İzmir depreminin anatomisi!
İzmir depreminin ardından kira yardımları, otellerin, evlerin ve site sahiplerinin kapılarını depremzedelere açması, güzel haberlerdi.
Posta Gazetesi köşe yazarı Erkut Can, bugünkü köşesinde İzmir'de yaşanan depremi kaleme aldı.
İşte Erkut Can'ın 'İzmir depreminin anatomisi' başlıklı yazısı...
Bilim insanlarının uzun süredir sözünü ettiği İzmir depremi, 10 gün önce Ege’nin incisini vurdu ve 114 canı anasından, babasından, evladından kopardı. Öncelikle, ölenlere rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Bu kayıplar, vicdan sahibi milyonları yürekten yaralarken, bu duygudan nasibini almayanları da kapkara vicdanlarıyla yine aramızda bıraktı. Hemen kriz masası kuruldu, hemen birileri o masaya oturdu ama, aslında bu krizin olmaması için, önceden tedbir masalarının kurulması önemliydi.
Bu arada ‘Binaları dönemin şartlarına göre yaptık’ diyen yedi kişi de tutuklandı. İzmir’de mucizeler yaratılırken, asıl mucize beş partinin desteğiyle TBMM’nin “Deprem Araştırma Komisyonu” kurulması kararı almasıydı. H İzmir’deki arama kurtarma çalışmalarında canları pahasına gösterdikleri özveriyle, depremin sembolü olan Elif kızımıza, Ayda kızımıza ve diğer enkaz altında kalanlara mucizeler yaşatan başta AFAD ve Umke gönüllüleri, JAK timleri ile, İstanbul, İzmir ve 10’a yakın belediyenin itfaiye ve arama kurtarma ekiplerine, madencilere, STK’lara ve gönüllü vatandaşlarımıza teşekkürümüz yetersiz kalır. Canlı ve cansız bedenlerin tespitinde yol gösterici olan dört patilileri de unutmamak lazım tabii.
GÜZEL ve ÇİRKİN
Artık her şey bitti. Kaybı olanlar, evsiz kalanlar acılarıyla baş başa kaldılar. Elazığ’da olduğu gibi, İzmir depremi de yakında gündemden düşer. Ama güzellikler her zaman hatırlanacaktır.
Kan bağışı çağrısından bir saat sonra, “Yeter artık, yeteri kadar bağış yapıldı, gelmeyin” anonsu... n İzmir metrosunda, üstü kirli kurtarma ekibi oturmayınca tüm yolcuların ayağa kalkması.
Umke görevlisi Edanur Doğan’ın enkazdaki İnci kızımızı hayatta tutmaya çabalarken, keman çaldığını öğrenince,
“Seni dinlemeye geleceğim” demesi...
AVM dikilmeyen deprem toplanma alanlarının ne kadar önemli olduğu.
*
Sonuç olarak, İzmir’in yaralarını, bu ülkenin erdemli insanlarının dayanışma gücü saracaktır.
Çağrılar üzerine, gıda, battaniye, giysi, ısıtıcı, çocuk bezi, temizlik malzemelerini dağ gibi yığanlar...
Binlerce ailenin birer, ikişer aylık gıda ihtiyacını karşılayanlar…
Evlerini, otellerini, boş sitelerini açanlar...
Kira yardımı olarak, şimdilik 5 milyon liralık bağış yapanlar…
Tabii devletimizin de ayni ve nakdi yardımları devam ederken, 1.4 milyon metrekare alana gelecek ay ev inşaatına başlanacağının açıklanması güzel haberlerdi.
*
Bu arada, güzel insanlar yardımseverlik yarışında koşarken, erzak yardımlarını çalarak dükkanına satmaya götüren, battaniye kaçıran insan müsveddeleri de vardı. Unutmadan bir de Ahmet Hakan’ın satırlarını aktarayım. “Nerede bu tarikatlar, cübbeliler, cemaatler. Neden koşuşturmuyorlar ahaliye yardım için? Neden bir çorba dağıtıp ‘Allah razı olsun’ dedirtmiyorlar? Neden bir derde deva olmayı düşünmüyorlar? Neden? Neden? Neden?” H Bu uzun yazıyı iki cümle ile noktalamak istiyorum.
Minik Elif, bu zor günlerimizde o minicik elleriyle hayata tutunarak hepimizi sevince boğdu. Minik Ayda, 93 saat metanet timsali olarak ve hâlâ gülerek, o da bir el buldu. Gerçekte hepimize uzanan daha çoook minicik el var, ellerimizi tutmaya hazır bekleyen...
Gerçek şu ki; Elif ve Ayda bebekler, bu kirli dünyada umudun hiç bitmeyeceğini gösteren iki melek bence. Nokta.