07 / 05 / 2024

İsthanbul Evleri'nin teslimi neden gecikti?

İsthanbul Evleri'nin teslimi neden gecikti?

İhracatçılar han duvarlarını neden aşamadılar?



TAKVİMLER 2005 yılını gösteriyor. Türkiye istikrarlı bir büyüme tutturmuş, gayrimenkule de büyük talep var. İstanbul başta olmak üzere bütün büyük şehirlerin yakın çevresi uydukent tarzında büyük gayrimenkul projeleriyle dolup taşmaya başlamış. Sektör bu kadar cazip hale gelir de yatırımcılar durur mu? Belli bir sermaye gücüne ve iş deneyimine sahip pek çok iş adamı müteahhitliğe ...

Turizmcisi, tekstilcisi, otomotivcisi, tüccarı, sanayicisi... Ama bunlann arasında özellikle bir grup çok dikkat çekici.2005 yazının başlan... Yer, Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM) Yenibosna'daki binası. O dönemki TİM Başkanı Oğuz Sancı, ziyaretine gelen iki konuğuyla görüşüyor. Görüşme bitip de konuklannı uğurlamak üzere ayağa kalkarken, makam odasının kapısı açılıyor ve kulağında cep telefonuyla İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçılan Birliği (İHKİB) Başkanı ve TİM Başkanvekili Süleyman Orakçıoğlu giriyor içeri...

Bir yandan telefonla konuşurken diğer eliyle "pardon" işareti yapıp yandaki kapalı bir bölüme doğru yürüyor. Konuşmalardan anlaşılıyor ki konu önemli ama bunun TİM'in faaliyetleriyle pek ilgisi yok: "Hayır... O şirket olarak değil, kişi olarak girecek. Biz giriyoruz. Evet evet onlar da öyle katılıyor"Kapıya doğru yönelen misafirlerin meraklı bakışlarına cevaben "Henüz netleşmeyen bir iş, şimdilik açıklamıyoruz" deniyor.

İHRACATÇILAR İNŞAATA GİRİYOR

Ama işin rengi, kısa süre sonra gazetelere yansıyan haberlerle belli oldu. İhracatın her yıl yüzde 25-35 artmasında büyük rolü bulunan bir grup ihracatçı da o günlerde şiddetli esen gayrimenkul rüzgârına kapılmıştı. İhracatçılar cephesinin önde gelen bazı isimleri Han Yapı adıyla ortak bir şirket kurup gayrimenkul alanına iddialı bir giriş yaptılar.

Oğuz Saüa'run başını bu grupta kimler yoktu Damat&Tweeriin patron Süleyman Orakçıoğlu, bu TİM Başkanlığı'nın yanı sıra Yönetim Kurulu Üyeliği dönemin İstanbul Deri İl Birliği Başkanı Mehmet Tosyalı Holding Yönetim Başkanı Fuat Tosyalı, Sars Sanayi Yönetim Kurulu başkanı Latif Aral Aliş, Tekofaks Kurulu Başkanı Ayhan Bt Grup (Damat&Tween) Ye Kurulu Başkan Yardımcısı Orakçıoğlu, Özkar Şirketi Yönetim Kurulu Üyesi Burak Özcan Öztiryakiler Yönetim Kur Yusuf Öztiryaki ve Murat Tahsin Öztiryaki diye dev uzun bir listeydi bu... Ade takım...

15 milyon TL sermaye i Han Yapı'nın hedefleri bü Örnek projelerle "Türk ga pazarında biz de varız" d ülke sınırlarını aşıp, çevre ülkelerde de büyük projelere imza atacaktı. İlk etapta Çekmeköy ve Beylikdüzü'nde konut projeleri, Ataköy'de ise rezidans projeleri yapacaktı. Çalışmalar hızlı başladı.

İlk kazma, Mart 2006'da Beylikdüzü'nde vuruldu. Bölgedeki 1500 konutluk projenin adı İsthanbul Evleri olarak belirlendi. Kaliteli ve depreme dayanıklı olarak inşa edilecek konutlar o dönemde kimilerince "çok düşük" bulunan bir fiyattan, metrekaresi yaklaşık 1000 liradan satılacaktı. İki gün içinde, projenin ilk fazında yer alan 650 dairenin tamamına yakını sahiplerini buldu, ikinci fazdaki daireleri satmak da zor olmadı. Zira işler çok iyi gidiyordu. Deprem Dede olarak bilinen Kandilli Rasathanesi'nin eski müdürü Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara da İsthanbul Evleri'nin tanıtım çalışmalarındaki "ekran yüzü" olmuştu. Projeye danışmanlık eden Işıkara muhtemel alıcılar nezdinde bir güven unsuru olarak öne çıkıyordu.

YER GÖK PROJE, İLGİ DAĞILDI

Ancak takvim ilerledikçe, yani iş üçüncü fazdaki dairelerin şansına gelince sorunlar çıkmaya başladı. Beylikdüzü'nde de birbiri ardına yeni konut projeleri ortaya çıkarken, konut talebi yerinde saydığı için İsthanbul Evleri'ne ilgi dağıldı, daire satışında güçlükler yaşanmaya başladı.

Bu arada 2008 yılında krizin ayak sesleri iyiden iyiye duyulmaya başladı. Dünyanın önde gelen müteahhitlik firmaları arasında yer alan ve İsthanbul Evleri'nin inşasını üstlenen Hazinedaroğlu İnşaat da yurt dışındaki alacaklarını tahsil edemez hale geldi. Bu durum İsthanbul Evleri'ndeki iş makinelerine de kontak kapattırdı. Çünkü Hazinedaroğlu'nun alacaklarına da hacizler gelmeye başladığı için Han Yapı ödemeleri yapsa bile, bu paralar işi yapan taşeron firmalara aktanlamayacaktı.

