JMO'dan depremlere karşı zemin iyileştirme uyarısı!
TMMOB JMO İzmir Şube Başkanı Jeoloji Yüksek Mühendisi Bora Sonuvar, "Sağlıklı bir zemin iyileştirme projesi maliyetli bir uygulama. Ama burada yanlış bir yöntem uygularsanız etkisi olmaz. Zemin iyileştirmenin de zemine göre değişen farklı yöntemleri var" dedi.
İzmir’de son zamanlarda sıklaşan 4 ve üzeri büyüklükteki artçı depremlerin şehir merkezinde daha şiddetli hissedilmesi vatandaşlarda tedirginliğe neden olurken Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) İzmir Şube Başkanı Jeoloji Yüksek Mühendisi Bora Sonuvar, artçı depremler ve zemin ilişkisine ilişkin değerlendirmeler yaptı.
İz Gazete'den Gizem Taban'ın haberine göre; kilometrelerce uzaktaki artçı depremlerin daha şiddetli hissedilmesinin sebeplerine ilişkin açıklama yapan Sonuvar, güvenli ve sağlıklı konut noktasında zemin iyileştirme uygulamasına dikkat çekti. Sonuvar, yapı denetim firmalarında jeoloji mühendisi istihdamının zorunlu hale getirilmesi, zemin iyileştirme çalışmaları ve zemin etüt raporlarının sahada denetlenmesinin yapı denetim firmalarının vasıtasıyla sağlanması gerektiğini de belirtti.
‘DAHA ŞİDDETLİ HİSSEDİYORUZ’
Kentte sık sık yaşanan artçı depremlerin vatandaşlar tarafından daha şiddetli hissedilmesine ilişkin JMO İzmir Şube Başkanı Sonuvar, “1999 öncesi alanlarda imar planlarına esas jeolojik ve jeoteknik etüt raporları yok. Bununla ilgili de hem yerel yönetimler hem merkezi hükümet eksikleri tamamlamaya çalışıyorlar ama büyükşehirlerde bu tür alanlar yoğun yapılaşmaya sahip olduğu için hatta yapılaşacak yer kalmadığı için, çok önceden yapılması gereken imar planlarına esas çalışmalar sağlıklı yürütülemeyebiliyor ya da ötelenebiliyor. Bu alanların imar planlarına esas jeolojik ve jeoteknik etüt raporları konusunda hala eksiklikler var. Bu eksikliklerden ve zamanında bunlar yapılmadığından dolayı yerleşime uygunluk haritaları oluşturulmamış. Bu uygunluk belirlenmediği için şehir plancıları da burası konut alanı, park alanı, sanayi alanı şeklinde ayıklayamıyor. Yani önce yapılaşıyoruz sonra planlama geliyor. Bu durumda da ince taneli zeminlerin olduğu, konut açısından yerleşime uygun olmayan veya yapı maliyeti yüksek olan bölgelere çok katlı yapılar yapılmış. Bu çok katlı yapılar şu anda ince taneli malzemelerin ve yeraltı su seviyesinin yüksek olduğu bölgeler olduğundan 70 kilometre ötedeki depremi basen etkisiyle daha şiddetli hissediyor. Bu basen etkisi zemin büyütmesini de artırıyor. Burada zemin, basen etkisinden dolayı uzaktaki bir depremin şiddetini bize daha fazla hissettiriyor. Bu yapıların üzerine bina güvenliğini birinci derecede etkilemeyen ama binanın sarsıntıyı daha fazla hissetmesine sebebiyet veren tasarım hataları da geldiği zaman 4.5 büyüklüğündeki depremi çok şiddetliymiş gibi hissedebiliyoruz” açıklamasında bulundu.
‘ZEMİN İYİLEŞTİRME’ UYARISI
Güvenli ve sağlıklı konut noktasında zemin iyileştirme uygulaması ve uygulamada doğru yöntemin kullanılmasının altını çizen Sonuvar, “Geçmişte sağlıklı konut alanı için uygun alanlarına yerleşemediğimizden, önce şehirleşme sonra planlama geldiğinden dolayı belli bölgelere yığılmış durumdayız. Nüfusun yoğunlaştığı bölgelerde belli hatlar oluşuyor. Buradaki kişiler bir tapu bulundurduğuna göre o kişiden o hakkı alamıyorsunuz. Hem güvenli konut üretmeniz lazım ama hem de o kişinin bir hakkı söz konusu. Bu durumda ne yapılabilir? Eğer o arsa veya bina zarar gördüyse zemin iyileştirme uygulaması yapılabilir. Sağlıklı bir zemin iyileştirme projesi maliyetli bir uygulama. Ama burada yanlış bir yöntem uygularsanız etkisi olmaz. Zemin iyileştirmenin de zemine göre değişen farklı yöntemleri var. Maliyetler yönteme göre artabilir. Biz maalesef toplum olarak gayrimenkulü yatırım aracı olarak görüyoruz. Yatırımın kazancını arttırmamız için maliyeti düşürmemiz gerekiyor, bundan dolayı maliyeti düşürmek adına yanlış zemin iyileştirme yöntemleri uygulanabiliyor. Bu noktada sıkıntı var. Bunlar yeterince takip edilemiyor ve bu kez kendi kendimize zarar veriyoruz. Mülk sahibi yanlış uygulama kullanınca bir sonuç elde etmemiş oluyor. Bu noktada TMMOB’un dediklerine dikkat edilmiyor, onun yerine ‘bu işi nasıl daha az maliyetle yaparız da yatırımdaki kar artar’ bakış açısıyla yaklaşılıyor. En kötü zeminde en az maliyetle konut üretilmeye çalışılıyor. Güvenli ve sağlıklı konut herkesin hakkıdır. Tüm bu döngü bize şöyle bir sonuç ortaya çıkarıyor; 70 kilometre ötede 4.7 büyüklüğünde deprem oluyor biz bunu 5.5 gibi hissediyoruz. Bu noktada zemin iyileştirme konusuna dikkat etmemiz lazım. Ne belediye ne devlet bunu toptan çözemez, o yüzden biz vatandaş olarak sorumluluk almalıyız” diye konuştu.
‘SAHADA DENETLENMELİ’
Yapı denetim firmaları aracılığıyla zemin iyileştirme çalışmaları ve zemin etüt raporlarının sahada denetlenmesi gerektiğini altını çizen Bora Sonuvar, şöyle konuştu:
“Yapı denetim firmaları sadece binayı denetliyor, bu firmalarda jeoloji mühendisi çalıştırma zorunluluğu yok, zemin iyileştirme çalışmalarını ve zemin etüt raporlarını yerinde denetleme zorunluluğu yok. Ancak ilgili belediye zorlarsa onlar da itiraz etmez ise bu konuda denetime gidebiliyorlar. İzmir’de hala zemin iyileştirme çalışması belediyeye proje halinde sunuluyor ve proje üstünde değerlendiriliyor. Bu durumda sahada ne yapıldığı ile ilgili bilgi yok. Yapı denetim firmalarında jeoloji mühendisi istihdamının zorunlu hale getirilmesi, zemin iyileştirme çalışmaları ve zemin etüt raporlarının sahada denetlenmesinin yapı denetim firmalarının vasıtasıyla sağlanması gerekiyor.”