26 / 12 / 2024

Kadınların en fazla tercih ettiği mesleklerden biri şehir plancılığı!

Kadınların en fazla tercih ettiği mesleklerden biri şehir plancılığı!

İmpo İmar Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Müberra Oflaz'ın şehir plancılığı üzerindeki gözlemlerini aktardı. İşte o röportaj..



Şehir plancılığının deneyimli ismi ve İmpo İmar A.Ş.Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Müberra Oflaz meslekte gümüş yılına girmeye hazırlanıyor.  Dünya Kadınlar Gününü kutlamaya hazırlandığımız bugünlerde, kadın olarak şehir plancılığı mesleğine bakışını değerlendiren Müberra Oflaz, eğitim hayatında ve kariyerinde şehir plancılığını düşünenlere ders niteliğindeki gözlemlerini aktarıyor. Şehir plancılığının hem sosyoloji, hem psikoloji, hem ekonomi hem de mimari boyutu olduğunu anlatan Müberra Oflaz, günümüzde şehir plancılığının gayrimenkul şirketleri, kamu kurumları ve değerleme şirketleri gibi bir çok kurumda çalışma fırsatı olduğunu belirtiyor. Bu mesleğin, işsizlik ihtimali en zayıf dallardan biri olduğuna dikkat çeken Müberra Oflaz röportajında İmpo İmar olarak stajyer ve eleman alma kriterlerinin de altını çiziyor ve bu işi daha çok hanımların tercih ettiğini dile getiriyor. İşte Müberra Oflaz’ın şehir plancılığı konusundaki değerlendirmeleri…

Şehir plancısı nedir, Türkiye’deki önemi nedir?

Şehir plancısı üniversitelerin mimarlık fakültelerinden şehir ve bölge planlama bölümü bitirmiş olan profesyonellerdir. 4 yıllık lisans eğitimini gerektirir. Lisansı tamamlayınca istenirse uzmanlaşılabilir. Kentsel dönüşüm, kentsel tasarım, şehir ve bölge planlama gibi dallarda yüksek lisans yaparak uzmanlığa erişebiliyorsunuz. 

Şehir planlama genelde çevre mühendisliği ile mimarlıkla hatta bazen peyzaj mimarlığı ile karıştırılan bir dal. Özellikle bu ayrım geçmişte çok net yapılamıyordu. Şimdi farkındalık daha fazla arttı. Şehir plancılığının adı daha fazla anılır oldu. 

Bizler bu bölüme girdiğimizde nedir, ne iş yapar, tam olarak bilmeden başlamıştık. Rehberlik hizmeti o dönem yoktu.  İnternet bu kadar gelişmemişti. Araştırabileceğimiz kaynak veya önümüzde bu mesleğe sahip örnek kişiler fazla yoktu.  Şimdiki gençler bu açıdan daha avantajlı. Üniversiteye girmeden önce rehberlik hizmetlerinden faydalanabiliyorlar, şehir planlamada danışabilecekleri çok öğrenci var. Onlardan, ne yaptıklarını öğrenerek bu bölümü tercih ediyorlar.

İstanbul’da bu konuda lisans eğitimi alınabilecek kaç üniversite vardır?

Şehir planlama bölümü İstanbul’da çok fazla yok, zaten özel üniversitelerin hiç birinde yok. Devlet üniversitelerinde var. Bildiğim kadarıyla Mimar Sinan, Yıldız Teknik,  İstanbul Teknik Üniversitesi ‘nde şehir planlama bölümü mevcut.

Bu dalda lisans gören öğrenciler, uzmanlaşmak isteseler,  Türkiye’de en fazla ihtiyaç duyulan kategori hangisi?

Kentsel dönüşüm başta geliyor. Herkesin dilindeki kentsel dönüşümde ihtiyaç tabii ki var ama dönüşümde ne kadar bir sürede kendini tüketir, onu 10 yıllık süre içinde görmüş olacağız. 10 yıl için belki gerekli ama sonradan çok daha farklı dallarda uzmanlaşmak gerekebilir.
 

Kadınların en fazla tercih ettiği mesleklerden biri şehir plancılığı!

Kadın gözüyle şehir plancısı olmak nasıl bir profesyonel duruşu ortaya koyuyor? Farklı bir bakış açısı getiiyor mu?

Şimdi üniversite öğrencilerinin profiline baktığımızda yüzde 85’inin kızlardan oluştuğunu görüyoruz. Bu ilgi nereden geliyor?  İş başvurusunda bulunan arkadaşlarımızdan öğrendiğim kadarıyla, ilgili bölümde 40 öğrenci varsa 32’si kız, diğerleri erkekler gibi bir istatistik çıkıyor. Tespitimiz şu: Kızlar daha çok mimarlık istiyorlar, mimarlık olmazsa şayet onun muadili olarak şehir planlamayı tercih edebiliyorlar.

