Kentsel dönüşümde en önemli görev mimar ve planlamacıların!
Mimar, tasarım yapacağı bölgeyi iyi araştıran senelerce kullanılabilecek, sağlıklı mekanlar oluşturmak suretiyle başarılı dönüşümler yapılmasını sağlayabilir. Dönüşüm hareketinde en önemli görev mimarlara ve planlamacılara düşüyor..
Mimar, tasarım yapacağı bölgeyi iyi araştıran ve bir terzi misali, ürününün müşterisinin üzerine tam oturmasını sağlayarak bir tarz ve kimlik kazandıran, senelerce kullanılabilecek, sağlıklı mekanlar oluşturmak suretiyle başarılı dönüşümler yapılmasını sağlayabilir. Dolayısıyla dönüşüm hareketinde aslında en önemli görev mimarlara ve planlamacılara düşüyor
Mimarlık, mekânların tasarlanması işidir. İnsanların yaşamasını kolaylaştırmak ve barınma, dinlenme, çalışma, eğlenme gibi eylemlerini sürdürebilmelerini sağlamak üzere gerekli mekânları, işlevsel gereksinmeleri ekonomik ve teknik olanaklarla bağdaştırarak estetik yaratıcılıkla inşa etme sanatı; başka bir tanımlamayla, yapıları ve fiziksel çevreyi tasarlama ve inşa etme sanat ve bilimidir.
İnsan, barınmak, yaşamak ve doğa şartlarından korunmak için bir mekân ihtiyacı duyar ve bu mekânı kendine özgü kültürel, fonksiyonel, teknik ve farklı zevklerde yaratır. Mimarlık evrensel bir meslektir, insanlık tarihinin her döneminde önemli olmuştur. Bu çevre kırsal veya kentsel olabileceği gibi, yapıları veya mekânları kuşatan yakın dış çevre de mimari tasarımın kapsamına girer.
Kentsel dönüşüm, kentsel gelişmenin toplumsal ekonomik ve mekansal olarak yeniden ele alındığı ve kentteki sorunlu alanların sağlıklı ve yaşanabilir hale getirilmesi için yıkıp yeniden canlandırma, sağlıklaştırma veya yeniden yapılandırma için proje üretilmesi ve uygulama yapılmasıdır. Bir kentsel dönüşümün başarıya ulaşmış olması, o bölgede daha önce yaşayan nüfusun yine aynı bölgede kalarak hayatlarını daha sıhhi, fen kurallarına uygun mekânlarda sürdürmesi anlamına gelir.
Bu şekilde kültür erozyonuna uğramadan, bir kimlik kazanarak kent hayatına katkıda bulunacaklardır. Kentler de gelişim anlamında basamak atlamış olacaklardır. Kentsel dönüşüm çalışmaları aslında uzun bir süreci tanımlamaktadır. Ön araştırmalar; bölgeye ait mevcut fiziksel durumun tespiti (parsel büyüklükleri, arazi ve imar şartları gibi), nüfus yoğunluğu, bina yoğunluğu, ruhsatlı ve ruhsatsız yapı tespitleri, afet riskli yapıların belirlenmesi, bölgede yaşayanların sosyal, ekonomik ve kültürel yapılarının tespiti, gibi konuları içermelidir. Bölgedeki yaşayan nüfusun, aynı bölgede kalarak mevcut kültürlerini sürdürebilecekleri, daha sıhhi mekânlarda yaşayacakları, ekonomik açıdan zorlanmayacakları en önemlisi gelecek nesillerinin yani çocuklarının gelecekleri konusunda şüphe duymayacaklar şehir planları, mimari ve mühendislik projeleri üretimi gerçekleştirilmelidir.
Araştırma, tespit ve proje süreci uzun ve masraflı olacaktır
Kentsel dönüşüm çalışmalarının başlangıç bölümünde; mimarlar, mühendisler, şehir plancıları, sosyologlar, psikologlar, ekonomistler, akademisyenler, belediyeler ve resmi iradenin bir program çerçevesinde birlikte çalışmaları gereklidir. Araştırma, tespit ve proje süreci uzun ve masraflı olacaktır. Bu sürecin finansmanı değişik metotlarla karşılanabilir. Devletin bu konuda destek vermesi ve yönlendirmelerde bulunması kaçınılmazdır. Bunun haricinde banka kredileri ile bölge halkının da katkı vermesi gerekecektir. Bu noktada tehlikeli olan resmi iradenin, süresi ve maddi yönü nedeni ile çabuk sonuca ulaşmak endişesi güderek, araştırma ve projelendirme konusunu baypas etme riskidir. Bu durum kent adına ciddi bir problem oluşturur. Sonuçta, Avrupa ülkelerinin şimdi kentsel dönüşüm uygulayıp yıktıkları, 20-30 sene önce yapılmış toplu konutlar haline gelmesi kaçınılmazdır. Projeler tamamlandıktan sonra bölgenin yeniden yapılandırma çalışmalarına başlanılacaktır. Kentsel dönüşümün bu bölümü serbest piyasa şartlarında özel firmalar tarafından yapılabileceği gibi resmi kurumların, belediyelerin katkı vermesiyle de gerçekleştirilebilir.
