Kamu inşaatlarında kalite sorunu mu yaşanıyor?
Yeni Asya Gazetesi yazarlarından Hakan Yılmaz bugünkü köşesinde Kamu inşaatlarında kalite sorununu ele aldı. İşte Yılmaz'ın o yazısı..
Osmanlı’da şikâyet üzerine devreye girerek malın kalite kontrolünü sağlayan, satılan maldaki deformenin kullanım hatası mı, yoksa imalat hatası mı olduğunu tesbit eden bilge bir esnaf temsilcisidir. San’atında hile yapanlar olursa Yiğitbaşı bunu bilirkişi vasfıyla tesbit eder, hileli malın bedeli müşteriye geri iade edilir, hilekâr meslek erbabına ise gereken ceza verilirdi.
Bununla da kalınmaz hilekâr san’atkârın yaptığı pabuç dama atılarak meslekteki şeref ve itibarı iki paralık edilirdi.
HIZ ARTTI ANCAK KALİTE DÜŞTÜ
2003 yılından itibaren yeni ihale düzeninin yürürlüğe girmesi ile birlikte kamu inşaatları hızlanmıştır, ancak bu kez kaliteden taviz verildiği bilinmektedir. Örnek olarak belediyelerce yaptırılan yol ve kaldırım işleri çok değil iki yıl içinde bakıma muhtaç hale geliyor. Almanya’da yapılan kaldırımların neredeyse 50 yıl boyunca bakım onarım masrafı gerektirmeden kullanılıyor olması karşısında bizdeki bu müsriflik akıllara zarar gözüküyor.
Özellikle TOKİ’nin yaptığı hastane, okul, adliye binası gibi kamu binalarının yapılıp hizmete açılmasının ardından bakım onarım masrafları devlet bütçesinde yeni gedikler açıyor. Büyük çoğunluğu yüklenici kusurundan kaynaklanan bakım onarım masrafları, zaman içerisinde neredeyse yapının inşaat maliyetini geçiyor.
BİR YANDAN YAPIYORUZ, BİR YANDAN ONARIYORUZ
Okulu yapıp zamanında eğitime açıyoruz, yapılan hastane ise hasta kabulüne ivedilikle başlıyoruz, ancak kamu binalarının hizmete açılmasının ardından küllî bakım onarım masraflarıyla karşı karşıya kalıyoruz.
Bozulan dökülen yapıların kullanım hatasından mı, yoksa müteahhidin kusurlu ve eksik imalatından mı kaynaklandığını tesbit bile etmiyoruz.
Müteahhidin kusurlu eksik ve hatalı işlerini devletin onarım bütçesinden tamir etmeye devam ediyoruz! Nereden geliyor bu bolluk?
MEVZUAT NE DİYOR?
4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 30’uncu Maddesinde açık düzenleme bulunmakta, ancak bu düzenleme uygulanmayan bir kanun hükmü olarak ‘sümenaltında’ durmaktadır.
Ne diyor mevzuat?
Diyor ki, kamu inşaatlarında işin müteahhidi eksik, kusurlu, hileli, fen ve san’at kurallarına uygun yapmadığı imalat için geçici kabul ile kesin kabul tarihi arasında sorumlu olacağı gibi kesin kabulden sonra da 15 yıl boyunca sorumlu olacaktır. Alt yükleniciler de bu sorumluluğa ortaktır.
Bir mal aldığınızda en az 2 yıl garantisi vardır. İşte, yukarıdaki düzenleme kamu inşaatlarında imalat garantisinin kesin kabulden itibaren 15 yıl olduğunu söylüyor.
Bu düzenleme en basit anlatımla şu anlama geliyor: Bir kaldırım veya bir kamu binası yapılıp kamu hizmetine sunulduktan sonra 15 yıl süreyle kullanım hatası dışındaki bakım onarım masraflarını işin müteahhidi karşılar.
Türkiye’nin mevzuat sorunu yok! AB ülkelerinde ne var ise bizim yasalarımızda fazlasıyla mevcut. Ne yazık ki ülkemizde uygulanmayan ve işletilmeyen pek çok mevzuat hükmü var!
BAKIM ONARIM SİGORTASI
Türkiye şartlarında inşaatın kesin kabulünden itibaren 15 yıl süreyle yüklenici firmanın faaliyetini devam ettirmesi, iflâs etmemesi uzak bir ihtimaldir. Dolayısıyla bu uzun süre içerisinde kullanım hatası dışında yüklenici kusurundan ve imalat hatalarından kaynaklanan bakım onarım masraflarının karşılanması için “Bakım Onarım Sigortası” zorunluluğu getirilmelidir.
Kendi kusurundan kaynaklı ileride doğacak bakım onarım masraflarının yükleniciye karşılatılmasının en kestirme yolunun ihaleyi alan yüklenici tarafından üstlenilecek ‘sigorta mükellefiyeti’ gözüküyor.
YİĞİTBAŞLARI İŞ BAŞINA
4734/30’uncu maddenin gereği tez elden yerine getirilerek müteahhit kusurundan kaynaklanan bakım onarım masraflarının 15 yıl boyunca binayı yapan firmaya karşılatılması daha kaliteli kamu inşaatlarının vücuda getirilmesine katkı sağlayacaktır. Kalitesiz imalatın ceremesini yine kendinin çekeceğini bilen müteahhit hiç kuşkusuz daha kaliteli kamu binaları inşaa edecektir.
Bu arada 15 yıllık kullanım süresi içinde imalat hatalarından kaynaklanan bakım onarım işlerinin tesbit edilmesi, yapılacak bakım onarım masraflarının yükleniciye rücu edilmesi, müteahhitçe masrafların karşılanmaması durumunda ise yükleniciye verilen iş bitirme belgesinin geri çağırılması için inisiyatif alabilen ve işini ‘iyi’ yapan birer çağdaş Yiğitbaşları gibi hareket edecek başta mimar ve mühendisler olmak üzere hukukçulara, harcama yetkililerine ve üst yöneticilere büyük görevler düşüyor.
Hakan Yılmaz-Yeni Asya