Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu: Kentsel dönüşümü destekliyorum ama bir şartla!
Kentsel Dönüşüm Yasası’nın kabul edilmesiyle birlikte başta İstanbul’da olmak üzere binlerce bina yıkılacak ve yenisi yapılacak. Ortaya ise milyarları bulan bir fatura çıkacak
Yasaya göre kentsel dönüşüm için, 2b arazilerinin satışından elde edilen gelir kullanılacak. Türkiye’deki ormanların patronu Veysel Eroğlu kentsel dönüşümü destekliyor ama şartı var: “Dönüşüm alanlarında yeşil alan miktarı 5-6 kat artırılacak. Fidanları biz vereceğiz. Böylece kentler nefes alacak.”
Türkiye’nin en önemli sorunları arasında gösterilen Kentsel Dönüşüm Yasası, TBMM’de kabul edildi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onaylamasından sonra da yasa yürürlüğe girecek. Yeni yasada en dikkat çeken nokta ise, kentsel dönüşümün finansmanı için 2b arazilerinden elde edilecek gelirin kullanılacak olması. İşte bu noktada gelir kaynağının sahibi, ormanların ve suyun patronu, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’yla Kentsel Dönüşüm başta olmak üzere son günlerdeki yağmur yağışlarını, üçüncü köprüyü, dere yataklarını konuştuk.
Eroğlu konuya, ‘Bu bir millatır” sözüyle sözüyle girerek Kentsel Dönüşüm Yasası’nın kendileri için önemine dikkat çekti. Daha sonra da “Bu yasayla ne vatandaş, ne çevre ne de şehirler mağdur olmayacak” diyerek önemli bir konuya vurgu yaptı. Bakan, dönüşümle büyük rantların elde edileceği iddialarına da, “Rant yok öyle efendim. Başbakanımız ranta müsaade etmez. Kendisi her şeyi takip ediyor. Artık öyle rant da yok. Çünkü rekabet var. Nerede rant, rantlar eskidenmiş. Şimdi kazançlar sınırlı, herkes alın teriyle kazanıyor” yanıtını verdi. İşte Bakan Erdoğlu’nun açıklamaları...
Mağduriyet olmayacak
Öncelikle 2b arazileriyle ilgili, ormanlık alanlarının satıldığı şeklinde yanlış bir algı var. Biz ormanlık alanları satmış değiliz. Söz konusu yerler, ormanlık vasfını yitirmiş alanlar. Yasanın çıkması ve 2B arazilerinin satış gelirinin kentsel dönüşümde kullanılacak olması çok isabetli. Ne vatandaş, ne çevre, ne de şehirler mağdur olacak.
Yüzde 3 tarihi eserlere
Biz bu satıştan, 75 milyon vatandaşın hakkını alacağız. Bu gelir çok büyük. O yüzden bu gelirin tamamının orman köylülerine verilmesi mümkün değil. Gelirin yüzde 3’ü tarihi eserlerin restore ve ihyası için Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne aktarılacak. Bununla birlikte gelirin yüzde 10’undan az olmamak kaydıyla 2A ve 2B alanının en az iki katı kadar bir alanda ağaçlandırma yapacak ve orman köylüsüne destek vereceğiz. Orman köylüsüne destek uygulamasına hemen başladık ve bu desteği 5 katına çıkardık. Bunların dışındaki geri kalan, artan para ne olacak? Devlet bunu, kentsel dönüşümde kullanacak. Bu da bana göre çok isabetli. Çünkü, dönüşüme çok büyük kaynak gerekiyordu.
Tek bir şartım var
Tabi prensipte bir şartımız var. Bu konuyu Bakan Erdoğan Bayraktar ile de görüştük. Kentsel dönüşüm alanlarında yeşil alan miktarı 5-6 kat artacak. İmar planları yapılırken, buna dikkat edilecek. Dönüşüm alanlarında dünya standartlarına uygun, kişi başına metre kare olarak yeterli yeşil alan ayrılacak. Ağaçlandırmalar, bahçeler yapılacak. Buralarda yeşil alan mutlaka ayrılacak. Böylece kentler nefes alacak. Hatta bu alanlara da fidanları biz ücretsiz olarak vereceğiz. Çünkü fidan üretiminde de dünya rekoruna imza atıyoruz.