Dönüşümde bölgeye özel şartlar değerlendirilmeli
Resmi kurumlar yani belediyeler, bakanlık ve Toplu Konut İdaresi (TOKİ) yaptıkları çalışmaları siyasi görüşleri çerçevesinde projeler üreterek gerçekleştireceklerdir. Konu üzerindeki çalışmalarda, teknik alt yapıdan ziyade siyasi yaklaşım daha fazla önem kazanacaktır. Daha yoğunluklu, daha yüksek, rantsal olguya bağlanmış, maddi gerekçelerle daha ucuz olan tip' projeler, tip' mekânlar oluşacaktır. Oysaki her dönüşüm projesinin bölgeye özel şartlan değerlendirilerek ayrı ayrı hazırlanması gereklidir. İstisnaları bulunmakla birlikte tip projeler şeklinde yapılan dönüşümlerin başarıya ulaşması çok zordur. Zaman içinde yeniden kentsel dönüşüm uygulaması gerektirecek, çöküntü bölgeleri oluşturacaklardır. Özel firmaların bu bölgelerde dönüşüme katkı sağlaması, genelde bölge halkının ekonomik durumlarının düşük seviyede olması nedeni ile kat karşılığı anlaşma metodu ile gerçekleşebilecektir. Bu şekildeki bir anlaşmanın olabilmesi için ise özel firmanın süreç sonucunda belli oranda para kazanması anlamını taşır. Bu nedenle bölgenin imar planları yapılırken, mevcut bina yoğunluğunun üzerinde bir miktarda yapılaşma izni verilmesi gerekmektedir. Konunun bu bölümü şehir plancılarının bölgede gerçekleştirecekleri çalışmalarda emsal artırımı, kat artırımı gibi sonuçları doğuracaktır. Neticede iş, yüksek katlı binalara doğru gidecektir. Daha önce, bahçeli bir ve iki katlı binalarda yaşayan bölge halkı, dönüşüm sonrasında yüksek katlı binalarda eski yaşamlarını, komşularını hatta işlerini bulamamaktadır. Neticede kültür erozyonuna uğrayarak ya o bölgedeki yüksek katlı evini kendi kültürüne dönüştürmeye çalışmakta ve başarısız olmakta ya da başka bir yerde yeni çöküntü bölgeleri oluşturmaktadır. Bu da sonuç itibarıyla başarıya ulaşmamış, ranta hizmet etmiş bir dönüşüm çalışması meydana getirir, işte bu noktada başta yapılması gerekli olan araştırmaların sağlıklı sonuçlarını değerlendiren ve bölgedeki nüfusun kültürüne uygun, kimlikli yapıların projesini çizmek biz mimarlara düşmektedir. Mimar, tasarım yapacağı bölgeyi iyi araştıran ve analizleri doğrultusunda, bir terzi misali, ürününün müşterisinin üzerine tam oturmasını sağlayarak senelerce kullanılabilecek, kişiye birtarz ve kimlik kazandıran, sağlıklı mekanlar oluşturmak suretiyle başarılı dönüşümler yapılmasını sağlayabilir. Dolayısı ile dönüşüm hareketinde aslında en önemli görev mimarlara ve planlamacılara düşmektedir.
Konuyu Eskişehir ölçeğine taşıdığımızda, kentsel dönüşüm çalışmalarının henüz netleşmemiş olmasını, Bursa'da, İstanbul'da, İzmir'de, Ankara'da ve daha pek çok ilde gerçekleşenleri gördükten sonra bir şans olarak değerlendirmek mümkündür. Bu aşamada meslek odalarına, akademisyenlere, belediyelere, Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü'ne, serbest çalışan mimarlara, mühendislere, şehir plancılarına çok ciddi görevler düşmektedir. Konuya, biz Mimarlar Odası Eskişehir Şubesi olarak tüm imkânlarımız ve bilgimizle destek vermeye hazırız. Bu gün siyasi iradenin başlatmış olduğu Kentsel Dönüşüm seferberliği çok önemlidir. Bu kararın alınması çok büyük sorumluluklar içermektedir. Uzun soluklu olacak bu hareket umarım, siyasi kararlarla, teknik, sosyal ve kültürel araştırmalar yapılmadan hazırlanan projelerle, hatta projeleri olmadan, yeni çöküntü alanlarının oluşturulmasına olanak tanımayacak şekilde devam eder. Bizler ne yaparsak yapalım, ne söylersek söyleyelim, asıl değerlendirmeyi gelecek nesiller yapacaklardır.
Mehmet Gürel-TMMOB Mimarlar Odası Eskişehir Şubesi Yönetim Kuruku Başkanı/Dünya Gazetesi