23 / 12 / 2024

Kanal İstanbul Montrö Sözleşmesi’ni tehdit ediyor mu?

Kanal İstanbul Montrö Sözleşmesi’ni tehdit ediyor mu?

Kanal İstanbul, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni tartışmaya açabilir mi? Daha da önemlisi 1936'da imzalanmasıyla Türk Boğazları olarak kabul edilen Çanakkale ve İstanbul Boğazları’nın hakimiyetini yeniden Türkiye Cumhuriyeti’ne geçmesini sağlayan bu antlaşma yürürlükten kalkabilir mi?



İktidar ve muhalefet arasında devam eden Kanal İstanbul polemiğinin en önemli kısımlarından biri de İstanbul Boğazı’na alternatif olarak ortaya atılan yapay su yolunun Montrö Sözleşmesi’ni nasıl etkileyeceği.

Amerika'nın Sesi'nden Hilmi Hacaloğlu'nun haberine göre, projenin fikri mimarı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 23 Aralık tarihinde yaptığı konuşmada ‘‘Her şeyden önce Montrö Antlaşması Türkiye’ye ne kazandırmıştır, ne kaybettirmiştir bunu hiç düşündünüz mü? Bunların hepsini anlatacağız’’ sözleriyle 1936 yılında imzalanan sözleşmenin Türkiye’nin lehine olmadığını ima ederken 5 Ocak tarihinde CNN Türk özel yayınında ‘‘Montrö'yü hiç kafaya takmayın ya. Montrö sadece Boğaz'ı bağlar. Kanal İstanbul, Montrö kapsamında değildir. (Savaş gemileri Boğaz'dan geçmeye devam edecek mi?) Ona da zaman çözüm buluruz. Gerekirse savaş gemileri de geçebilir’’ diyerek hayata geçirilmesi planlanan yapay su yolunun Montrö dışı olduğunu iddia etti.

Peki gerçekten Kanal İstanbul projesi Montrö’nün dışında mı? Türkiye, Montrö Sözleşmesi varken böyle bir su yolu yapabilir mi?

Kanal İstanbul Montrö Sözleşmesi’ni tehdit ediyor mu?

Doçent Pirim: ‘‘Kanal İstanbul, Montrö Sözleşmesi’nin sona erdirilmesini tetikleyecek niteliktedir’’

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin gerçekleştirdiği Kanal İstanbul Çalıştayı’nda konuşan Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Zeynep Pirim, kanalın inşa edilmesinin önünde bir uluslararası hukuk engeli bulunmadığını belirtti.

Doçent Pirim, ‘‘Kanalın inşa edilmesi tek başına Montrö Sözleşmesi’nin ihlali değildir. Ve kanal insan eliyle yapılacağı için ve doğal bir su yolu olmayacağı için kural ulusal düzenlemelere tabii olacaktır, geçişi ücretli yapabilmesi mümkündür. Ancak kanal projesi, ticaret ve savaş gemilerinin geçişi ile ilgili pek sorunu beraberinde getirecektir. Örneğin Karadeniz’den Ege’ye geçmek isteyen bir ticaret ve savaş gemisi kanaldan geçerek yani ücret ödeyerek Marmara Denizi’ne girerse Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı’ndaki seyri hangi hukuki rejime dahil olacak? Savaş gemileri için çok daha karmaşık daha da hassas. Karadeniz’e kıyısı olmayan bir devletin savaş gemisi kanal İstanbul’dan geçerek Karadeniz’e açılmak istediğinde hangi hukuki rejim uygulanacaktır. Bu soruların cevapları bilinmiyor. Kanaatimce, Kanal İstanbul hayata geçirilirse Montrö boğazlar sözleşmesinin sona erdirilmesini tetikleyecek niteliktedir. Neden? Projenin amacının İstanbul Boğazı’ndaki trafiği azaltmak ve ek gelir sağlamak olduğu dile getiriliyor. Oysa Türkiye’nin bazı tehlikeli gemilerin kanaldan geçmesini dayatmak gibi hak ve yetkisi bulunmamaktadır. Zımnen de olsa haddinden fazla gemiler bekletilerek öyle bir dayatmaya gidilirse devletler Montrö sözleşmesine feshetmeye meyledebilir’’ diye konuştu.

Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi, Türkiye’nin 1982 Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne tarafı olmamasına rağmen ABD, İngiltere, Tayland, Papua Yeni Gine, Finlandiya ve Avustralya gibi denizci devletlerin yeni oluşan durumda Montrö rejiminin sona erdirildiği varsayımıyla Türk boğazlarında transit geçiş rejimini dayatmalarının ihtimal dahilinde olduğunu ve Türkiye’nin hesabını buna göre yapması gerektiğini dile getirdi.

