İzmir'in binalarında büyük risk: Sadece kaçak değil, ruhsatlı yapılar da depreme dayanıksız!
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, İzmir'in binalarındaki risk ile ilgili açıklamalarda bulundu. İşte ayrıntılar...
Türkiye'nin üçüncü büyük kenti kenti İzmir'deki gecekondu, kaçak ve ruhsatsız yapılar, deprem riski açısından risk barındırıyor. İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, İzmir ile ilgilii önemli açıklamalarda bulundu.
Eylem Ulutaş Ayatar, İzmir'de 1 milyona yakın yapı stoku olduğuna dikkat çekti ve deprem riskini işaret etti.
YAPILARIN YÜZDE 50'Sİ ÖNCEKİ MEVZUATA GÖRE YAPILDI, RUHSATLI YAPILARDA DA SORUN VAR
Sözcü Gazetesi'nde yer alan habere göre; İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, "Bu yapıların içerisinde, yapılaşmanın yasak olduğu alanlarda yer alan yapılar var, 'gecekondu' diye tabir edilen var, planlı alanlarda ruhsatsız, kaçak yapılar var. Bu yapılar, alan bazında şehrin yüzde 40'nı meydana getiriyor. İmar affından yararlanan yapılar da mevcut" açıklamasında bulundu.
Sürekli gelen imar barışlarının da buradaki büyük yekunu daha da artırdığının altını çizen Eylem Ulutaş Ayatar, "Şehirdeki yapıların yaklaşık yüzde 10'u güncel mevzuata göre, yüzde 50'si de önceki mevzuata göre inşa edildi. İzmir'deki yapı stokunu düşündüğümüzde, çok büyük bir alanda bulunan yapının deprem riski açısından tehlike içerdiğini belirtmek gerekir" diye konuştu.
Ayatar, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştiren kentsel dönüşüm çalışmalarının ağırlıkla yüzde 40'lık alana göre yapıldığına vurgu yaptı.
"İnşaat Mühendisleri Odası olarak, planlı alanlardaki ruhsatlı yapılar da sorunlarımız olduğunu dile getiriyoruz. 30 Ekim İzmir depremi de maalesef bu söylemimizi acı bir şekilde doğruladı. Depremde çok sayıda bina hasar gördü, yıkılan yapılarımız oldu" diyen Ayatar, bu nedenle yekunun çok daha büyük, sadece kaçak, gecekondu, imar affıyla kayıt altına alınan yapılar olmadığının, ruhsatlı yapıların büyük bir kısmında da sorun olduğunun altını çizdi.
ŞEHİRLERİN YENİDEN İNŞA EDİLMESİ GEREKİYOR
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, kentsel dönüşümün iddialı bir kavram olduğunu dile getirdi ve şunları söyledi:
"Yapı güvenliği çok önemli bir konu ama aynı zamanda güvenli, sağlıklı bir çevre, alt yapısı, ulaşımı, su ve kanalizasyon hizmetleriyle birlikte bir bütün şeklinde değerlendirmek lazım. Toplumun refahını arttıracak bir dönüşüm gerekli.
Bu nedenle öncelikle bilimsel temelli çalışmaların üretilmesi gerekiyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi, İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesiyle gerçekleştirdiği protokol çerçevesinde 30 Ekim depremi sonrası yapı stoku envanter çalışmasını yaptı.
Bayraklı ve Bornova ilçelerinde bitirilsdi. Çalışmalarda bina bazında değerlendirmeler yapılıyor. Alan bazında doğru bir planlamayla kentlerimizi yeniden inşa etmemiz gerekli."
YAPILARIN BİRE BİR ANALİZ EDİLMESİ GEREKİYOR
İzmir'de yapıların yüzde 40'ını oluşturan mühendislik hizmeti almamış yapılara müdahale edilmesinin gerekli olduğuna vurgu yapan Ayatar, bu yapıların deprem riski taşıdığını belirtti.
Diğer taraftan; ruhsatlı, planlı alanlarda yapılan yapılarla ilgili, nüfusun yoğun yaşadığı alanlarda yapı stoku, envanter çalışmasının tamamlanıp, yapılara dair eylem planının harekete geçmesi gerektiğinin altını çizen Ayatar, "Şehrin yüzde 40'lık alanını oluşturan mühendislik hizmetini almamış yapılarının yanı sıra mühendislik hizmeti aldığı belirtilen, resmileştiren yapıların bire bir deprem analizlerinin yapılması ve güvenli olup, olmadıklarının test edilmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.
İMAR BARIŞI YENİDEN GÜNDEME GELMEMELİ
İmar barışının yeniden gündeme gelmesi ile ilgili konuşan Eylem Ulutaş Ayatar, şu açıklamaları yaptı:
"6 Şubat depremi öncesinde de gündeme gelmişti, deprem sebebiyle ertelendi. Yeniden gündeme geldi.
Yalnızca İzmir için değil, ülke için büyük bir problem. Yapılar kişinin beyanıyla resmileştiriliyor. Fakat asıl olan şey bu yapıların dönüştürülmesi, bu sağlanmıyor. 6 Şubat depreminde imar affından yararlanan pek çok binanın yıkıldığını gördük. İmar barışı, bir daha gündeme gelmemesi gereken bir konu. Yapı üretim sürecini yeniden değerlendirmeye ihtiyacımız bulunuyor. Yetkin mühendislik kavramını önemsiyoruz. Ustaların kalifiye olması gerekli. Denetim mekanizması tam anlamıyla işlemiyor.
Bu nedenle yeni bir yapı üretim sisteminin hayata geçirilmesi gerekiyor. Bugün yaptığımız yapılardan yarın endişeye düşmememiz gerekli. Mevcut yapı stoku için de bilimsel bir çalışma yapılıp, yerel yönetim, merkezi idare, el birliğiyle adım atmamız gerekiyor. Çok zor bir konu.
Bu zorluğu da tek başına bir belediyenin yapması mümkün değil. Merkezi idare, yerel yönetim olmadan asla yapamaz. Üniversitelerin, meslek odalarının desteğini alarak, el birliğiyle vatandaşın da bu işin içerisine gelmesiyle çalışmaları bir an önce başlatmamız gerekiyor."