İnşaatın durması, dairelerin zamanında teslimini tehlikeye düşürünce başta Mehmet Büyükekşi olmak üzere, şirket yönetimini fiilen yürüten bazı ortaklar duruma müdahale etti. Hazinedaroğlu'nu devreden çıkartıp taşeron firmalarla doğrudan çalışmak da dahil, inşaatın sürmesi için yoğun çaba harcandı. Buna rağmen birinci fazdaki 700'e yakın dairenin bir kısmıyla, ikinci fazdaki 388 daire zamanında teslim edilemedi. Böylece Han Yapı, çok sayıda daire sahibine satış sözleşmesi gereği kira ödemeye başladı. Mart 2010 itibariyle tüm daireleri teslim eden şirket yönetimi şu anda daire sahiplerine karşı tüm yükümlülüklerini yerine getirip rahat bir nefes almış görünüyor.
Ancak kimse mağdur olmasa bile ortada şöyle bir durum var: Han Yapı 2005 yılında büyük hedeflerle yola çıktığı halde, daha ilk projesinde büyük sıkıntılarla karşılaştı. Satışını yaptığı İsthanbul Evleri'nde planladığı dairelerin bir kısmını yapmaktan vazgeçti. Tamamlamayı başardığı ilk iki fazdaki evlerin bir kısmını da zamanında teslim edemedi. Bu yüzden daire sahiplerine ödediği yaklaşık 900 bin liralık kira (tazminat) yüküyle karşı karşıya kaldı.
Bu arada Ataköy'de sonradan vazgeçilen rezidans yapma planını bugün pek hatırlayan yok. Tarabya'daki konut yapma planlan ise ciddi harcamalar yapılmasına rağmen proje haline bile getirilememiş durumda. Şirketin Ticaret Sicil Gazetesi'nde yayımlanan faaliyet konusunun içinde de yer verilen "yurt dışı" projelerini sormak ise bugünün şartlannda kimsenin aklına gelmiyor...

ORTAK İŞ YAPAMAMAK

Peki sorun neredeydi? Neler yapılmalı, neler yapılmamalıydı? Projenin içinde şöyle ya da böyle yer almış hiç kimse "başarısızlık" kelimesini ağzına almaya yanaşmıyor. Ama ortada bir sorun olduğunu inkar eden de yok. Yaptığımız görüşmelerde herkesin söylediği ortak birkaç nokta var. Han Yapı'nın hedefledikleriyle bugün geldiği nokta arasındaki ciddi uçurumun nedeni konusunda herkes hemfikir: Küresel kriz. Ancak gayrimenkul sektörü de diğer bütün sektörler gibi krizden payına düşeni aldı. O yüzden Han Yapı'ya özel bir durum değil bu ve yaşananları tek başına anlatmaya yetmiyor.
Zamanlama hatası, ikinci bir neden olarak sayılıyor. Hemen herkesin bu alana girmeye başladığı bir ortamda gayrimenkul işine girmek çok akıl kân değildi. Çünkü böylesi durumlarda ortaya ciddi bir arz fazlası çıkması kaçınılmaz. Bu yüzden başkalarına göre düşük bir fiyattan satış yapılmasına rağmen yeterli talep görmemiş olmak çok normal... Üstelik bu hata, küresel kriz yüzünden daha da pahalıya patlamış görünüyor.

Çok genel geçer bir yaklaşım gibi görünse de Türk iş adamlarının ortak iş yapma kültürüne sahip olmaması,Han Yapı'yı sıkıntıya sokan nedenler arasında sayılıyor. Şirketi yakından tanıyan bir isim şöyle diyor: "Bu tip işletmelerde, ortakların mali durumlan ya da odaklandıkları yatırımlar da zamanla değişebiliyor. O zaman sermaye toplamak zorlaşıyor. Ortaklar nakit sermaye koymayınca kredi almak gerekiyor. Ama bu kez de ortaklar belki de haklı olarak, kefil olmaya yanaşmıyor."

ÇIKAR AYRILIĞI ÖNE ÇIKIYOR

Çok ortaklı yapılarda zaman geçtikçe ortaklann ilgi alanlarının değişmesi de birlikte iş yapmalarını güçleştiren bir başka neden olarak sayılıyor. Bu bazen iki ya da daha çok ortağın başka bir alanda rakip hale gelmeleri şeklinde de ortaya çıkabiliyor, başka türlü de... Kimi zaman da ortaklardan biri, zenginliğini ya da gücünü kaybediyor, sermaye koyamıyor. Bu durumda ya diğerleri para koymak zorunda kalıyor veya onlar da soğuyor. Han Yapı'da böyle bir sorun yaşandığı anlaşılıyor. Çünkü daha işin en başında adları geçmesine rağmen,sonradan ortalıkta pek görünmeyen çok sayıda iş adamı var. Bunlar Adnan Ulubaş, Mehmet Akif Ulubaş, Adnan Dalgakıran, İsmail Gülle,Mustafa Çıkrıkçıoğlu ve NuriSönmez
gibi isimler yer alıyor.

Ortaklann asıl işleri sebebiyle ortak projeye veterince zaman aynamarnalan da bir başka sorun olarak gösteriliyor. Uzmanı olmadıkları işi danışmanlar ve profesyonellerler yardımıyla takip etmek zorunda kalmaları onları ya çekingen yapıyor ya da tümüyle ortalıktan ayrılmaya itiyor. tam bu noktada profesyonel yöneticilerin rolü gündeme geliyor.Yetersiz ya da tecrübesiz yöneticilerin patronları ikna etmeye çalışmak yerine her dediklerini yapmaya çalışmaları da sık rastlanan bir durum.
Business

 

 

 


Geri Dön