 

Kanal İstanbul Montrö Sözleşmesi’ni tehdit ediyor mu?

Türmen: ‘‘Türkiye Cumhuriyeti egemenliği Montrö ile bütünlendi’’

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin eski yargıçlarından Rıza Türmen de Doçent Pirim ile aynı görüşe sahip.

Türmen, "Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenliği Montrö ile bütünlendi. Montrö sona erdirilirse ne olur sorusu var ortada. Montrö sona erdirilirse iyi şeyler olmaz. Sona erdirilirse 1982 Deniz Hukuku Sözleşmesi’ndeki uluslararası boğazlardan transit geçiş rejimi Türk Boğazları'na uygulanır. Bu kıyı devletlerine hiçbir yetki vermez. İster içinden geçsin ister aralık olsun kıyı devleti geçişi seyretmekten başka bir şey yapamaz. Ne savaş zamanında ne barış zamanında, hiçbir yetkisi yoktur. Denizaltılar su üstünden geçebilir, hiçbir şekilde kıyı devleti buna müdahale edemez’’ dedi.

‘‘Montrö ortadan kalkarsa Karadeniz’in yabancı savaş gemilerine kapanması görüşünü Rusya masaya getirir’’

Montrö’nün Karadeniz’e kıyısı olan devletler ve Türkiye’nin güvenliği ile Karadeniz’e kıyısı olmayan devletlerin çıkarlarını koruyan ‘üçlü dengesi’ olduğunu belirten Türmen, bu sözleşmenin ortadan kalkması durumunda Rusya’nın Karadeniz’de daha egemen olabileceğini söyledi.

Türmen, ‘‘Geçmişe baktığımız zaman 1833 Hünkar Antlaşması’ndan tutun, Montrö’ye kadar Rusya’nın büyük bir istikrarlılık ile aynı tutumu izlediğini görüyoruz. ‘Karadeniz kapalı bir denizdir. Karadeniz hiçbir yere geçit vermez. Buradaki devletlerin güvenliği önemlidir. Karadeniz dışarıdan gele özellikle savaş gemilerine kapalı olmalı. Karadeniz devletleri, Boğazlardan her türlü geçiş hakkına sahip olmalıdır.’ Bu görüş aynı zamanda Karadeniz’de bir Rus egemenliğini de getiriyor. Bu hiç değişmemiştir. Montrö ortadan kalkarsa bu görüş masa üstüne gelecektir. 1950 Sovyet Deniz Kuvvetleri’nin yayın organı diyor ki ‘Montrö değiştirilmeli, Karadeniz’e kıyıdaş devletlerin çıkarlarını yeterince korumuyor’. Buna karşılık ABD ve batılı devletlerin tutumu tam bir geçiş serbestliğinin sağlanması olmuştur’’ diye konuştu.

Kanal İstanbul Montrö Sözleşmesi’ni tehdit ediyor mu?

Türker Ertürk: ‘‘ABD, Montrö’den memnun değil, değişmesini ve denizaltıları ile uçak gemilerini Karadeniz’e sokmak istiyor’’

Eski Deniz Harp Okulu Komutanı Emekli Tuğamiral Türker Ertürk ise Kanal İstanbul'un mevcut hükümete Batı’dan sufle edildiği iddiasında.

VOA Türkçe’nin sorularını cevaplayan emekli tuğamiral, ‘‘Çünkü Amerika Birleşik Devletleri Montrö’den memnun değil. Montrö’nün değişmesini istiyor. Kendileri açısından bakılınca haklılar. ABD küresel bir güç. Küresel güç ne istiyor? ABD Deniz Kuvvetleri, kendisinden sonra gelen 14 ülkenin toplamından daha büyük deniz kuvvetlerine sahip. Her denize girebiliyor. Bir tek Karadeniz’e giremiyor. Ön bildirim şartı var, kalış süresi şartı var, tonaj şartı var, en önemlisi de denizaltılarını ve uçak gemilerini sokamıyor. Biz Soğuk Savaş döneminde bile Karadeniz’i büyük güçler için bir rekabet ortamı haline getirmedik. Orada bir itiş kakış olmadı. Bunu devam ettirmenin yolu Montrö sahip çıkmaktan geçer. Ben Montrö için Lozan’ın mütemmim cüzü diyorum. Yani ayrılmaz parçasıdır. Eğer biz Montrö'nün şartları değişirse egemenliğimiz çok zedelenir’’ dedi.

Kanal İstanbul projesi için1595 sayfalık çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) raporu hazırlandı. Ancak İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) ev sahipliğinde düzenlenen ‘Kanal İstanbul Çalıştayı’nda konuşan akademisyenler raporun bilimsellikten uzak olduğunu söylüyor.

