftalarda açılan Sultanahmet Meydanı'nı değerlendirebilir misiniz
Bugün İstanbul'da Batı kültürü çerçevesinde meydan denilebilecek tek alan çok eskilerin hipodromu, bir dönemin At Meydanı, günümüzün Sultanahmet Meydanı'dır. Ancak burada da meydan fikrine alışık olmadığımızı görmekteyiz. çevresi Sultanahmet Camii, İbrahim Paşa Sarayı, Marmara Üniversitesi Rektörlük Binası, Defter-i Hakani Binası gibi anıtsal yapılarla dolu olan, orta aksında Örmeli Sütun, Burmalı Sütun, Dikilitaş, Alman çeşmesi gibi şehir süsleri bulunan bir alandan söz ediyoruz. Fakat bu alan, gerek içinde gerekse çevresinde bulunan ve budanmayan ağaçlar nedeniyle görülmez ve algılanamaz haldedir. Son dönemlerde Ramazan ayı boyunca bu alanda kurulan satış ünitelerine karşı oluşan eleştiriyiyse anlamak mümkün değil. çünkü bu alanların oluşumu, zaten çarşı fikrinin oluşumuyla başlar. Burada kurulan satış ünitelerinin mimari ve kullanım tarzını eleştirebiliriz. Ancak varlıklarına karşı çıkmak bir anlamda agora ve forum'lara karşı çıkmak demektir ki, bu meydan oluşumuna karşı çıkmak demektir.
- Son zamanlarda çeşitli ilçelerde çok sayıda meydan düzenlemesi haberleri görüyoruz. Ne düşünüyorsunuz
İlçelerdeki yeni oluşan meydanların ülkemizin demokratik düzeyinin yükseldiğini gösterdiğini düşünüyorum. Artık devlet ve onu yönetenler halkın büyük kalabalıklar halinde toplanmasından korku duymuyor, şehirlerin merkezinde büyük boş alanlar yaratmaktan çekinmiyor. Bu düşünce yapısının evriminin ülkemiz için övünülecek bir açılım olduğunu düşünmekteyim.
Akşam/ EYÜP TATLIPINAR