Maden ocaklarına dökülecek
İnşaatlarla ilgili de tedbir aldık. Moloz ve hafriyatların idare ve sevki büyükşehir belediyelerine ait. Hafriyat ve molozlar için, eski maden ocaklarını büyükşehir belediyelerine bir bedel karşılığında veriyoruz, yani dökümler buralara yapılacak. Böylece ocaktaki çukurlar da dolmuş olacak. Geri dönüşüm tesislerini de teşvik ediyoruz.
Yasanın geçmesiyle bakanlar kurulunda büyük bir heyecan yaşandı. Başbakan da yasanın geçmesiyle ilgili heyecanını, ‘Bu, çok önemli ve tarihi bir adım. Bunun takibini çok iyi yapmamız gerekir’ sözleriyle dile getirdi. Gerçekten bana göre de tarihi bir hadise.
Bu yasa şimdiye kadar kimsenin cesaret edemediği bir yasa. Artık isteyen istediği yere gecekondu yapamayacak. Böyle bir şey yok. İsteyen istediği orman alanını işgal edemeyecek. Öyle ben gideyim, işgal edeyim. Artık o dönem kapandı. Kusura bakmasın cezası çok ağır. Hem yıkacağız hem de savcılığa sevk edeceğiz. Bunun altını çiziyorum. Herkes kanuna nizama uyacak. Artık öyle ben gideyim, işgal edeyim dönemi bitti.
Köprü konusunda anlaştık
İstanbul’da da 3. Köprü inşaatında ormanlık alanlarıyla ilgili olarak, hem Ulaştırma Bakanı’yla hem de kendim havadan incelemelerde bulundum. Ulaştırma Bakanı’yla köprü inşaatının, içme suyu havzalarına ve ormanlara karşı en uygun güzergah ve 3-5 katı kadar başka bir alanın ağaçlandırılması noktasında anlaştık.
Dere yatağında bina olmaz
İklim ve yağış rejimi değişikliği nedeniyle ani yağışlar oluşmaya başladı. Bazen 3-4 ayda yağacak yağış miktarının, 48 saatte yağdığını görüyoruz. Hakikatten yağış rejiminde bir değişiklik var. Öncelikle yağmur suyu alan ızgaraların temizlenmesi gerekir. Buralara birtakım eğimlerin verilmesi gerekir. Eksik yağmur suyu ızgaraları varsa bunların tamamlanması lazım. Fakat takdir edersiniz ki bu bazı kanallar eskiden döşenmiştir. Dolayısıyla bunlar o zamanki yağış durumuna göre hesaplanmıştır. Bilhassa imar konusunda özen gösterilmeli. Dere yatakları işgal ediliyor. Dere yataklarının muhafaza edilmesi lazım. Bunlara dikkat edilmesi gerekir. Çünkü, yağış geldiği zaman yağmur suyunu taşıyacak olan derelerdir. ‘Dere kuru, bir şey olmaz’ diye düşünülmesin. Geçtiğimiz günlerde Kadıköy’de bir yapı dere yatağını işgal ettiği için hem DSİ hem de büyükşehir belediyesi olarak bu yanlışlığa müdahale ettik. İnşaat halindeki yapıyı durdurup, geriye çektirdik.
2060 yılına kadar su var
Eskiden olduğu gibi sular kesilmediği için bizim bakanlığın sesi çıkmıyor. Tüm Türkiye’de sular akıyor. Geçmişte olduğu gibi ne zaman ki su kesilse, tankerlerde kuyruklar oluşsa haber oluyor. Melen barajı için de harekete geçeceğiz ama zaten 2060 yılına kadar suyumuz var. İstanbul’da 50 yıl su soruna yaşanmayacak.
Çimlere basmak yasak değil
“Çimlere basmak yasak” tabelasının olmadığı park yoktur herhalde. Bakan Eroğlu bu yasağı kaldırdıklarını açıkladı: “Çimler basıldıkça daha iyi toprakla temas eder. Her şey insan için, çimlere basın. Bazı yerlerde lüzumsuz yere ’Çimlere basmayın, ağaçların arasına girmeyin’ diye yazıyor. Biz şu an Türkiye’de çocuklarımızın, gelecek nesillerin ağaç sevgisiyle yetişmesi için kent ormanları kuruyoruz. 101 kent ormanı kurduk. Bu insanlar gezip oynacaklar. Eskiden ’ormanlara insanlar giremez’ diye kanun vardı. Hatta arı kovanlarının bile ormanlara girmesi yasaktı. Biz bunları ters düz ettik. Şimdi bal ormanları kurmaya başladık. İnsanlarımız çimlere bassın. gezsin dolaşsın.”
