23 / 12 / 2024

İzmir'de 'İnciraltı planı' beklentisi!

İzmir'de 'İnciraltı planı' beklentisi!

İzmir'in en değerli alanlarından birisi olan Balçova ilçesi İnciraltı bölgesinde bulunan toplam 5 bin dönümlük tarım alanının, sağlık turizmine açılması için yeniden planlanmasını isteyen hak sahiplerinin bekleyişi devam ediyor.



İzmir'inBalçova ilçesinde İnciraltı bölgesi 1991 yılında turizm bölgesi ilan edildi. Karar Resmi Gazete'de de yayımlandı. Ancak o günden bu zamana kadar hiçbir çalışma yapılmadı. 2 bin 700 hak sahibi, kısmen tarım arazisi, kısmen de SİT alanı olan toplam 5 bin dönümlük arazi üzerinde yıllar boyunca bir çalışma yapamadıklarını iddia ederek, bölgenin sağlık turizmine açılması için yeniden planlanmasını istedi. Habertürk'te yer alan habere göre; İnciraltı Gelişim Derneği Başkanı Tayfun Karabulut, yıllardır bölgenin planlanması için mücadele verdiklerini belirtip, "Burada yaşayan beşinci nesil, halen alanın planlanmasını bekliyor. İnciraltı'nın 1991 yılında Resmi Gazete'de turizm bölgesi ilan edilmesiyle birlikte biz toprak sahipleri olarak umutlandık. Artık bölgenin turizme açılacağı beklentisi oluştu. Ancak yıllardır herhangi bir çalışma yapılmadı" şeklinde konuştu.

'SU TUZLU, YAKINDA AĞAÇLAR BİLE KURUYACAK'

Bölgenin Adnan Menderes Havalimanı'na 22 kilometre mesafe uzaklıkta olduğunu ve şehir için ciddi bir değerine sahip olduğunu, ancak kendilerinin arazilere sadece uzaktan baktığını belirten Karabulut, "Bu durumun artık değişmesi gerekiyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı şu an buranın planlanması için çalışmalara başladı" açıklamasında bulundu.

İmar planlarında bölgenin tarım alanı olarak görüldüğünü, ancak arazilerde kullanılan suda tuz oranının arttığını ve bir süre sonra bölgede bulunan ağaçların bile kuruyacağını iddia eden Karabulut, "Son yıllarda tuz oranı arttığı için buradaki kuyu sularını kullanamaz olduk. Bölgede şehir şebekesi olmadığı için de bu alanda tarım yapma imkanımız ortadan kalkıyor. İnciraltı toprak sahipleri olarak kesinlikle bu bölgede gökdelen istemiyoruz. Bu bölgenin konut olmasını da istemiyoruz. Kısmi konut alanları olabilir, ama buranın sağlık turizmi odaklı planlanması lazım. Çünkü İzmir'in buna ihtiyacı var. İzmir'in işsizlik sorunu var, tanıtım ihtiyacı var. Burası 2015 ve 2020 EXPO'sunda dünyaya tanıtıldı. Eğer bu bölge planlanırsa, 15 bin kişi istihdam edilecek. Sağlık turizmine açılırsa, en az 100 bin nitelikli turist kazandırılacak. Buranın yatırım değeri en az 7 milyar dolar. Eğer yatırımcı çekebilirsek, en az 10 milyar dolarlık yabancı sermayeyi bu şehre çekme şansımız olacak" dedi. Karabulut,  İzmir  Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve Belediye Meclisi üyelerinden de, kendilerine destek vermelerini istedi.

'BURASI TARIM ALANI OLARAK KORUNMALI'

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Tevfik Türk ise, Toprak Koruma Kanunu kapsamında bölgenin tarım alanı olduğunu, üzerinde üretim yapıldığını, seracılık faaliyetlerinin sürdüğünü belirtti. Bu bölgenin kesinlikle amacının dışında kullanılmaması gerektiğini belirten Türk, "Zamanında bağ evi olarak yapılacağı gerekçesiyle inşa edilen evler, villaya dönüştürüldü. Çevresi kentleşmeye açıldı, ama alan tarım bölgesi. Burası tarım alanı olarak kalmalı ve korunmalı. Çünkü burada bir üretim yapılıyor. Bölgenin imara açılması demek, yapılaşmaya açılması anlamına geliyor. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın tarım arazilerinin korunması ve geliştirilmesi yönünde ciddi çalışmaları var. Bu çalışmalarla tezat bir çalışma yapılmamalı" şeklinde konuştu.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın bölgeye dair koruma amaçlı imar planı yapma yönünde çalışmasının olduğunu anlatan Türk, "Burada daha önce yapılan imar planı, alanın tarım arazi olması nedeniyle mahkeme kararı ile iptal edildi. Yapılacak değişikliklerde bunlar göz önünde bulundurulmalı" dedi.

Suların tuzlu olması nedeniyle artık tarım yapılamayacak noktaya gelindiği iddialarını cevaplandıran Türk, şu açıklamalarda bulundu: "Burası denize yakın bir bölge. Yeraltı su seviyesinin düşmesi, fazla miktarda su tüketimi, doğal olarak suların tuzlanmasına neden oluyor. Ama bu şu demek değil; burası tuzlanıyor, toprak tuzlanıyor. Biz burada tarımı bırakalım. Böyle olmaz. Bu gerekçeler doğru gerekçe değil. Sular tuzlu ama bu önlenebilir. Su kullanımını düzenlenebilir." 

Taraflar şimdi Bakanlık'ın yaptığı planların tamamlanmasını bekliyor.


Geri Dön