Deprem riski artacak mı?

Kanal İstanbul Montrö Sözleşmesi’ni tehdit ediyor mu?

Kanal İstanbul projesinin tartışılan bir diğer başlığı ise beklenen İstanbul Depremi’ni tetikleyip tetiklemeyeceği... ÇED raporuna göre, Marmara Fayı, Kanal İstanbul güzergâhına uzak ve herhangi bir tehlike bulunmuyor. Fakat İTÜ emekli öğretim üyesi Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, kanalın deprem riskini artıracağını belirterek yeni bir tehlikeye de dikkat çekiyor.

DW Türkçe'de yer alan habere göre Eyidoğan, “Küçükçekmece Gölü’nün 11-12 kilometre güneyinde, yapılaşmanın en yoğun olacağı yerde Orta Marmara Fayı var. Önümüzdeki 30 yıl içinde yedi ve daha büyük bir deprem üreteceği tahmin ediliyor. Bu fayın yanına nüfus yığıyorsunuz. Riski bir şekilde tetikliyorsunuz, artırıyorsunuz. Bunun dışında Küçükçekmece Gölü içinde 2014 ve 2016’da yapılan jeolojik çalışmalarda kuzey güney yönlü faylar bulundu. Bunlar diri faylar. Bu fayların deprem yaratma riski özellikle incelenmesi lazım. Kanal boyunca jeofizik kesitlerde bazı faylar çizilmiş. ‘Bu faylar diri midir?', ‘Ölü müdür?' bunun değerlendirmesi yapılmamış. ‘İleride harekete geçebilir mi?' Bu anlamda ÇED raporu yetersiz.” dedi.


Projenin maliyeti ne olacak?

ÇED raporuna göre kanalın maliyeti 75 milyar lira olacak. Kanalın etrafında da 500 bin nüfuslu yeni bir yerleşim yeri kurulacak.

Kanal İstanbul Montrö Sözleşmesi’ni tehdit ediyor mu?

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Pelin Giritlioğlu, rakamların gerçekçi olmadığını şöyle açıklıyor:

“Kanal İstanbul asrın ekokırım projesi. Bir kentin doğal yaşam kaynaklarını, orman alanlarını, su havzalarını, meralarını bitiren bir proje. Tamamen buraların vasfını bitirip yapılaşmaya yol açan bir emlak projesi. Hâlbuki projenin ortaya çıkış amacı Boğaz trafiği ve güvenliği ile ilgiliydi. Çok büyük bir inşaat rantı olduğunu görüyoruz. Ancak bunu da fal bakarak görüyoruz. Çünkü rapor bunları söylemiyor. Maliyeti 75 milyar lira deniliyor. Sadece 8 tane Boğaz Köprüsü’nden daha büyük köprü yapılacak. 3. köprü maliyeti 2,5 milyar dolardı. Köprünün maliyeti en az yaklaşık 130 milyar TL olacak. Neredeyse iki katı. Peki, bu parayı neden buraya harcıyoruz. Hâlâ beş sınıf bir arada okuyan okullar varken bu kaynağı neden buraya harcıyoruz?”

Kanal İstanbul'un açılması Boğaz trafiği için ne anlama gelecek?

Kanal İstanbul Montrö Sözleşmesi’ni tehdit ediyor mu?

İlk kez adını 2011 yılında duyduğumuz Kanal İstanbul projesinin ilk ortaya çıkış amacı Boğaz’ın trafik yükünü hafifletmek. Fakat özellikle ulaştırma konusunda uzmanlar bunun aksini söylüyor. Prof. Dr. Haluk Gerçek, İstanbul Boğazı’nda kazaların istatistiksel olarak azaldığını belirterek, şöyle konuştu:

"Kanalın yapılma nedeni olarak görülen İstanbul Boğazı’ndaki trafik sürekli azalma eğiliminde. Petrol rezervlerinin azalması, Rusya’nın petrol ihracatını Baltık Denizi’nde yapması, boru hatları ve gemi boyutlarının büyümesi İstanbul Boğazı’ndaki trafiği azalttı.” Yakın Doğu Üniversitesi’nden Prof. Dr. Derin Orhon da, ilk planlara göre kanal derinliğinin 25 metre olduğunu ancak sonradan bunun 21 metreye çekildiğini, bu derinliğin de yük ve petrol tankerlerinin geçişi için uygun olmadığını söyledi. Orhon, projeyi bir ‘yanlışlıklar komedisi’ olarak değerlendirdi.

Kanal İstanbul depremi etkiler mi?

Siyasetçiler Kanal İstanbul için buluştu!

TÜBİTAK'ın Kanal İstanbul raporu!


Geri Dön