Bir taşla iki ceviz!
Bakan Veysel Eroğlu, özellikle orman köylüsü için bir proje geliştirdiklerini söylüyor. Projenin adını da ‘Ceviz eylem planı’ koymuşlar. Bu projelereni ise şöyle açıklıyor: “ Bozuk orman alanlarını üretime kazandırarak ülke ekonomisine katkı sağlamak ve orman köylüsüne gelir amacıyla Ceviz Eylem Planı hazırladık.Eylem planı süresince 5 milyon adet ceviz fidanını toprakla buluşturacağız. Meyve üretiminin yanı sıra ülkemizde ilk defa kerestelik ceviz üretimine yönelik ceviz ormanları tesis edeceğiz. Her yıl düzenli olarak artan dünya ceviz üretimi 2 milyon 282 bin 264 tona kadar yükseldi. Ancak ülkemiz, cevizin gen merkezleri ve anavatanları arasında olmasına ve geçmişte ceviz varlığı ile dünyada söz sahibi bir ülke konumunda bulunmasına rağmen, bugün üretim ve ihracatta maalesef istenen yerde bulunmuyor. Ülkemizdeki ceviz üretimi, iç tüketimi karşılayamamakta, yıllık tüketimin yaklaşık yüzde 60’ı ithalat yoluyla karşılanmakta. 2012 itibari ile bakanlığımızca desteklenen özel ağaçlandırma çalışmaları kapsamında dikilen ceviz ağacı sayısı 1 milyon 748 bin adet oldu. 2012-2016 yıllarını kapsayan eylem planı çerçevesinde 13 bin hektar ceviz ormanı kuracağız. Bildiğiniz gibi ceviz çok sayıda vitamini içeriyor. Ayrıca demir, çinko, bakır, magnezyum, fosfor ve potasyum bakımından da zengin. Öte yandan cevizin sağlık açısından da çok sayıda faydası mevcut.
1000 günde 1000 gölet
Eroğlu, bin günde bin gölet inşaa edeceklerini ve bunu özellikle sulama alanlarında kullanacaklarını söyledi: “ Bu projle de büyük sulama projeleri alanları dışında kalan kırsal kesimlerde kısa sürede sulu tarıma geçilmesini hedefliyoruz. Proje kapsamında 1000 günde 1000 gölet inşa edilecek. Proje hayata geçince , 1500 milyon metreküp depolanacak su ile 300 bin hektar alana sulama hizmeti götürülecek. Ayrıca 1,6 milyar metreküp depolama sağlanabilecek.”
Kabinenin tek neyzen bakanı
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun üç kızı ve bir oğlu var. Kızlarından Merve Eroğlu ebru sanatıyla ilgileniyor ve geçtiğimiz günlerde sergisi açıldı. Amerika’da yaşayan ve Harvard’da doktora yapan büyük kızı Hale Zeynep Eroğlu Sağer’in ilgisi ise ney. Hatta bu ilgisi babasını etkilemiş ve Bakan Eroğlu da ney üflemeye başlamış. Eroğlu, Ney taksimi dinlemekten büyük keyif aldığını ve bütün yorgunluğunu aldığını söylüyor. Ricamızı kırmayan Eroğlu bizim için ney üfledi. Daha sonra ise sipsi de de marifetli olduğunu söyledi ve Burdur Teke yöresinin enstrümanı olan sipsiyi çaldı.
Evlerim sağlam dönüşüm gerektirmiyor
İnşaat mühendisi olduğum ve dolayısıyla işi bilen birisi olarak evlerim sağlam ve dönüşüm ihtiyacı yok. Afyon’da babamın evi var. Bu evi de, ben inşaat mühendisi olduğum zaman yapmıştım. Betonarme ve sağlam bir ev. Erenköy’de kirada olan bir evim ve de halen oturduğum bir evim var. Bu evleri de alırken depreme dayanıklı olmasına özen gösterip, dikkat ettim. Yani depremin yaşandığı Afyon’da ve İstanbul’da kentsel dönüşüme tabi olacak evimiz yok.
Gazete Vatan