Kandilli Rasathanesi Müdürü: Rezidanslarda, konutlarda başarılı olamadık!

 

Prof. Dr. Erdik, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Mühendislik Fakültesi tarafından fakülte binasında düzenlenen ''Samsun İlinin Deprem Riski ve Alınabilecek Önlemler'' sempozyumunda, ''Samsun İçin Deprem Risk Haritası, Bölge Deprem Kayıt Ağı ve Erken Uyarı Sistemi Olanakları'' başlıklı sunum yaptı.    Günümüz koşullarında inşa edilen yapıların depreme dayanıklı olması gerektiğinin altını çizen Erdik, son 10 yıldır Türkiye'nin değişik yerlerinde, ağırlıklı olarak İstanbul'da yapıları ve binaları güçlendirmeye çalıştıklarını ifade etti.    Çalışmaların devam ettiğini vurgulayan Erdik, ''Güçlendirme çalışmaları kapsamında bir takım ticari binalarda, okullarda, hastanelerde, köprülerde hakikaten başarılı olduk ama hepimizin oturduğu rezidansiyel binalarda, meskenlerde başarılı olamadık. Şu anda bu işin 'Ben insanlara kredi vereyim, sen git evini güçlendir' mantığıyla yapılamayacağını anlamış bulunuyoruz. Bu hususta Afet Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun Tasarısı çok önemli bir aşamadır. İstanbul'da bunun için yoğun çalışmalar yapılıyor. Aynı şekilde Samsun'da da adımların atılması gerekiyor'' dedi.  Olası bir deprem senaryosu çalışması yapmak için olası depremlerin belirlenmesi gerektiğini ifade eden Erdik, Samsun'u gelecekte etkilemesi beklenen iki nokta olduğunu, bu noktalardan birinin Kuzey Anadolu Fay Hattı diğerinin de Karadeniz'deki deprem zonları olduğunu vurguladı.    Hasar tespiti noktasında kullandıkları yazılımın, Avrupa Biriliği Projesi kapsamında geliştirilen bir yazılım olduğuna değinen Erdik, ''Bugün aynı yazılım, İtalya'da, Yunanistan'da, Romanya'da, bütün Kafkas ülkelerinde ve diğer Ortadoğu ülkelerinde yaygın olarak kullanılıyor'' diye konuştu.    Deprem riskinin azaltılmasında 3 unsurun önemli olduğuna değinen Erdik, şunları söyledi:    ''Bu sadece Samsun için değil dünyanın her yeri için geçerli şartlar. Bunlar 'mevcut riski artırma', 'mevcut riski azalt', 'riski transfer et'. Neden deprem riskini azlatıyoruz- Vazgeçemediğimiz iki unsur var. Birincisi insan hayatı, ikincisi kültürel ve tarihi miraslarımız. Bunları yeniden yerine koyamayız. Binanın daha da iyisini yaparız, köprünün daha da iyisini yaparız. Türkiye bunları kaldırabilecek güçtedir. Ama insan hayatı, tarihi kültürel mal varlığı kayıplarımızı yerine koymamız mümkün değildir. Gelişme çizgimizi sürdürmeliyiz ve ileride aynen ABD'de olduğu gibi insanların can emniyeti taşıyan sigortalı binalarda oturmasını sağlamamız gerekir.''   AA