Şehir plancılığı için prestijli bir meslek diyebiliriz sanırım? 


Evet prestijli meslak. Bir de şöyle bir durumu var. Mimarlık yaptığınızda konuya tek bina boyutunda bakıyorsunuz. Oysa şehir plancısı olunca,  kent bütününe bakmanız gerekiyor.  Daha bütüncül bir gözlemle algılamalısınız herşeyi.

Siz neden tercih ettiniz bu mesleği? Sevdiniz mi?

Ben de mimarlık yazıp alternatif olarak şehir plancılığını seçenlerdenim. Çok bilinçli değildi. Bir akrabamızın yönlendirmesi ile tercihte bulundum.  Aslında tesadüfi oldu, içine girdikten sonra öğrenmiş oldum ve zamanla sevdim.

Başta çok zor geldi. Planlama çok yoğun tempolu bir eğitim öğretim hayatı gerektiriyor. Masa başından kalkmadan, uyumadan 2 gün geçirdiğimiz, ancak 2-3 saat uyuduğumuz oluyordu. Masanın etrafında uykusuz çalışıyorduk. 

Bir sözel bölüm değil, bir sayısal bölüm değil. Planlamada tek bir doğru yok. Tasarımsal boyutu da olduğu için biraz yaratıcılığı var, tasarımı var, planlama ilkeleri, kuralları var. 

Yaptığınız proje beğenilecek mi diye kafanızda bir sürü soru işareti ile o dersin jürisinin karşısına geçiyorsunuz. Çok beğenilecek zannediyorsunuz, düşük not alıyorsunuz . Bazen de tersi oluyor, ‘olmadı galiba’ diyorsunuz, 80-90 not olarak çıkıyorsunuz. 

İlk başlarda çok zor geldi. Ama zamanla değişti. Grup çalışması, farklı yerleri tanımak keyif verdi.  Üniversite eğitiminde, belirli bölgeler seçilir, öğrenciler götürülür, orada o mesleğe ait eğitimler ve anketler yapılır. Hala devam ediyor bu durum üniversitelerde. 

Bu mesleğin hem sosyoloji, hem psikoloji, hem ekonomi boyutu var, mimari boyutu var, farklı dalları kapsayan bir meslek olduğu için bu mesleğe hafiften ısınarak 24 yılı geride bıraktım.

Bazı meslekler sözel bazıları ise sayısal yetenek gerektirir. Sanırım şehir plancılığı hepsini harmanlayan insani bir kapasite gerektiriyor diyebiliriz.

Aslında sayısal ağırlıklı giriliyor bu bölüme. Buna rağmen eğitim sürecinde sözel dersler ağırlıktaydı.

Üniversitelerin ilgili bölümlerinden stajyer kabul ediyorsunuz. Bu stajyerlerden ve yeni işe girenlerden gözlemlerinize dayanarak, bu konudaki eğitimler hakkında nasıl bir değerlendirme yapabilirsiniz?

Yaz dönemlerinde olabildiğince fazla sayıda stajyer arkadaşımıza kapılarımızı açıyoruz. Yeni mezun arkadaşlarımızdan başvuru yapanlarla görüşme şansımız oluyor. Onlardan da edindiğim izlenimler var. Okullarda bu mesleğe yönelik program kullanımı gösterilmiyor. El çizimi yaparak arkadaşlarımız mezun oluyorlar. O programları öğrenme şansları okulda olmuyor, ancak kendileri isterlerse bunun kursuna gidiyorlar ya da iş hayatına atılınca bu programları öğrenebiliyorlar.  O aslında büyük eksiklik.

Tabii ki el çizimini de öğrenelim ama bunun yanında o programları da öğrenmemiz şart. Çünkü bütün kurumlar bu programlarla proje teslimini kabul ediyorlar artık. El çizimi projeyi kurumlara teslim etmiyoruz. Onun için bu programları öğrenci arkadaşlarımızın öğrenci iken çok iyi bilmeleri gerekiyor. Onun haricinde staj dönemlerini verimli geçirmeliler. Bazen ‘20 gün staj defterimi imzalatırım, yeter’ diye düşünüyor arkadaşlarımız. Ama aslında öyle değil. 

Mesleği tam olarak tanıyabilecekleri, pratikte ne yapıldığını gözlemleyebilecekleri yerler aslında bu staj yapılan yerlerdir. Hem kendileri için ileriye yönelik ne yapmak istediklerini keşfetme imkanı bulurlar. Staj yaptığı kamu kurumu ise iyi gözlem yapıp, kamu kurumunda çalışacağım diyebilir.  

‘Stajyerlere Gel Otur da Seyret Demiyoruz’

Staj yerini seçerken de çok dikkat etmeleri lazım aslında.Yani bazı özel bürolarda staj şartı vardır, bir de kamu kurumlarında staj şartı vardır. Özelde staj yaptıklarında küçük parçaçıl işler yapan ofisler yerine daha kent ölçeğinde işler yapan, bu işte aktif olan, farklı departmanlara sahip kurumsallaşmış firmaları tercih etmeleri, onların daha çok gözlem yapmalarına neden olacaktır. Stajlarda sadece gözlem yapmak değil, aktif olarak o işlere dahil olmaya çalışsınlar.  Biz burada gelen arkadaşlarımıza ‘gel otur da seyret’ demiyoruz.Onları da projeye dahil ediyoruz. Çok başvuru var.  Yaz döneminde çoğunu karşılamaya çalışıyoruz.

Bu iş, profesyoneller için tatmin edici midir?

Herşeyin ekonomik boyutu çok önemli ama bugün mesela bizi çok memnun eden bir gelişme oldu. 20 yıl önce bir bölgenin planını yapmışız,  o plan tekrar ihaleye çıktı. Şans ki yine o işi biz aldık. Bir baktık ki  20 yıl boyunca bizim planımızda hiç değişiklik yapılmamış ve aynen uygulanmış. Herkese nasip olmayan bir durum bu. 20 yıl önceki fotoğraflar elimizde olsaydı da nereden nereye gelmiş, onu gösterebilseydik.  Hele ki yaptığınız planın uygulandığını görmeniz sizin için en büyük gurur. Mimarlar için de aynı şey geçerli. Belki bir apartman için söyleyemeyiz ama bir konser salonu, kültür merkezi gibi kalıcı yapılar yaptıklarında ve o eserin uygulandığını gördüklerinde çok büyük tatmin yaşıyorlardır. 

Başkalarının hayatına dokunan bir iş bu. Türkiye’de istihdam edilecek planlamacı sayısı, ihtiyaçtan fazla mı?

Hayır gözlemlediğimiz kadarıyla fazla yok gibi..  Bizim bölümün şansı şu: Devlet üniversitelerinde açılmış bir bölüm. Çok fazla sayıda şehir plancısı çıkaramıyoruz. Hele nitelikli olanı çok bulunamıyor. 

‘Planlamadan Mezun Olanlar Gayrimenkule de Girebiliyor’

Planlama bölümünden mezun olanlar sadece şehir planlaması yapmıyorlar. Gayrimenkul sektörüne giriyorlar. Gayrimenkul firmaları, değerleme firmaları çok fazla. İş geliştirme birimlerinde iş bulabiliyorlar mesela. Kamuda istihdam imkanları var.  İşsizlik sorunu  yaşanan bir iş değil.

İmpo İmar olarak ne kadar personeliniz var? Kimlerden oluşuyor? İşe alımda nelere dikkat ediyorsunuz?

30’a yakın personelimiz var. Çoğu şehir plancısı.  Bir kısmı harita mühendisi ve inşaat teknikeri. İşe alımlarda tecrübesi var mı, bu bilgisayar programlarını biliyorlar mı diye öncelikle bakıyoruz. Tecrübeleri yoksa gerçekten özgeçmişlerinde nerede staj yapmış, stajını yaparken nasıl bir dönem geçirmiş, insani ilişkileri nasıl, bunlara bakıyoruz.

Sadece masa başında yapılan bir iş değil şehir plancılığı. Dışarda gözlem yapmanız gerek, yaşanacak mekanı koklamanız, dokunmanız lazım. İnsanlarla içiçe olmanız lazım. Yerel yönetimin beklentilerini iyi biliyor olmanız lazım. 

İmpo İmar olarak İstanbul firmasıyız ama sadece İstanbul’da çalışmıyoruz. Türkiye’nin en doğusundan en batısına en kuzeyinden en güneyine kadar her noktasında iş alabiliyoruz. Her bölgeye has yaşam tarzları var, onları bilmek masa başında oturarak öğrenilmiyor. İnsani ilişkilerin bir şehir plancısında gelişmiş olması gerekiyor.  Gözlem yapıyor olması, merak etmesi lazım. Türkiye’de kanunlar sık değişiyor,  bunları sık takip ediyor olması lazım. 

20 yıldan fazla olmuş bu işe gireli, hala kendimizde eksiklikler farkediyoruz ve her zaman kendimizi geliştirmeye devam ediyoruz.

Zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz ve çalışma hayatınızda başarılarınızın devamını dileriz.

Ben teşekkür ederim. Söyleşimizi tamamlamadan önce, genç arkadaşlarımızın bugünkü şartlarda daha bilinçli olarak bu mesleği tercih etmeleri, staj ve iş hayatında doğru kurumları tercih etmeleri halinde çok mutlu olacaklarını belirtmek istiyorum…


Geri Dön